sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    1541.
  1. ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi alevden;
    sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...

    gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
    her sey silinip kayboluyorken nazarımdan
    yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    ey sen ki gönüller tutusur her bakışınla!
    hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    2 ...
  2. 1542.
  3. ayşen git başından ben sana çakamam
    daha yaşın küçük yapamam
    annengil duyarsa ne yaparız
    biz sadece aynı mahallede yatarız

    ayşen git başında ben sana çakamam
    sonra babanın dedenin yüzüne bakam
    neyse ayşen çok uzattın yat aşağıya
    tanıştırım senin üstün taşaklarımla.
    0 ...
  4. 1543.
  5. Yasadiklarimdan öğrendiğim bir şey var- ataol Behramoğlu.
    Candir.
    0 ...
  6. 1544.
  7. 1545.
  8. Bir baltada indirdin
    Ağacından dalımı
    Bana zehir yedirdin
    elaleme balımı
    istemem ne dil ne mal
    Bana ne verdinse al
    Sazını kafana çal
    Ver bana kavalımı.
    0 ...
  9. 1546.
  10. ...
    Her şey yeniden konumlanır
    En kanadığın yerden başlarsın kendini onarmaya
    Ki unutmaktır kendini onarmak
    Yeni yaralar açarak içine
    Bütün bulvarları bu şehrin
    Korkaklığa durur öylece
    ...
    0 ...
  11. 1547.
  12. sen gidersen

    Sen gidersen sesin gider
    Kokun gider yüzün gider
    Ay dolanır pusularda
    Tenim titrer gecem biter

    Sen gidersen yüzün gider
    Martı küser baykuş öter
    Senden kalan son hatıra
    iki damla yaşın gider

    Sen gidersen boyun gider
    Posun gider sözün gider
    Bir şey kopar yüreğimden
    Çatılmadık kaşın gider

    Sen gidersen kim kıskanır
    Kim dolanır pencereme
    kimler gelir kimler geçer
    Çift kapılı şu hücrede

    Sen gidersen sohbet gider
    Tadım gider tuzum gider
    Dinlediğim her şarkıda
    Tel kırılır sazdan düşer

    Sen gidersen başkent gider
    içim üşür ayaz düşer
    izmir'de Konak meydanı
    istanbul'da Taksim düşer

    Sen gidersen canım gider
    Adın geçer içim titrer
    Şu dağlanmış yüreğime
    Sevda denen akkor düşer

    Sen gidersen herşey gider
    Sesin gider,sesim düşer
    Sen gidersen ey sevgili
    Ben biterim,şiir biter...

    /ümit Yaşar Oğuzcan
    1 ...
  13. 1548.
  14. aynalarda gördüğümsün
    ağladığım güldüğümsün
    aynalarda gördüğümsün
    çözemezler kördüğümsün sen
    bir de bir kuş gökyüzünde
    bak ne diyor son sözünde
    yıkılma öyle
    haydi kalk ayağa
    yürü güneşe.
    0 ...
  15. 1549.
  16. Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur.
    Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur.
    Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur.
    Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur.

    Yavuz Sultan Selim
    1 ...
  17. 1550.
  18. Yürü bre ehli deve endamını göreyim Sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim. Mecnun gibi top muyum bir am için öleyim. Leylayı da  sikeyim mecnunu da sikeyim. Bana yar olmayan karının izzetini itibarini sikeyim. Yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim. Düşmüşüz bir orospunun belasina, Koymadik diye taaa amının ortasina Kader böyle yazmış hatırasına, Ben böyle hatiranin hikayesini Kerem dagları deler bir amcık uğruna, Aslı gitsin de, ona buna vurdura. Bir kari için değer mi hiç bütün bunlara, Her taraf amcık dolu mala iyi vurana Fuzuli am pesine düştün gurbete. Am serindir, am derindir, şifa verir Millete Ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte. Bu gidişle, yarrrağımı  gidersin cennete.
    0 ...
  19. 1551.
  20. Gitme demiyorum, hobi olarak gene git
    Biraz dolaş, hava al, hava ver, ekonomiye can ver
    Köpeğini gezdir mesela, parklar hepimizin
    Elimde senedin var sen kaybedersin

    Kutuna gidebilirsin yahut sinemaya
    Hava güzel olacakmış yarın şemsiyeni alma
    Sen yokken ben biraz uyurum, elma soyarım
    Çıkmışken ceketimi de terziye verirsin

    Gitme demiyorum, hobi olarak gene git
    Saçlarını boyat, ne bileyim balyaj yaptır
    Sahafları dolaş mesela, ucuz oluyormuş
    Elimde elinin izi var, yıkarım görürsün bak

    Suyuma gidebilirsin yahut yoğurt almaya
    Hava sıcak olacakmış yarın öğlene kalma
    Sen yokken ben biraz özlerim, çekirdek yerim
    Çıkmışken raketimi de servise verirsin

    Gitme demiyorum sevgilim, hobi olarak gene git
    Hatta Ayı Yogi olarak git, KOBi olarak git mesela, kredi al
    Yüzde on büyü, değişiklik olsun

    Gitme yani
    Bak, hobi lazımsa ben olurum hobi.
    3 ...
  21. 1552.
  22. 0 ...
  23. 1553.
  24. Geri Dönen Mektup

    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
    Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..

    Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…

    Ey sen ki, kul ettin beni onmaz yakışınla,
    Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!
    Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

    Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah’ın,
    Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,

    Vur şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;
    Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
    Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden…

    Hasret sana,ey yirmi yılın taze baharı,
    Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
    Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!

    Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,
    Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
    Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    Tek bendeki volkanları söndürse denizler!

    Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma “Kaabil”,
    imkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
    Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.
    Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

    Mehtaplı yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur,
    En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…

    Hüseyin Nihal ATSIZ
    1 ...
  25. 1554.
  26. can yücel' den anladım şiiridir.
    umarım herkes o duyguları yaşar. yani şiirde bahsedildiği gibi duyguları gerçekten anlar.
    aşkı, sevgiyi, gerçek arzuyu, gerçek pişmanlığı.
    0 ...
  27. 1555.
  28. Benim küçük gecemde
    Rüzgar ağaçların yaprağına son kez süre tanıyor
    Benim küçük gecemde viran olmanın korkusu var

    Kulak ver
    Karanlığın esintisini duyuyor musun?
    Ben garipçe şu talihime bakıyorum, ümitsizliğe alıştım

    Kulak ver
    Karanlığın esintisini duyuyor musun?

    Gecede, şu an bir şey geçiyor
    Ay kızıl ve karmaşık
    Ve her an düşme korkusu yaşanan bu damda
    Bulutlar yaslı kalabalıklar gibi
    Sanki yağmurun yağacağı anı bekliyor

    Bir tek an
    Ondan sonra hiç
    Bu pencerenin arkasında gece titriyor
    Ve yeryüzü
    Geri kalıyor dönüşünden
    Bu pencerenin arkasında bir bilinmeyen
    Beni ve seni bekliyor

    Ey baştan ayağa yeşil olan sen
    Ellerini, yakıcı hatıralar gibi benim aşık ellerime bırak
    Ve dudaklarını, sıcak bir his gibi senden benim aşık
    dudaklarımın okşayışlarına teslim et

    Rüzgar bizi kendisiyle götürecek
    Rüzgar bizi kendisiyle götürecek

    Füruğ Ferruhzad
    0 ...
  29. 1556.
  30. Kafam güzelse nedenim sen gözlerimde akan sen gecelerimin düşünce abidesi nedenimsen herşeyimsin sen ah bir bilsen karalıkta ışığı görsen sevilmeyi değil sevmeyi sevsen... Sen
    0 ...
  31. 1557.
  32. Güneşi içenlerin türküsü. Nazım Hikmet. Başka da yok heralde.
    0 ...
  33. 1558.
  34. metin üstündağ-bir delinin mal beyanı.

    1- Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
    2- Gökyüzünde bir bulut
    3- Bitlis'te beş minare
    4- Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
    5- Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri
    yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
    6- Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
    7- Palandökende bir palan, iki döken
    8- Kastamonu'da üç kasto
    9- Üç fay hattı
    10- Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
    11- Dünyada mekan
    12- Ahirette iman
    13- Denizde kum
    14- Uzayda yerçekimsizlik
    15- Bir çuval gazoz kapağı
    16- Bir kibrit kutusu sigara izmariti
    17- On sekiz saç biti
    18- Biri ingilizce 6 adet küfür
    19- Yirmi tane boş naylon poşet
    20- Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
    21- Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
    22- Uç ayrı parkta, üç ayrı belediyeye ait, üç ayrı banka reklamlı bank
    23- Bir ayakkabı çekeceği
    24- iki büyük taş kütlesi
    25- Bir adet ağaç gölgesi
    26- Üç kuş kanadı sesi
    27- Bir sürü kedi, köpek
    28- Bir Marmara Denizi
    29- Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
    30- Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
    31- Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
    32- Nakit 15 kuruş
    33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bir ömür.
    1 ...
  35. 1559.
  36. “Bütün dünyanın barış şarkılarıyla çınlayacağı
    ve yeryüzünün bütün insanlarının
    kardeş olacağı günü düşlerken
    unuttuk birbirimizi”

    sözlük yazarlarının okumaktan keyif aldığı şiirlerdir.
    0 ...
  37. 1560.
  38. 1561.
  39. Hızla gelişecek kalbimiz
    Kalbimiz hızla.
    Sürgünlerin umutsuzluğunda
    Kırık kalpler, yaralılar, onulmazlar
    Farksız çarpanların umutsuzluğunda
    Ve köprü başlarının umutsuzluğunda
    Ve köprü başlarının umudunda.
    Sular bitse bile, çiçekler atılırken oralara
    Temiz bir ilişkinin bulutsuzluğunda
    Ve eski dağlarda, eski dağlarda kış
    Kovalarken ülkesini
    Hızla gelişecek kalbimiz.
    Kendi öz hüznümüzün öz tarlasında
    Bozkır dayanıklılığımızın tarlasında
    Kalbimiz
    Ellerimiz ayaklarımız arasında
    Ve kimsenin bölemediği şarkıyı
    Güllerin, buğdayların ve acının şarkısını
    Bir haziran uygulayacak sesimize.
    Sütçünün sesiyle birlikte
    Erkenci işçilerin sesiyle birlikte
    Şoförün sesiyle birlikte
    Sabaha başlamış sarhoşların sesiyle birlikte
    Yaman sarhoşların sesiyle birlikte
    Ve yeni uyanışların ve yeni doğmuşların
    Ve herkesin ve herkesin
    Sesleriyle birlikte
    Bir haziran uygulayacak
    Kimse bölemeyecek ve kalbimiz
    0 ...
  40. 1562.
  41. öyle eksildik ki yaşarken,
    bize dokunan her şeyi eksiltiyoruz.
    yalnızlığımızla çoğalıp
    kalabalıklığımızla eksiliyoruz
    ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız.
    ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz...
    0 ...
  42. 1563.
  43. Neyzen tevfik Türk milleti

    Türk milleti gariptir
    Her lafı kaldırmaz
    Ibne dersin kızar da
    Sikersin aldırmaz.
    0 ...
  44. 1564.
  45. ANNABEL LEE
    Seneler, seneler evveldi;
    Bir deniz ülkesinde
    Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
    ismi Annabel Lee;
    Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
    Sevmekden başka beni.

    O çocuk ben çocuk, memleketimiz
    O deniz ülkesiydi,
    Sevdalı değil karasevdalıydık
    Ben ve Annabel Lee;
    Göklerde uçan melekler bile
    Kıskanırdı bizi.

    Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
    O deniz ülkesinde,
    Üşüdü rüzgarından bir bulutun
    Güzelim Annabel Lee;
    Götürdüler el üstünde
    Koyup gittiler beni,
    Mezarı ordadır şimdi,
    O deniz ülkesinde.

    Biz daha bahtiyardık meleklerden
    Onlar kıskandı bizi,_
    Evet!_ bu yüzden (şahidimdir herkes
    Ve o deniz ülkesi)
    Bir gece bulutun rüzgarından
    Üşüdü gitti Annabel Lee.

    Sevdadan yana , kim olursa olsun,
    Yaşça başca ileri
    Geçemezlerdi bizi;
    Ne yedi kat gökdeki melekler,
    Ne deniz dibi cinleri,
    Hiçbiri ayıramaz beni senden
    Güzelim Annabel Lee.

    Ay gelip ışır hayalin eşirir
    Güzelim Annabel Lee;
    Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
    Güzelim Annabel Lee;
    Orda gecelerim, uzanır beklerim
    Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim
    O azgın sahildeki,
    Yattığın yerde seni .

    Edgar Allan POE
    Çeviren : Melih Cevdet ANDAY
    2 ...
  46. 1565.
  47. YAŞAMAYA DAiR

    1
    Yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
    Yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.
    Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.
    1947
    2
    Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.
    Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    Daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
    Diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
    Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
    1948
    3
    Bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.
    Bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
    Şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    Böylesine sevilecek bu dünya
    "Yaşadım" diyebilmen için...
    Nazım HiKMET
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük