sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    1722.
  1. yaşar kemal // ulaş,
    nazım hikmet ran // karıma mektup,
    özdemir asaf // lavinia,
    necip fazıl kısakürek // kaldırımlar,
    edgar allan poe // kuzgun,
    edgar allan poe // annabel lee.
    2 ...
  2. 1721.
  3. Kerem olmak

    Güneşi içenlerin türküsü

    Resululahla benim aramdaki farklar.(Muhammedi sevmem aslinda)
    0 ...
  4. 1720.
  5. dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne

    allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

    oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında

    dünyayı çocuklara verelim

    kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi

    hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

    bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

    çocuklar dünyayı alacak elimizden
    ölümsüz ağaçlar dikecekler

    (bkz: nazım hikmet).
    4 ...
  6. 1719.
  7. Ahir zaman

    işidün ey ulular,Ahır zaman olusar
    Sağ müslüman seyrekdür,Ol da güman olusar

    Danışman okur tutmaz,Derviş yolun gözetmez
    Bu halk öğüt işitmez,Ne sarp zaman olısar

    Gitti beyler mürveti,Binmişler birer atı
    Yediğü yoksul eti,içtiğü kan olısar

    Ne acayip sergüzeştler,Bağrım dolu serzenişler
    Durmaz akar kanlı yaşlar,Aksa gerek şimden gerü.

    Yunus Emre
    2 ...
  8. 1718.
  9. Odamda

    Ben miyim bu şeylerin sahibi?
    Kafamda bir çocuk var, meraksız.
    iç âlemim oyuncaktan farksız;
    Odam, içime bir ayna gibi.
    Bir ışık oyunu var tavanda
    Gölgeler seslerle birleşiyor
    Ve bir karga beynimi deşiyor
    Azaplar kemirdiğim bu anda.
    Kardeşini öldürüyor Kaabil,
    içimde bir yalnızlık duygusu,
    Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
    Sıkıntı ile geçilen sahil.
    Bağlanıyor bir iple, bir sürü
    Düşünce köyleri birbirine,
    Çöküyor her şeyin üzerine
    Hülyam boyunca kurduğum köprü.
    Ve doluyor sessiz, ordularım,
    Durmadan dinlenmeden odama.
    Urbam içinde yatan adama
    Hayretle bakıyor dört duvarım.
    Kardeşini öldürüyor Kaabil,
    içimde bir yalnızlık duygusu,
    Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
    Sıkıntı ile geçilen sahil.
    Ve delirmenin tatlı vehmini
    Sessizlik odama dolduruyor.
    Kargam hâlâ başımda duruyor
    Bulmak'çün beynin cehennemini.
    Düşüp yatağın dalgalarına
    Günlerce sürüyor bu yolculuk.
    Durmadan akıtıyor bir oluk
    Korkuyu sükutun mezarına.
    Kardeşini öldürüyor Kaabil,
    içimde bir yalnızlık duygusu,
    Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
    Sıkıntı ile geçilen sahil.
    Dünyaya tek gelen insan gibi
    Atılıyorum bir Hint dağına.
    Giriyor kafamın darlığına
    Kimsesiz dünyaların sahibi
    Gidip gidip gelmede aynı his
    iskeleye ulaşmıyor çima
    Dikiliyor ansızın karşıma
    Boynum kalınlığındaki ceviz.
    Kardeşini öldürüyor Kaabil,
    içimde bir yalnızlık duygusu,
    Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
    Sıkıntı ile geçilen sahil.

    orhan veli.
    8 ...
  10. 1717.
  11. Benden zarar gelmez
    Kovanındaki arıya
    Yuvasındaki kuşa;
    Ben kendi halimde yaşarım
    Şapkamın altında.
    Sebepsiz gülüşüm caddelerde
    Memnuniyetimden;
    Ve bu çılgınlık delicesine
    içimden geliyor.
    Dilsiz değilim susamam
    Öyle ölüler gibi
    Bu güzel dünyanın ortasında.
    1 ...
  12. 1716.
  13. "Nasıl da istiyorum bir bilsen,
    Bir bardak su gibi
    başucunda olmayı."
    3 ...
  14. 1715.
  15. necip fazılın kaldırımlar şiiridir.
    0 ...
  16. 1714.
  17. şartel attı kız barmene bakınca
    nevri döndü buldu bir tabanca
    o güne kadar incitmedi karınca
    hayatı kaydı kurşun yanlış hedefe varınca.

    cenaze çıktı kanlı Diskotekten
    oysa hoş bir geceydi çaldığın felekten
    geldi barın sahibi "lütfen içki parası"
    demek ki neymiş alkol her fenalığın anası.
    6 ...
  18. 1713.
  19. sana koşuyorum bir vapurun içinden
    ölmemek, delirmemek için...
    yaşamak; bütün âdetlerden uzak
    yaşamak...
    hayır değil, değil sıcak;
    dudaklarının hatırası;
    değil saçlarının kokusu
    hiçbiri değil.
    dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle
    günlerde
    ben onsuz edemem.
    eli elimin içinde olmalı,
    gözlerine bakmalıyım,
    sesini işitmeliyim.
    beraber yemek yemeliyiz
    ara sıra gülmeliyiz.
    yapamam, onsuz edemem.

    (o ve ben- sait faik abasıyanık)
    3 ...
  20. 1712.
  21. Bir Çiçek
    Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
    Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
    Gelmiş ta ağzımın kenarında
    Konuşur durur.

    Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
    Güverteleri uçtan uca orman;
    Aldım çiçeğimi şurama bastım,
    Bastım ki yalnızlığımmış.

    Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    Cemal Süreya
    3 ...
  22. 1711.
  23. 1710.
  24. Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti:
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak koyu bir karanlık...

    Ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazmak sana dair,
    hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
    filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
    kendisi değil
    edasındaki dünya...

    Ne güzel şey hatırlamak seni.
    Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
    bir çekmece
    bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
    Ve hemen
    fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin sütbeyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinde,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Nazım Hikmet Ran
    2 ...
  25. 1709.
  26. 1708.
  27. ÖNCELEYiN
    Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda
    Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
    Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların
    Sonra her şey çıkıp geldi

    Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
    Sen çıkardın utancını duvara astın
    Ben masanın üstüne kodum kuralları
    Her şey işte böyle oldu önce.

    Cemal Süreya.
    0 ...
  28. 1707.
  29. 1706.
  30. Sesinde ne var biliyor musun
    Bir bahçenin ortası var
    Mavi ipek kış çiçeği
    Sigara içmek için
    Üst kata çıkıyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Uykusuz Türkçe var
    işinden memnun değilsin
    Bu kenti sevmiyorsun
    Bir adam gazetesini katlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Eski öpüşler var
    Banyonun buzlu camı
    Birkaç gün görünmedin
    Okul şarkıları var

    Sesinde ne var biliyor musun
    Ev dağınıklığı var
    iki de bir elini başına götürüp
    Rüzgarda dağılan yalnızlığını
    Düzeltiyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söylemediğin sözcükler var
    Küçücük şeyler belki
    Ama günün bu saatinde
    Anıt gibi dururlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söyleyemediğin sözcükler var
    .
    0 ...
  31. 1705.
  32. 1704.
  33. (bkz: jorge luis borges) – (bkz: anlar)

    eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
    ikincisinde, daha çok hata yapardım.
    kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
    çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    temizlik sorun bile olmazdı asla.
    daha çok riske girerdim.
    seyahat ederdim, daha fazla.
    daha çok güneş doğuşu izler,
    daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
    görmediğim birçok yere giderdim.
    dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
    gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
    elbette mutlu anlarım oldu ama,
    yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
    farkında mısınız bilmem,
    yaşam budur zaten:anlar, sadece anlar.
    siz de anı yaşayın.
    hiç bir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan
    gitmeyen insanlardandım ben.
    yeniden başlayabilseydim eğer, hiç bir şey taşımazdım.
    eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
    ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
    bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
    çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı, eğer.
    ama işte 85’indeyim ve biliyorum…
    ölüyorum…
    1 ...
  34. 1703.
  35. 1702.
  36. tanrı'yla aynı fikirde değilim
    intihar edenlerin
    cehenneme gideceği konusunda.
    kainatın yaratılışına
    katılmaktan bıktığında ruhum,
    intihar edeceğim ben de
    denenmemiş bir yolla.

    nerdeyse bütün akıllı kalpler
    intihar edip siktir çekmiş yeryüzüne.

    ben ateist değilim, babasıymış gibi
    tanrı'ya küsen bir çocuğum.
    eğer tanrı intihar edenleri ve nietzsche'yi
    cehenneme gönderirse
    cehennemde yanmayı tercih ederim ben de,
    tanrı dürüstlüğü sever.

    tanrı'nın hayal gücünü beğenmiyorum.

    ben tanrı olsam
    peygamberler göndermez
    direkt konuşurdum insanlarla.

    ben tanrı olsam
    hitler'i iyi kalpli bir yahudi olmakla cezalandırırdım,
    yahut yetenekli bir yazar yapardım onu.
    içindeki kötülüğü insanlara değil
    tuvallere boşaltırdı

    ben tanrı olsam
    devletler yok olur
    gül kokulu bireyler var olurdu sadece,
    atlar çılgın zamanlar koşardı.

    ben tanrı olsam
    düşünce gücüyle herkesin
    istediği karakter olmasını sağlardım,
    dünya bir şiirin
    yaratılım sürecine dönüşürdü böylece.

    ben tanrı olsam intihar ederdim
    insanlarla birlikte
    acı çekmeyi öğrenemediğim için.

    (bkz: acı çekene saygı)
    (bkz: cesar mendoza)
    0 ...
  37. 1701.
  38. bir zamanlar bir yerlerden tanıdığım bir adamın bizimle paylaştığı yalnızlığı en güzel anlatan şiiri.
    beni hep başka etkiker..

    Çünkü yalnızlık diğerleri tasmasından kurtulmuş köpek gibi koşuştururken senin kitap okuman değildir...
    Kitap bittiğinde ne bok yiyeceğini bilmediğin için aynı satırı 5-10 ve 105 kez okumandır...
    Gerçek yalnızlık yıllardır konuşmadığın dostlarını bırak daha dün çok eğlendiğin adamın bile
    arasan kıçını kaldırıp gelemeyeceğini bilmendir.
    Sigaran bittiğinde terkedilmiş hissetmen değil, bakireliği bozulmamış paketini paylaşacağın kimse olmamasıdır...
    Ayrıca yalnızlık tekbaşına olmak değildir...
    Bir oda dolusu insan içinde konuşmayı bitirdiğinde '' bitti hayır pireydi'' diye yaptığın espriyi kimsenin fark etmemesidir...
    Otobüsteki 100 küsur insanın her birinin kulaklarında türlü müziklerle sosyal ortamdan kaçmasıdır.
    Yolda tek başına yürümek güzeldir...
    Yalnızlık ise aynı kaldırımda onbeşbin insan bir arada yürükken her birinin farklı bir tempoyla koşuşturmasıdır.
    Çünkü yalnızlık sevgilinin olmaması değil, Sokakta görsen dönüp bakmayacağın tiplerle saatlerini harcamaktır...
    Konuşacak kimsenin olmaması değildir.
    Konuştuğunda kimsenin neden bahsettiğini anlamaması '' ne s..m söylüyor bu manyak'' demesidir.
    Kankanın sevgilisini aldattığı gerçeğini tek başına taşımak yalanlarına ortak olmak yalnızlık değildir.
    ''Kankam'' dediğin piçin sonraki gün gelip sana sıkmasıdır...
    Bilmiyorsun ki herşeye rağmen güzeldir yalnızlık...
    Anlattığın şeyleri dinliyormuş gibi yapan, insan olduğunu zanneden süs bitkileriyle takılmaktansa,
    bilgisayarına yalnızlığı anlatan bir yazı yazmandır...
    Üstüne de paketinden bir sigara çekip yakmandır...Düşünsene...
    Yalnız olmasaydın gece yarısına doğru paketin bitecekti...
    Sende gereksiz adamlara harcadığın sigara, zaman ve emeği aklından geçirip nikotin krizlerine girecektin.
    Ne gerek var şimdi. Bekle bir sigara daha yakıp geleyim…
    1 ...
  39. 1700.
  40. 1699.
  41. 1698.
© 2025 uludağ sözlük