sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    1686.
  1. şimdiye uyumuştur, rüyasında okur belki...



    yaşar nabi nayır.
    1 ...
  2. 1687.
  3. Tabiat bembeyaz gelinlik giymiş gibi, yüzüme kar yağıyor gelinin eli gibi.
    4 ...
  4. 1688.
  5. Kar benizli sevgilim. En güzel şiir o benim için. Şiirden öte şiir.
    0 ...
  6. 1689.
  7. 1690.
  8. Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
    Oysaki seninle güzel olmak var
    Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
    Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
    Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
    Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
    Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
    O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
    Derken karanfil elden ele.
    Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
    Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
    Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
    Birleşiyoruz sessizce.

    (bkz: yerçekimli karanfil)
    0 ...
  9. 1691.
  10. Şayet Aşk

    ebemkuşakları altında
    bilmem dikkat ettin mi
    uzakların güzelliği
    yaz yağmurundan sonra

    şayet aşkın rahmeti
    gün olur kesilirse
    altın kemerler gibi
    hatıralar önümüzde

    hadi ver ellerini
    ufkumdan esen samyellerine
    sabahın serini
    karışşın ellerine

    Behçet Necatigil.
    2 ...
  11. 1692.
  12. 1693.
  13. Alnımdaki her çizgi beyaz bir gece saklar,
    Bir başka şafaktır saçımın gördüğü aklar.
    Farkım ne, emel kaynağı bir körpe çocuktan,
    Madem ki henüz gelmedi son yolcum ufuktan?
    Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim,
    Madem ki bir aşk uğruna can vermeyecektim?
    Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar;
    Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var!

    faruk nafiz-son bekledigim.
    2 ...
  14. 1694.
  15. üvercinka
    en en en sevdiğimdir. ne zaman dinlesem/okusam yaşama bir kez daha sarılırım.dünyayı bir kez daha severim.

    afrika dahil.
    2 ...
  16. 1695.
  17. Camiden terlik aşırdım bebek
    Ayağıma bol geldi biraz
    Giydim bebeğim bir süre ama
    işte dedim bunda benim de hakkım var
    Mantar oldum canısı sonra
    Hacı dedenin ahı tuttu sandım
    Yanıldım aşkitom
    Dermo trosyd sürdüm geçti
    Ve dedim ey Roma halkı
    Bütün yollar buraya çıkar
    Gittim bebeyim koşa koşa camiye
    Bıraktım terlikleri
    Yanında mantar kremiyle.
    0 ...
  18. 1696.
  19. Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
    Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
    Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
    Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
    Haklıysa da o sözler kızıl süsünü bozan
    Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
    Düzüp başkalarının yataklarını talan
    Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
    Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
    Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
    Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
    Acımanla hak kazan sana acınanlara.
    Aramaya kalkarsan kendi gizlediğini
    Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni...

    w.shakespeare-benim günahım aşktır.
    2 ...
  20. 1697.
  21. Ben
    senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi, beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun
    içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni görebilesin...
    Fedakârlığımı anlıyorsun:
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum
    yaşıyorum yanında senin.
    Sonra, sen de ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    Ve orda beraber yaşarız
    külümün içinde külün,
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    Ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karışacağız
    ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
    yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacağız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak
    iki çiçek açacak:
    biri sen
    biri de ben.
    Ben
    daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım.
    Hayat taşıyor içimden.
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum
    bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da
    bu düzelir herhalde.
    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
    içimden bir şey:
    belki diyor.

    (bkz: nazım hikmet)
    0 ...
  22. 1698.
  23. 1699.
  24. 1700.
  25. 1701.
  26. bir zamanlar bir yerlerden tanıdığım bir adamın bizimle paylaştığı yalnızlığı en güzel anlatan şiiri.
    beni hep başka etkiker..

    Çünkü yalnızlık diğerleri tasmasından kurtulmuş köpek gibi koşuştururken senin kitap okuman değildir...
    Kitap bittiğinde ne bok yiyeceğini bilmediğin için aynı satırı 5-10 ve 105 kez okumandır...
    Gerçek yalnızlık yıllardır konuşmadığın dostlarını bırak daha dün çok eğlendiğin adamın bile
    arasan kıçını kaldırıp gelemeyeceğini bilmendir.
    Sigaran bittiğinde terkedilmiş hissetmen değil, bakireliği bozulmamış paketini paylaşacağın kimse olmamasıdır...
    Ayrıca yalnızlık tekbaşına olmak değildir...
    Bir oda dolusu insan içinde konuşmayı bitirdiğinde '' bitti hayır pireydi'' diye yaptığın espriyi kimsenin fark etmemesidir...
    Otobüsteki 100 küsur insanın her birinin kulaklarında türlü müziklerle sosyal ortamdan kaçmasıdır.
    Yolda tek başına yürümek güzeldir...
    Yalnızlık ise aynı kaldırımda onbeşbin insan bir arada yürükken her birinin farklı bir tempoyla koşuşturmasıdır.
    Çünkü yalnızlık sevgilinin olmaması değil, Sokakta görsen dönüp bakmayacağın tiplerle saatlerini harcamaktır...
    Konuşacak kimsenin olmaması değildir.
    Konuştuğunda kimsenin neden bahsettiğini anlamaması '' ne s..m söylüyor bu manyak'' demesidir.
    Kankanın sevgilisini aldattığı gerçeğini tek başına taşımak yalanlarına ortak olmak yalnızlık değildir.
    ''Kankam'' dediğin piçin sonraki gün gelip sana sıkmasıdır...
    Bilmiyorsun ki herşeye rağmen güzeldir yalnızlık...
    Anlattığın şeyleri dinliyormuş gibi yapan, insan olduğunu zanneden süs bitkileriyle takılmaktansa,
    bilgisayarına yalnızlığı anlatan bir yazı yazmandır...
    Üstüne de paketinden bir sigara çekip yakmandır...Düşünsene...
    Yalnız olmasaydın gece yarısına doğru paketin bitecekti...
    Sende gereksiz adamlara harcadığın sigara, zaman ve emeği aklından geçirip nikotin krizlerine girecektin.
    Ne gerek var şimdi. Bekle bir sigara daha yakıp geleyim…
    1 ...
  27. 1702.
  28. tanrı'yla aynı fikirde değilim
    intihar edenlerin
    cehenneme gideceği konusunda.
    kainatın yaratılışına
    katılmaktan bıktığında ruhum,
    intihar edeceğim ben de
    denenmemiş bir yolla.

    nerdeyse bütün akıllı kalpler
    intihar edip siktir çekmiş yeryüzüne.

    ben ateist değilim, babasıymış gibi
    tanrı'ya küsen bir çocuğum.
    eğer tanrı intihar edenleri ve nietzsche'yi
    cehenneme gönderirse
    cehennemde yanmayı tercih ederim ben de,
    tanrı dürüstlüğü sever.

    tanrı'nın hayal gücünü beğenmiyorum.

    ben tanrı olsam
    peygamberler göndermez
    direkt konuşurdum insanlarla.

    ben tanrı olsam
    hitler'i iyi kalpli bir yahudi olmakla cezalandırırdım,
    yahut yetenekli bir yazar yapardım onu.
    içindeki kötülüğü insanlara değil
    tuvallere boşaltırdı

    ben tanrı olsam
    devletler yok olur
    gül kokulu bireyler var olurdu sadece,
    atlar çılgın zamanlar koşardı.

    ben tanrı olsam
    düşünce gücüyle herkesin
    istediği karakter olmasını sağlardım,
    dünya bir şiirin
    yaratılım sürecine dönüşürdü böylece.

    ben tanrı olsam intihar ederdim
    insanlarla birlikte
    acı çekmeyi öğrenemediğim için.

    (bkz: acı çekene saygı)
    (bkz: cesar mendoza)
    0 ...
  29. 1703.
  30. 1704.
  31. (bkz: jorge luis borges) – (bkz: anlar)

    eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
    ikincisinde, daha çok hata yapardım.
    kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
    çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    temizlik sorun bile olmazdı asla.
    daha çok riske girerdim.
    seyahat ederdim, daha fazla.
    daha çok güneş doğuşu izler,
    daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
    görmediğim birçok yere giderdim.
    dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
    gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
    elbette mutlu anlarım oldu ama,
    yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
    farkında mısınız bilmem,
    yaşam budur zaten:anlar, sadece anlar.
    siz de anı yaşayın.
    hiç bir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan
    gitmeyen insanlardandım ben.
    yeniden başlayabilseydim eğer, hiç bir şey taşımazdım.
    eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
    ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
    bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
    çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı, eğer.
    ama işte 85’indeyim ve biliyorum…
    ölüyorum…
    1 ...
  32. 1705.
  33. 1706.
  34. Sesinde ne var biliyor musun
    Bir bahçenin ortası var
    Mavi ipek kış çiçeği
    Sigara içmek için
    Üst kata çıkıyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Uykusuz Türkçe var
    işinden memnun değilsin
    Bu kenti sevmiyorsun
    Bir adam gazetesini katlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Eski öpüşler var
    Banyonun buzlu camı
    Birkaç gün görünmedin
    Okul şarkıları var

    Sesinde ne var biliyor musun
    Ev dağınıklığı var
    iki de bir elini başına götürüp
    Rüzgarda dağılan yalnızlığını
    Düzeltiyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söylemediğin sözcükler var
    Küçücük şeyler belki
    Ama günün bu saatinde
    Anıt gibi dururlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söyleyemediğin sözcükler var
    .
    0 ...
  35. 1707.
  36. 1708.
  37. ÖNCELEYiN
    Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda
    Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
    Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların
    Sonra her şey çıkıp geldi

    Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
    Sen çıkardın utancını duvara astın
    Ben masanın üstüne kodum kuralları
    Her şey işte böyle oldu önce.

    Cemal Süreya.
    0 ...
  38. 1709.
  39. 1710.
  40. Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti:
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak koyu bir karanlık...

    Ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazmak sana dair,
    hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
    filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
    kendisi değil
    edasındaki dünya...

    Ne güzel şey hatırlamak seni.
    Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
    bir çekmece
    bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
    Ve hemen
    fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin sütbeyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinde,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Nazım Hikmet Ran
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük