bugün

gerçekten tercihlerimi sorgulamam gerekiyor. ben kendimi astığıma dair halisünasyonlar görüyordum ya. niye bunları saklıyorum ki. halisünasyon olarak kendimi asmak için bir halat bulup sandalyeye çıkıp kendimi asmıştım. gözlerimin önünden geçmişti. başka seçeneğim yoktu. artık doğru olanda buydu. her şey durduk yere mi oluyor sanki? hangi kafa yapısı ile ben güvenebildim. çok yanlış çok.
" Qesinliklen qabul edmiyorum" ile başladık bugün.

Allah ım sen benim aklımı koru.
istiyorum cesur davranıyorum sadece ben cesur davranıyorum. işte tek başına cesaret yetmiyor eylem gerçekleşmiyor. Benim cesaret buhar oluyor.
yani sonuç ne peki? aptal şeylere ve saçmalıklara 5 dk dayanacak gücüm yok. ne ske yaradığı belli olmayan, ne yaptığını kendi bile bilmeyen şeyleri görmeye bir kere bile tahammülüm yok. sadece normal şeyler var. normal olanlar var. sadece böyle şeyler istemiştim halbuki. ben neden 15-16 yaşımdan beri böyle şeylerle uğraşıyorum ki. 8 yıl oldu? yüzüm sivilceliydi bunlar çıktı. koca adam oldum. hala aynı. niye böyle oldu? ben bir şeyi yaparken illa 50 yıl sonrasını da mı düşünmek zorundayım? ben ne zaman kendime bir aile kurabilicem? niye böyle oldu ki? hiçbir şey hatırlamıyordum. hatırlamakta istemiyordum ben. umrumda bile değildi. unutayim gitsin demiştim kendime. pusuda kenarda bekleyen domuzları nereden bileyim? bu ülkede makamın da değeri yokmuş. peki gerçekten bunca şeye rağmen beni geri iten şey ne? olayların artık içimde bir içsel mücadeleye dönmesi mi? dünyanın hangi bölgesine gidersem gideyim aynı şeyin orda lacivertinin ortaya çıkma ihtimali mi? hayata odaklandığım sırada geride kalan her şeyin çorbaya dönüp unutkanlığın başlaması mı? ben çok sıkıldım. bunları bence ileride başvuracağım psikolog-psikiyatristim halletsin.
Işık hızıyla yarışan düşüncelerim beni çok yoruyor artık.
Bu yorgunluğu bedenimde hissediyorum.
Çok susmaya başladım.

Öylece oturup saatlerce boşluğa bakabilecek kadar susabilirim.
Ben susunca herkes susuyor.
Bunu sevmiyorum.
ne deyim ki bu saatte , yatıp zıbarın !..
Bana bi karı lazım. Acilinden.
çişim geldi keşke altımı bezleseydım. üffff.
yoruldum. sıkıldım. aptal yerine konmaktan sıkıldım. hayatta o orospu evlatları tarafından aptal yerine konacağıma gerçekten her şeyi unutup bu şekilde normal insanlar tarafından aptal yerine konmayı yeğlerim. ben olan bir şeyin hangi noktasını göremedim? bu bir insanın aklıyla dalga geçmenin hangi seviyesi? siz ne ske yararsınız? siz kimsiniz? ne diye varsınız? ne yaptınız? yaptığınız şeyin bir anlamı mı vardı ki? işin sonucunun nereye çıkacağını ben bilmiyor muyum ki? neyi saklıyorum veya sakladığımı düşünüyorum? ee işin sonucu nereye gidiyor peki? neye yaradınız ki yaptığınız şeyin bir anlamı oldu? bu domuzluğun hangi seviyesi? bu hikayede en başından beri asıl suçlu kim? ben neden yaşıyorum ki? bu aptallıklara daha fazla maruz kalmak için mi? daha fazla çile çekeyim diye mi? neyin garantisi var? bu domuzlar ne ske yarıyor? beni koruyorlar mı yoksa bana daha fazla dert, sorun, problem çıkartmak için tekrardan kenarda pusuda mı bekliyorlar? ben neyle uğraşıyorum? neyi kendime dert ediyorum? neden bu kadar çok aklımla dalga geçildi? yok kaldıramıyorum. kafam almıyor. öğüresim geliyor. midem bulanıyor. gerçekten çok sağlam bir psikiyatrist-psikolog tedavisi lazım bana. bunun içinde son 1 kez daha hayatımı stabilize etmek için uğraşmam gerekiyor. son 1 hayat mücadelesi. son 1 yaşam uğraşı. kırılan mentalimi toplamak için tekrardan bir güç. gelir mi? gelmiyor. istemiyor vücudum * çok yalnızım. tek başıma toparlayamıyorum. belki de bunun için uğraşıldı. bilmiyorum. sıkıldım. düşünmekten de sıkıldım. yemek yemekten de sıkıldım. allah belasını versin hayatın. işin içinden çıkmak için çok uğraştım. bütün hayatımdan feragat ettim. millet sevgilisine ne hediyesi alıcağını, hangi mekana götüreceğini dert edinir ben 7 yıldır neyi dert ediyorum. bu insanlar da sonra çok dertliyim diye gezinir. buı cümleyi kurmam çok absürt olsa bile yine de üzücü. kedinin fareyle oynadığı gibi oynanıyor benle. ne olduğunu da biliyorum da üzülmeden de edemiyorum kendime. beni ne mutlu etmiyor peki? gelecek mi geçmiş mi? tekrardan o noktaya gelme duygusu mutlu etmiyor. bütün olasılıklar içerisinde doğru olan tek şeyin aslında intihar olduğunu anladığım an. benim o noktada intihar edip ölmem gerekiyordu.
yoktur. paragraflar yazsam da önyargıyla okumayıp hemen eksiyi basacak adamlar varken hiç gerek olmadığını düşünüyorum. hiç uğraşmayacağım.
ölmem gerekiyor. benim için bir hayat yok. saçmalıklara, aptal yerine konmalara, her şeyin üzerime yıkılmasına, tek olduğum halde bir insanın hayatta kaldıramayacağı yüklerin omuzlarıma konmasından yoruldum. benim ölmem gerekiyor. böylece kurtulabilirim bunlardan. ne kadar iğrenç bir dünya? mağdur olduğum bir hayatta suçlanan ben? savunmasız, kimsesiz birini skmenin, ona sorunlar çıkarmanın mümkün olduğu bir yerde ona kolaylıklar sağlamanın tehlikeli olabileceği bir dünya. sanki bende bazı şeyleri bilmiyorum. gerçekten böyle şeyler düşününce içimde bir iyilikler meleği yaşattığımı unutuyorum. ölmem gerekiyor çünkü her şeyi toparlasam bile ne çıkıyor? sorun 1 devam ediyor. sorun 2 beni elleriyle kucaklarına attıkları bu sorunda bu şeyin bir şekilde kulaktan kulağa yayılmasını önlemek için beni ayrıca bir skmeye çalışıyor. dışarıdaki hayat ise ayrıca beni skiyor. ben napıyorum? ben ne yapim ki? üniversite 2 de 1 de olanları ve geçmişi affettiğim o zaman bir şekilde iltica edebilseydim bu duruma düşmezdim. dış ülkedeki hayata illa ki uyum sağlardım. ve kendimi affettiğim için geçmişte olanları dert etmezdim. ki hala etmiyorum. elimde değildi. en güvenebileceğin insanlar tarafından ihanete uğrayacağımı nereden bilebilirdim? ama 3 te bu yolda ilerlemeye karar vermem tamamen benim hatamdı. bu yolda ilerledim de ne oldu ki? kendimi bu yüzden yıllardır affetmedim. aynı tas aynı hamamda devam etti. anladım ki bunlarda hiçbir şey değişmeyecek. daha kötüye gidicek. ama düzelme olmayacak. adam skmenin meşru olduğu bir yerde tersini yapmak tehlikeli. peki hayatta bir kez daha yaşamaya değer mi? bir kez daha mücadele etmeye değer mi? istediğim bir yer var mı ki benim? sadece normal bir hayat. ve belli standartlar. fazlası yok. değer mi yaşamaya? çok zor bir soru. evet diyemeyeceğim kadar zor bir soru. bunun cevabını gece yarısı vericem kendime. psikolog a gidemeyince kendi kendimin psikoloğ u oldum. ananı skm hayat.
Uyumamışım bayılıp kalmışım adeta. Kesintisiz uyudum, sabah yan odada çalan telefonumun alarmını bile sanıyorum bir 5 dk çaldıktan sonra idrak edip uyandım.

Bugün de diğer yan komşum benden nefret etmemiştir umarım.
2 gündür ne uyku ne yemek. Acayip içesim var. hiçbir şeyi umursamayasım salak salak keyif yapasım var. Sorun şu ki hiç içmemiş birisi olarak göze alamıyorum.
insanlar, hayatın kendilerini yorduğunu söylediklerinde, esasen kafa yorgunluğundan bahsediyorlardır. Vücut yorgunluğu önemli değildir, dinlenince geçer; ancak üst üste gelen örselemeler bezdirir. Bir sürü falan feşmekân, fasa fiso, uydur kaydır cacıklıklar... Bu sorunun belirli bir çözümü olduğunu da zannetmiyorum: Teslimiyetten gayrı tabiki. Yalnız teslim olduğun zorluklar değil, Hakimler Hakimi'nin kudretinin tecellisi olmalı. Diğer türlüsü ahmaklıktır.
Uzun bir yola çıkmadan önce bir limanı olmalı insanın. Fersah fersah uzakta, dağ boyu dalgalarla boğuşurken bile bir gün döndüğünde güvende olacağı bir limanı olduğunu bilmeli. Yıllar sonra geri döndüğünde yerinde olmadığını görse bile, o limanın varlığını bilmenin güveniyle boğuşmalı fırtınalarla.

Anne, baba, kardeş, dost, sevgili her kim olursa olsun, bir limanı olmalı insanın. Rota şaştığında geri dönebilmeli onun güveniyle.

Şimdi bu sonsuz mavilikte, en kasırgalı günlerde üstelik, yıllar önce tarumar ettiğim limanın yokluğunu hissediyorum.
ben son 9 senedir -bosandıgımdan beri- kurdugum duzenimden memnunum.
cok huzurlu, cok saglıklı, cok ıhlamur kokulu sakin bir insanım ve boyle bir hayatım var.
bundan mutluyum.
bunun degismesini istemiyorum.
rızam olmadan bunu kaosla evirmeye kalkarsanız, her yerden kendimi soyutlayıp kendimi eve kaparım. -elimden tek gelen bu olur-

senelerdir her seyi goruyorum, duyuyorum, anlıyorum. anlattıgınız cogu seyi ilk seferinde anlıyorum zaten. tepki vermeme sebebim huzurumu bozmak istememek. cunku sizin cirkinliginizle muhattap olursam huzurlu poncik kalamıcam.

velhasılı rızam olmadan duzenimi degistirmeye kalkmayın.
kendimi eve kapatmak istemiyorum.
Her şey saçmalık gerçekten. 3-4 yıldır yaşadığım içsel mücadelenin çözümünü bir düşüneyim. Üniversite 2 de her şeye üstten bakabiliyorken doğru ile yanlışı ayırabiliyorken, üni 1 deki olaylarda kendimi affetmişken üniversite 3 ile her şeyin artık bir içsel mücadeleye dönmesini anlayabiliyorum. Tek çözüm kendimle barışık halimdeyken, doğru ile yanlışı ayırabiliyorken, manipüle edilen şeyle doğruyu ayırabiliyorken iltica etmekti. Sonra bunlar neye döndü peki? Travmaya, içsel mücadeleye. Şu an bile her defasında neden almanyaya gitmediğimi kendime soruyorum. Burda bazı sıkıntılar var. Gerçekten ben bu ülkede yaşamak istemiyorum. Bunun doğru olduğuna da inanmıyorum. Ama sadece almanyaya gitmenin de ilerisi için dertlerimdeki saf bir çözüm olduğuna da pek bir inancım yok. Ben ne kadar tam aksini savunsam bile sanırım istediğim şeyler için teker teker adım atmam gerekicek.
Tavlamalı başlıkları falan görünce şey düşündüm. Ben acaba fazla mı akışına bırakıyorum ilişkilerimi? Bu denli kontrolcü olmadığım için mi başarısızım? Zor kadınlar, kaprisli kadınlar, materyalist kadınlar bu yüzden mi mutlu acaba?
Bunu söylersek nazar kem göz değer işe yaramaz.
"hicbirinizle dovusemem
sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
tanrınız buyuk amenna
benim gizli bir bildigim var
ama sizin adınız ne?
butun agaclarla uyusmusum
kalabalık ha olmus ha olmamıs
ama sizin adınız ne?
benimm dengemi bozmayınız..
askım da degisebilir gerceklerimde
pırıl pırıl bir denize dogru hepinize iyi niyetle gulumsuyorum
ben tam kendime goreyim
ben tam dunyaya goreyim"

sezen aksu-denge

https://www.youtube.com/watch?v=gInR24wjdEQ
normalde ben sadece ihmal nedir, istismar nedir, mağdura ne olur onu anlatıyordum, işim bitiyordu. sonra arkadaş izin aldı, yasal mevzuat da benim başıma kaldı.

ruh sağlığım kötü durumda şu an, şu maddenin şu fıkrasının şu bendine göre şu suç 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur deyip durabilmek için ders çalışıyorum...
Dininden bu kadar eminsen, benim inanmamam, seni neden bu kadar rahatsız ediyor.
bugün öğlen ben durakta dolmuş beklerken velet picin biri kafasını transitin camından uzatıp tükürdü. arkandan da yakalayamadım. eğer seni ve o arabayı süreni yakalarsam ikinizin de belasını bir tarafınıza sokacağım.
yetiştirdiğiniz o aptal çocukların da sizin de amk.
Kız, ben yalnızım canım sıkılıyor, bir gün görüşelim dedi dedi, ayarladım arkadaşlarımla tanıştırdım.

Yıllarca konuşmamış gibi nefes almadan konuşuyor. Çenenin bağına tüküreyim kadın.
Vazgeçilmiş şeylerdir çoğu. Ne de olsa ya anlaşılmıyor ya da anlaşılmak istenmiyor. Hiç uğraşmam artık, sadece yazarım.