hoca:elimde 7 anahtar var kapıyı kaçıncı denemede açarım
ben: tek deneme
hoca: nasıl tek deneme
ben:çilingirci getiririm o kadar anahtar mı olur gardiyan gibi.
Alçak eşeğe herkes biner deyimini açıklayınıza verilen: '' alçak insanları herkes kullanır insan alçaklık yapmamalıdır dürüst olmalıdır.'' falan filan diye saçmalanılan cevap. Ortaokul anımdır kendisi, Hayır türkçem edebiyatım da her zaman güzel olmuştur ama o an beynim durmuş sanırım bide kağıdın kenarına saçmaldığım için özür dilerim yazmayaydım iyiydi.
bir dahiliye sınavında Diabetes mellitusda tedavi ve diyet sorulmuştur. bu hastalıkta gözün görme işlevinde aksamalar olacaktır. havuç gözün görmesini sağlar (anneannem derdi). diyet: hasta az ve sık gerektiği kadar yemeli. gözleri için havuç yemeli. (ben bundan puan aldım)
lise son almanca sınavı bilen bilir almancaya öğrencilerin ne kadar değer verdiğini. neyse yanımdaki kız arkadaş sağolsun benim sınav kağıdınıda doldurdu. gel gelelim sınavları okurken hoca çağıdı yanına
-oğlum dedi niye böyle oldu
-ne oldu hocam
-sen böylemi geziyosun dedi dışarlarda gizli şeyler mi var içinde 'dedi
-dedim n'oluyoruz
sonradan öğrendim ki soru
-dışarı çıkarken ne giyersin
-benim kağıttaki cevap külotlu çorap pileli etek üstüne bluz. büyük fail olmuşuz zamanında...
ders bitki anatomisi ve morfolojisi ve ben okadar uykusuzum ki dalmışım bir ara
hoca sorar trake nedir?
gayri ihtiyari böceklerde bulunan solunum organı diye parladım arkalardan
hoca:kim o gerizekalı ?
lan zaten ders bitki anatomisi başrollerde bitki var hayvanla alakalı ne sorabılır kı
unı yıllarımın ılk gunlerı boyle bı sıcmıstım hala gelemedım kendıme
lisede bir matematik sınavında sorulan bir sorunun aynısını yazdım cevap olarak aynısını yazdım evet.. hoca da ne lan bu demedi sınavdan sonra severdi beni sağolsun ha zayıf aldık ayrı.
soru: annenizin kız kardeşi sizin neyiniz olur?
cevap: o benim amcam olur.
(öğrenci burda teyze/hala kelimesi olan aunt'u unutup amca/dayı anlamına gelen uncle'ı hatırlamış ve de "ama hocam sonuç yanlış olsa da gidiş yolum doğru" diye yüzsüzce bir de cevap vermiştir.
"what is universal suffrage" -- "universal suffrage nedir?" (hadi canım!)
amerikan kültürü ve edebiyatı bölümünde okuyan, ana amerikalı baba türk hatundan el cevap:
"universal suffrage, is the global poverty" --- "universal suffrage, küresel açlık demektir", sanırım kızcağız suffrage ile "suffer" kökünden kendi türettiği "sufferage" kelimesini karıştırdı. "tek kişi tek oy" demek olan "universal suffrage"a "küresel açlık" cevabını vermiş. oysa anadili ingilizce sayılır.
ilköğretim 7. sınıfa giderken kuvvet dersinde fen bilgisi öğretmeninden temiz bi dayak yemiştim. sonrasında sınav olurken ordan soru çıktı ve çok sinirlendim. kuvvet nedir? cvp: tam da bilmiyorum ama kaba olanını sizden görmüştük bütün sınıfça...
öğretmen çok üzülmüştü bu cevaba, nedendir bilmem ben ondan daha çok üzülmüştüm.
fizik 1 sınavında bir uçağın yolladığı roketin hızı sorulmuştur ve 4.boyuta çoktaan geçmiş olan ben bu roketin hızını, ışık hızının yaklaşık 2,5 katı büyüklüğünde bulmuşumdur. bu cevabın akabinde hoca kağıdı inceledikten sonra gayet ciddi bir şekilde bana bakarak; ' o da olur çocuğum, bak görmüyormusun abd'nin yapamadığı şey yok bu devirde her şey olabilir ' diyerek ayarında kralını bünyeme enjekte etmiştir.
lıse son sınıfta matematık sınavında o koskoca lımıt sorularına cevap olarak once kagıda esıt bır sekılde her soruya cevap verılcek cınsten cızgı cekıp sonra koskoca soru işaretleri yazdım. ne anlarım ben lımıtten ıntegralden
ingilizce sınavında cevabını bilmediğim sorunun cevap kısmına I dont know yazdığım cevap türüdür kendileri. sonuç olarak hem kalmışımdır hemde sınıfta rezil edilmişimdir.
üniversite 1'deyken başıma gelen durumdur. Artık dalgınlık mı dersiniz, aptallık mı dersiniz ya da dikkatsizlik mi dersiniz bilemem. Orası sizin insafınıza kalmış.
Tarih sınavı finalindeyiz. Mühendislik öğrencisi olduğumuz için herkeste bir tarihin kıtlığı söz konusu.
Kağıtlar arka sıralardan dağıtılmaya başlandı. Arkamda oturan kankamın ilk 2 sorusunu görünce ona hemen hızlıca cevap söyledim. Diğer 2 soruyu da göremedim.
Neyse, döndüm önüme, kendi kağıdımı dolduruyorum. Direk "yanıtlar" ve 1. ile 2. Sorunun cevaplarını yazdım. 3. Ve 4.soruyu da okuyup cevapladım. Toplam 22 dk sürdü sınavım ama 30 dk dolmadan sınıfı terketmek yasak. Ben de, gıcık olduğum elemanların moralini bozmak için "hocam üniversite okuyoruz, böyle kek sorularla gelmeyin. 15 dk'de sınavı bitirdim, canım sıkılıyor, 15 dk daha beklemek zorundayım." dedim. Hoca da ''kontrol et o zaman yazdıklarını." dedi. Ben de "7 dakikada 3 kere kontrol ettim." dedim ve kağıdı teslim edip sürenin dolmasını bekledim.
Halbuki sorular kek falan değildi. Gayet de kazıktı. En kolay soru, 1. Meclis ile 2. Meclis arasındaki farklar ve bu farkların yorumlanması şeklindeydi. Siz düşünün gerisini...
iki hafta sonra, derse başlamadan hocamız sınavları okuduğunu, ama internete henüz koymadığını, dilersek sınıfta duyurabileceğini söyledi. Sınıfın çoğunluğu da istedi bunu. Sonra hoca ilk olarak benimle başladı:
-hafif gobekli kim?
-(100 aldığından emin bir öğrenci edasıyla) benim hocam.
-lan olm sen nasıl bir üniversite öğrencisisin? ilk 2 sorunun cevabı b grubunun cevabı. Son iki cevabın da 4 grubunun. Bari kopya çekecen, düzgün çek. iyi ki başkasının adıyla kendi soyadını yazmamışsın.
Tabii sınıfta bir şamata ki sormayın. Ama ben yine de sorulara doğru cevap verebilmiş olmanın haklı gururunu yaşadım. Her ne kadar sınavdan 50 aldıysam da, başımı dik tuttum her zaman. işin komiği, vizede 70 aldığım için bütünlemeye kalmıştım. O 70'i de yanlış cevap verdim diye falan almadım. Hoca bize bir kitap vermişti. Okuyanlar +30 puan ile başlayacaktı. Kitap da, şu çılgın türkler. Okunur mu hocam o hiç ya allah aşkına? 700 sayfa kitap, kalmış sınava 10 gün...
bu arada Kopya verdiğim arkadaşım geçmişti. Ben de bütünlemede geçmiştim vize tarifesini uygulayarak...