2006 yılı ve 2007 yılının ortasına kadar olan zaman dilimi.
Sanki o zaman bir takım duygular daha kıymetli idi. Ya da cebimdeki para daha bereketli idi. Bunca yorulmuşluk da yoktu hayatımda sanırım.
Belki de o zamanın enerjisi özlediğim..
insan neden hep bir şeyleri özler ki ? Hayat dediğimiz olgu ; yaşadığımız şu an oysa. Geçmişe yâ da geleceğe özlem duymak sanırım yaşadığımız anın hoşnutsuzluğundan geliyor.
Öyle özlüyorum ki şehir dışına çıkıp günlerce iş ile alakalı bilmediğim otellerde kalmayı. Keşke gene olsa gene gitsem ülkenin bir ucundan bir ucuna.
yaşımın küçük olduğu ve haftasonu hep birlikte kahvaltı yaparken, annemin patates kızarttığı, babamın gazete okuduğu, abimin beni şaka yoluyla kızdırmakla uğraştığı, o kahvaltı masasında otururken tv ekranında tom ve jerry açıldığı, annemin abime ve babama en asaletli duygularin adami nereye istiyorsa o kanalı aç dediği ve en azından bugünlerde ki kadar kötü gündemler olmadığı günleri özledim.
Taso oynamayı, ütmeyi, jetonlu atari oyunları oynamayı, bizimkiler dizisini izlemeyi, kaygısızlar dizisini izlemeyi ve şahane pazar programını izlemeyi çok özledim.
Dadı ve tatlı hayat gibi kaliteli iki yerli sit-com yapımını izlemeyi özledim.
Bi de mesut yar'lı günaydın türkiye'yi, metin uca'lı passaparola'yı, eski sistem kim 500 milyar ister'i ve kenan ışık'ı özledim.
Dipnot : eski sistem kim 500 milyar ister derken kastım şu. Bütün yarışmacılar programın başında sıra halinde otururdu. Kenan ışık yarışmacılar arasında bir eleme olması için hıza dayalı bir soru sorardı (genelde şunları küçükten büyüğe doğru sıralayınız tarzı) ve hak eden yarışmacı bileğinin hakkıyla ön elemeyi kazanır ve yarışma asıl o zaman başlardı. Bunu bile özledim işte amk.
düşünüyorum, özlediğim tek bir şey yok... bu yaşamımdaki ayrı bir külfet.
en azından gökyüzü hep aynı da küçüklüğümden beri arada başımı kaldırıp uzun uzun izleyebiliyorum.
Haftasonu Yurttan çıkmazdım. Sabah kahvaltıdan sonra ya da Ders çalıştıktan sonra pencerenin kenarında bulunan yatağıma oturup, boş arazide yuvarlanan çalıları izlerdim. Kendimi teksas'da hayal ederdim. ilk gördüğümde şaşkınlıkla; " aynı redkit'deki gibi" diye tepki vermiştim. Gülümsemeye sebebiyet veren bir özlem.
Bekledıgım sonbahar geldı gıbı sozluk. Sadece hava durumunun bırkac derece daha dusmesını ve evde oturup yagmuru ızlerken sıcak bır bardak kahve yapmayı planlıyorum. Sonra sadece manzarayı seyredecegım. Kendı başıma.
Okulumu ozluyorum sozluk. Lisemın veya universitemın ıyı kotu guzel gectıgını dusunuyorum. Oradakı yasıtlarım ıle bırlıkte bulunmayı, aynı psıkolojıye sahıp olmayı ozleyebılıyorum. Zamanında ogretmenlerı bıraz kızdırsakta aklıma geldıgınde gulumsuyorum zıhnımde. Deli dolu, canlı zamanlardı. Sımdı sadece iş hayatı var, her gunum rutin. Yasıtlarım pek yok. Yasıt arkadaslarımsa calısıyor ve onlarla eskısı gıbı gorusemıyorum. Okulun bıtmıs olması ıle bır bosluk geldı ve aidiyet duygusunu kaybetmıs bulunmaktayım. Bunu buldugumda kendımı de bulacagımı dusunuyorum. Sans dıleyın.