bugün

görsel
keçi peyniri gibisi yok.
tanışmadan insanlar daha merak uyandırıcı ilgi çekici tanışınca tüm büyü bozuluyor,bir süre sonra sıkılıyorum zaten ama tanımadan önce öyle mi değil o ilgi çekiciliği hiç kaybolmuyor
beni tanısanız çok seversiniz. yanımdan ayrılmak istemez, bana güvenir, çok eglenir, her açıdan mukemmel zaman gecirir, sevildiginizi hisseder, kendinizi evinizde, guvende hissedersiniz, hep birlikte olmak istersiniz.

ama bugune kadar beni seven benimle olan herkesi üzdüm, hayatlarını kararttım. kötü biri değilim. belki de öyleyim, ama asla bilerek kötülük yapmadım. ama neticede üzen taraf oldum. kimbilir, belki de lanetliyim.

bu nasıl bir tezat?
en büyük derdim şirinler izlerken nesquik in ağzımda çıtırdamasından şirin babanın ne dediğini duyamamaktı şimdi bir de sen çıktın başıma.

Ne yapacağım ben seninle?
(bkz: bir an önce sabah olmasını istemek)
uyusam mı artık.
çok sevdik be abi.
aslında çok şey var yazacağım ama bu sefer ki kısa olsun.

onu böyle cicili bicili giydirmek çok hoşuma gidiyor sözlük. renkli renkli bişiler almak takıp takıştırmak hele de şapka taktırıp o güzelliğinin ortaya çıkması masumiyeti. paha biçilemez...

dengine getirip alırım o şapkayı. *
tek eşlilik biraz modern çağ zırvası olarak vızıldamıyor mu kulaklarınıza? evli, bekar, kadın, erkek fark etmeksizin herkes fırsatını bulduğunda aldatıyor çünkü. özellikle ilişkide problemler başlamışsa bu ihtimal daha da artıyor. çünkü insanoğlu yasak meyveyi ademden beri çok seviyor. yasak olanın cazibesine aldanıyor ve onu deneyimlemek istiyor.

aldatmak burada tamamen tensel temastan ibaret değil, olmamalı. bir adam/kadın başka bir kadına/adama öyle bakabiliyor ki elinde olsa bulunduğu mekanın tuvaletinde sevişecek onunla, yiyor bitiriyor yanında eşi, sevgilisi olsa dahi. bu artık göz zinasının çok üst seviyesi ama bunu da ele almak gerekiyor. gözü sürekli dışarıda olan bir kadın/erkek hoş olmasa gerek.

ilişkilerin çatırdadığı ilk alanlardan biri cinsel hayattaki monotonluk. erkek varoluşu gereği bir çok şeyi halledebilen, gücü yeten, edilgen değil etken yapılı bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. dolayısıyla birden fazla kadınla beraber olabilmenin peşinde, aranılan, istenilen erkek olabilmede aklı. bunun egosunu yaşamak istiyor. tıpkı ilgi orospusu diye yaftaladığımız kadınlardaki güdü gibi fakat onun farklı bir tezahürü. bilirsiniz ilgi orospuları da sizi iki güzel lafla eğlendirir ve parmağında sallar, her işlerini yaptırır, iltifat duymak ister, güzellemeler bekler.

hayatı boyunca tek erkekle/kadınla cinsellik yaşamış biri dünya zevklerinden çokça mahrum kalmış gibi geliyor bana. belki de partnerinin cinsel arzusu çok düşük, ereksiyon problemi var ya da sevişmeyi bilmiyor, orgazm olamıyor bla bla bir sürü cinsel problemden bahsedebiliriz burada. düşünsenize ya sadece böyle biriyle tüm ömür? kulağa akıl almaz geliyor. zaten ne kadar sevse de bir süreden sonra aklı da arzuları da başka birine kayıyor kadının ya da erkeğin. çünkü hayatı onlar gibi yaşamayan kurnaz tilkilerle dolu ortalık. bir bakışıyla, gülüşüyle sizin zayıf karnınızdan vuruyor ve yenik düşüyorsunuz.

burada demeye çalıştığım şey herkes aldatmalı, çok eşli yaşamalı, ooo tren gibi herkes birbirine kaymalı gibi bir şey değil. biraz ütopik bir şey aklımdaki. belki dünya üzerinde bunu gerçekleştiren çiftler bile vardır. hatta kesin vardır ya. ne mi o? şu; çiftler yılda 2 ya da 3 kez olmak üzere bir başkasıyla tamamen cinselik üzerine bir münasebete girmeli. fuckbuddylik gibi algılayın burayı. sadece yılda birkaç kez sadece seks yapmak üzere, tanıdığın/tanımadığın herhangi biriyle görüşeceksiniz ve bitecek. erkek de kadın da bunu yapsa, cinselliğe doysa ilişkilerdeki problem daha minimuma inecektir diye düşledim. tabi bu yeni kıskançlık sorunlarına da gebe olabilir diye düşünenlere zaten bunu en başından kabul edecek çiftlerin uygulaması gerektiğini belirtmem lazım. erkek sonra ağa babalık taslamayacak yani. tabi bu işin de riski şu; eşinizin cinsel performansından çok daha yüksek performanslı biriyle yattığınızda onunla aranızda oluşacak olan bağın geleceği, bunun sizi başka şekilde yönlendirmesi. belki artık onu düşlemeye başlayacaksınız bilinmez fakat zaten iş o noktaya da geldiyse halihazırdaki evliliğin de bitmiş olması gerekiyor gibi. tam ifade edememiş olabilirim ama durum böyle.

sevişin.

edi: bahsettiğim onca şeyi open relationship mi demek istiyosun birader diye özetlemeyin diye not düşeyim dedim. tam olarak open relationship mertebesi değil burası, ona birkaç tık kala olan yer.
görsel
neler olduğunu anlamakta zorlandım. yapılması ya da yapılmaması gereken şeyler var mıydı bilmiyorum. yine de içinde bulunduğum durum için ben suçlu değilim.
Hayattaki en önemli şey seks değildir.
Kimse bana deger vermiyor. Veya soyle soyleyeyim. Sadece yolda karsilassam bile gulumseten insanlar var beni. Ben de hic o insanlardan oldum mi acaba? Sanki kimse beni gorunce gulmuyor gibi.
"Denizi seviyorsan, dalgaları da seveceksin", diyor ya nietzsche... bugünlerde pek aklıma gelir oldu bu cümle. Bugünlerde başka bir zor sanki hayat. Başka bir dalgalı deniz. Daha hoyrat. Daha sert bir dalga. Ama bu denizden vazgeçirmiyor. Durulacak bir gün. Açacak yine kollarını...
Sessiz sakin kimsenin bana ilişmediği, sahilde yürürken kimseyi düşünmediğim günlerime geri dönmek istiyorum.

Nerden girdi hayatıma da üstüne birde mahvedip çıktı gitti.
keşke dediğim anılarım oldu sayesinde.
Artık tekrar güvenir miyim birine bilmiyorum.
manisa-hacırahmanlı'ya gitmeyi çok istiyorum. gecikmeli ankara treniyle gelen kadın nedeniyle.

bir de nazilli'deki anayurt oteli.

akrebin yolculuğu filminin geçtiği göynük saat kulesi de var tabii. yusuf atılgan ve ömer kavur'a allah rahmet eylesin. ayrıca:

(bkz: canistan)
Yalnızım beyler. Sadece bu.
Isletme okuyan birileri var mi belki bana yardimci olur yav.
Canim çok sikkin...
birlikte yaşadığım insanları seviyorum ya,
sabah uyanıyoruz kimse kimseyle konuşmuyor
herkes işinde gücünde, hayattan bezmişiz
sıfır yapmacıklık.
Allah der ki “Kimi benden çok seversen onu senden alırım”….Ve ekler: “Onsuz yaşayamam” deme,seni onsuz da yaşatırım.

Ve mevsim geçer,gölge veren ağaçların dalları kurur,sabır taşar,canından saydığın yar bile bir gün el olur,aklın şaşar.

Dostun düşmana dönüşür,düşman kalkar dost olur,öyle garip bir dünya.

Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur……

“Düşmem” dersin düşersin,”Şaşmam” dersin şaşarsın.

En garibi de budur ya “Öldüm” der,yine de “yaşarsın.

Hz.Mevlana..

Budur.
Tarifi imkansız acılar içindeyim. Ne beni düşünen var nede elimden tutan biri.
Eskiden yazdığım ve artık kullanmadığım obsolete tears ve when night surrounds me kullanıcı adlı hesaplarıma ait entryleri açık oyladığınızda, bu hesaplarım uygulama geçmişinde hala aktif olduğundan dolayı bildiriminiz bana düşüyor. Arada sırada denk geliyor yazmazsam olmaz dedim. Silik yazarı dahi açık oylama samimiyetini gösteren yazarlar siz canımsınız ya.. Teşekkür ediyorum.
içim şişti bunaldım eğer rahatsızlık verir yada saçmalarsam affola.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar