Acaba çare guvenin kırıldı diye güvenmeyi bırakmak mı yoksa güveni kıranı yoj edip, güvenini kazanmak için çırpınana güvenmeye çalışmak mı? Sanırım bu sefer ikincisi.
Bir gün boş bir odada, yatağa bağlı vaziyette uyanmaktan korkuyorum.
Beyaz bluzlu Birinin yüzüme eğilip "uyandın mı?" diye sormasından, o an şu an yaşadığım her şeyin beynimin birer tasarısı oldukları gerçeğini anlayıp donup kalmaktan,
Gerçekle hayali ayırdedemeyecek hale gelmekten,
Ve yaşamak ile hayal kurmak arasındaki ince çizgide yolumu bulamamaktan korkuyorum.
anladığım kadarıyla dijital ağlama duvarı , haline gelmiş başlık zaten.
vardır köşeye sıkıştığınız zamanlar hayatta. nefesinizi santim santim verirsiniz , geriye rahatça alabilmenin muamma olduğu zamanlar.. aslında ruhunuz elbette burdaki nefes.
keşke daha köşesiz , daha yuvarlak daha yumuşak geçişler olsa deriz içimizden. köşeler sivridir , köşeler acıtır benliği , köşeler sıkıştırır seni çıkmazlarda. çıkmak da var çakılmak da orada.
çatlama cesareti gösterebilen tohumlara gelsin tüm çıkışlar.
Roportaj icin besiktastan kalkıp haznedar diye bir yere gittim ve ben oraya gittikten 5 dakika sonra roportaj iptal oldu. Suraya yazabilecegim icimden gelen sey ise boyle sansin allah belasini versin arkadaslar.
bazen o kadar uzaklaşıyoruz ki, paylaştığımız tek ortak şey ikimize de aynı mesafedeki gökyüzü oluyor.
öylesine farklı noktalara bürünebiliyoruz bazen, kimi zamanlar hissettiğimiz sanki hayatımın her noktasında varmışsın öylesine aşinaymışız birbirimize hissinin aksine..