bugün

Bugün benim en yakın arkadaşım öldü. Kardeşim dostum, hayattaki en yakınım, beraber güldüğüm biraderim öldü. Alın dünya sizin olsun, hayat sizin olsun , mal mülk ne isterseniz ... Benim kardeşim öldü lan .ben onsuz ne yapacağım şimdi ? Bişey olunca kime anlatacağım ya da kimle ucu bucağı olmayan sohbetlere dalacağız. Kimle bir ucu hanyada bir ucu Konya'da çıkan sohbetler edeceğiz? Canımız yandığında birbirimize koşardık. Şimdi ben kime koşacağım?
Hangi yazardı hatırlamıyorum, geçenlerde bir yazarla entry üzerindem örümcek geyiği yapmıştık. Az önce baktım, bir tane de benim banyoda var. Onunki bana mı kaçtı, nedir…
itiraf edecek bişey yok.

Sadece sinirlendiğim zaman ona sandalye ile girişesim gelirdi.

2023 de garip bir yıl.

Şöyle gülümseyen sevimsiz gibi :3
demir tava geldi kömür bitti, akıl başa geldi ömür bitti...

Saat neredeyse 5 olacak. haftalardır ders çalışıyorum, sanıyorum bu son gecem. bu süreçte bazı geceler çok uyumayım diye halıda yattım rahatsız uyuyup 3 saat sonra uyanmak için. çok az kilo aldım ve sanki insanlar hep bu anı bekliyormuş. istisnasız tanıdığım herkes, yıllardır görmediğim insanlar dahi beni gördüklerinde kilo almışsın diye belirttiler nedense. anladım ki fit biri olmak insanların gözüne batıyormuş, içten içe özeniyorlarmış. zirvede olmak zor arkadaşlar. dönüp hayatıma bakıyorum, zirvem cannes'ta ödül almak değil, fit olmakmış. öyle düşük bir vizyon. gerçi bilim adamları, düşünürler, dünyaya sevgi dolu ve hikmet dolu sözler bırakan insanlar dışındaki makamlar ve statüler ölünce bitiyor boşa kasmayın bence. en değerli hazine huzurlu olmak. huzurlu olmak ise sevilmekle ilgili biraz...

bu satırları yazarken sevildiğimi hissediyorum çünkü 5 sokak kedisi ziyaretime geldi bahçede. düşününce gerçek bir sevgi olmayabilir çünkü mama vermesem gelmezlerdi belki. kızlar bence kedilere çok benziyorlar, kızların beni sevmediğini düşünüyorum. onlara kızmıyorum ama, kızlar kendilerini dahi sevmiyorlar. kendisini sevmeyen, değer vermeyen başkasını nasıl sevsin ki ? düşünsene kendini sevmiyorsun, bir ömür hapishanede yaşamak gibi. nereye kaçarsan kaç kendinden kaçamazsın, neyse ki kendimi seviyorum. bankada öyle çok param yok ama zengin hissettim şu an kendimi seviyorum...

gecenin 5'inde kimseyi arayıp bunları anlatamazdım. bu boktan sözlüğün en iyi yanı bir şeyler karalamaya vesile olması. buraya kadar sabredip okuyan olduysa kendini sevsin. sen özelsin, senden başka yok çünkü...
başıma bir şey gelmeyecekse şu an mezdeke nin 1994 albümünü dinliyorum.
Dün gece gene aşık oldum ya.

Çok güzel hayal ettim.

Sonra üstün körü gerçekler aklıma geldi ağlayarak uyumaya çalıştım.

Bugünde 2021 deki o geceyi hatırlattı bir bakıma efkarlandım gene.

Keşke o filmdeki olabilseydik be.
Hiç ses gürültü yok.
Aynı güne takılsak bile her gece önemli değil.
içimde daha fazla tutamayacağım. size bi şey anlatacam.

ömrüm boyunca yapabilmekle övündüğüm eften püften bir başarım var. utanmasam cv'ye de yazarım. ısrarla övünüyorum bununla. alakasız hemen her yerde bu becerimi satmışımdır.

bacaklarımı sıfır açabiliyom. (bak gene)

bi keresinde bursa'da bi gençlik kampındayım. böyle çadırlarda kalıyoruz, kızlı erkekli karışık bi şey. kampın galiba son günlerine doğruydu, bi yarış düzenlemişler. gençler yeteneklerini gösteriyorlardı. ergenliğin doruk noktasındayız. her grup ne yapacağını önceden kararlaştırmış. bizim grup da "ee biz ne yapacağız?" diye kara kara düşünürken ben "benim bi fikrim var!" diye atıldım. gözler üzerime çevrildi. yüzümde "follow me beybi kamon" diye bakan bir ifade var. ama nasıl merakla bakıyorlar ağzımın içine. bi de bunlar bi anda etrafımda toplanınca iyice bi havaya girdim.
"öyle bir şey yapacağım ki birinci olacaz, bana bırakın," dedim. tabii ki bacaklarımı sıfır açacaktım ehehehe. grup ismini yazdırttım anons edilmek üzere. gruplar sırayla çıkıyorlar. olay şu: ismi okunan grup daire şeklinde konumlanmış seyircilerin tam ortasına çıkıyor, beş on dakika akrobatik gösterilerini yapıyor, çıkıyor ve alkışlanıp bitiriyor. bir grup geliyor beş dakika, öteki grup geliyor on dakika hoplayıp zıplıyor falan. parendeler, taklalar ne bileyim envai çeşit hareketler. ama bayağı detaylı yani.

sıra bana geldi. grubumuz anons edildi. tek kişi ağır ağır çıktım tam ortaya. seyirciler kalabalık. bi şok oldular tabii. bir önceki gruptan kalma coşku yerini merak dolu bir sessizliğe bıraktı. muazzam bir sessizlik var. bütün gözler üzerimde. daire şeklinde konumlanmış izliyorlar ortadakini, yani beni. kafalarda soru işareti: bu çocuk niye tek çıktı la?

umursamadım hayret dolu bakışları ve gösterime başladım. tam ortaya geldim, cort diye bacakları ayırdım ortadan ikiye, sıfırımı açtım. sonra da hiçbir şey olmamış gibi "size bu kadar gösteri yeter ibneler!" dercesine kalktım, arkamı döndüm, yürüdüm, gittim.

gösterim tam tamına sahneye girişi, çıkışı ve şovuyla beraber 10 saniye sürdü. ama olsun sonuçta küçük ama etkili bir vuruş yapmıştım. kesin birinci olacaktık. önce bi anlam veremediler. hareketi yaptığımda kalabalıktan "vuaa!" diye şaşkınlık verici bir ses çıktığını hatırlıyorum, o kadar. sunucuyu da hiç unutmam, şair mevlana idris'ti. şok oldu adam.

bence tek sorun gösterimin yeterince planlanmamış çok kısa bir gösteri oluşuydu. yavaşça oturduğum yerden kalkıp seyirci ne olup bittiğini anlamadan şaşkın bakışlar arasından yürüyüp sahneyi terk ettim. arkamda büyük bir sessizlik bırakmıştım. dünyanın en kısa gösterisini icra etmem sanırım onları şok etmişti. bense umursamadan yoluma devam ettim. hatta o an karşıma bi kedi çıktı. bi de utanmadan "gel bakayım pisi pisi..." diye kediyi çağırıp sevdim. öyle bir umursamazlık. her neyse. bu da böyle bi anımdır. yıllar sonra itiraf edeyim dedim.

ayrıca bence gösterim mükemmeldi valla. bok yiyin siz.

bacaklarımı sıfır açabiliyom olum sonuçta, boru değil!
Bilmiyorum sizede oluyor mu hayattan keyif alamama hiçbirşey yapmama isteği belli bir amacının yada amaçlarının yok olması.insanları mutsuz dertli görünce beni etkilemiyor artık onlardan biri oldum belkide...
bilmiyorum sizede oluyor mu hayattan keyif alamama hiçbirşey yapmama isteği belli bir amacının yada amaçlarının yok olması.insanları mutsuz dertli görünce beni etkilemiyor artık onlardan biri oldum belkide...

Kanıksamak deniyor ona banada oluyor arada onlar.

Bazı günler ne bileyim deja vu gibi geliyor aq.
son bir kaç günü bir daha yaşamışız gibi.

Deja vu işte,yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu.

Sürekli aynı yerde evde olduğum için tetikliyor beyinde deja vuyu herhalde.

geçen senede oluyordu 2021 de falan haziran temmuz ayı.
görsel
Rüyamda da şunu gördüm aslında daha önce gördüğüm bir rüya gibi geldi.

böyle evimdeyim ama bina farklı.

Çeşitli çeşitli değişiyor konumlar bu şey ortaya çıkıyor binaya giriyor balkondan atlıyorum.
Ya da öldürüyor beni gene aynı yere dönüyorum.

Deja vu rüyalarıma da sıçradı.

Bilinçaltı yapmış herhalde bakmaktan.

2023 de yarım uyumaktan kafa yorgunluğundan gitti kafa iyice.

Ne gerilimli rüyaydı ama...

Ya ben genellikle aynı rüyalar görüyorum zaten.
isviçre vatandaşı koca arıyorum artık. Kaçmak istiyorum bu zırvalıktan. Aklını kullanmayı bilmeyen insanlarla mutlu olunmuyor, örneği ortada. Ruhum yoruldu, onlar kula kulluk etmekten bıkmadılar. Apaçık ortada olanı göremeyen, duyamayan bu kadar insan olması beni korkutuyor.
bu hayatı suudi prensleri veya petrol milyonerleri gibi yaşayacaksın. ne eksik ne fazla.

Ya da o koca koca binalarda o dizilerdeki gibi ama depreme yakalanınca sıkıntı tabi.

Sonuç türkiye'de olmamalıyız.

Tam bir fay hatları ülkesi.
interaktif sözlük camiasına 14'lü yaşlarımda girmiştim ve o dönemlere ait bir çok entry'yi silme yetkimi hesaba ulaşamamam hasebiyle kaybettim.

Çok utanıyorum sözlük, o yazıları görmek dahi istemiyorum.
Cumartesi istanbul dönüşü marmaraydan yanlış durakta indim. Kayboldum. Sora sora bir kaç vasıta degiserek geldim. Annem duysa kalp krizi gecirir.
Valla epey korktum aslında. Eve gelmem maceralı oldu.
Bazı aylar bazı günler farklı ruh hallerinde olmamdır.82 gün öncesine baktığımda anlıyorum ya da geriye gittikçe günlerde

2023 ün ocak ayı ile nisan ayındaki ruh halim arası çok farklı Nisan bittikten sonra mayısta da,
haziran zaten soyut geçmişti.temmuz tam ortalama iyidi aslında,
31 gün belli şekilde azdı.
Şuanda ağustos günlerin uçmasını mıdır bu seneki sıcaktanmıdır bir şey anlaşılmadı.
2022 de farklıymış azıcık ilk 6 ayı boşa harcayıp bittiği zaman güzel olmuyor.
Ki zaten buraya o yıl kayıt olduğuma göre eski nickimle.
Yine de bu yılın bile bitmesine 4 ay var.
2024 de ne olacak kim bilir..
Zaten...2020 yi özlüyorum bazen aslında ama geçen yıllar geri dönmüyor.
2021 de bunu demiştim nasıl olsa döner diye ama dönmüyor...
mesleğimden olmamak için psikoloğa gidemiyorum. Hapsoldum.
Bundan sonra tek bir Allah ın kuluna dahi mutsuzluğumdan bahsetmeyeceğim. O gün dünyanın en mutsuz insanı bile olsam, mutsuzluktan ölsem bile bunu kimseye söylemeyeceğim.

Ne değersizliğimi sorgulamam kaldı. Ne pozitif bakamayışım kaldı. Zaten haklı olduğum durumlarda bile içten içe kendimi suçluyorum. Bunlar iyice suçlu hissettiriyor. Anlaşılmıyorum ben. Kendimi anlatamıyorum demek ki. Ok.
Orta ikiye kadar gece altıma işerdim. Sabah kalkar hiç bir şey olmamış gibi yatağımı sıyırır banyoya atar üzerimi giyer okula giderdim.
e amına koyayım sen evlendin de ben ne olacam şimdi? biz yıllardır deniyorduk tamam olmuyordu ama düzenli olarak deniyorduk. ulan biz her boşlukta birbirimize sığınmadık mı? ulan hani bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu? tamam başaramadık da evlenmeye de gerek var mıydı? içime kaya gibi oturdun son kalemi yıktın öyle bir boşluk bıraktın ki ta anasının amı kadar. canın da sağolmasın ben sana bunu yapmazdım.
Yazmak, bir kağıt tarafından kesiliyormuşum ancak tek derdim yalnızca kağıdın üzerine yazdığım o şeylermiş hissine kaptırıyor beni.
Motosiklete binerken ceketimin önünü açıyorum bazen.
Rüzgarda uçuşuyor ve kendimi Süpermen gibi hissediyorum o an absbdb.
aile evinde çocuk konumunda olabilen yetişkinlere inanılmaz imreniyorum. otuz kırk yaşına gelmişsin ve orada ananın babanın çocuğusun, aklımın hayalimin almadığı bir lüks bu. nasip olmadı. bana düşen anneme annelik...
Küçük tuttuğum çevrem daralttığım arkadaş listemle yaşamaya alışmaya çalışıyorum.
Ama işin aslı ben sosyal bir insanım.Artik insanlara zor güvendiğim için bu bir kara delik beni içine çekiyor.
Hayata karışmayı ve eğlenmeyi özledim.
Para göz insanlardan nefret ediyorum.
iki aynı yakınlıkta arabamın eşleri var. Birinin (x) ekonomik durumu hep iyiydi, biri (y) başta iyi sonra işleri battı epeydir kötü.

Ben ikisine eşitim.
Eleştireceğim şey ailemin bir tarafının inanılmaz para göz oluşuna bir örnek.

X amcama bir düşkünler, Allah Allah..
Ailesine kadar düşkünler.

Y amcamın da işleri bozulmadan önce evlerinden eksik olmazlar ve "ah y bir güzel çiğ köfte yapıyor, y şöyle iyi.." ne zaman ki adamın işleri bozuldu "y adam olmaz, bizimki bu y'yi ah nereden buldu.."

X ve y'nin bana zararı olmadığı sürece ben onlara eşit davranırım.
Ama adamların ekonomik durumuna göre yakın olmak nedir?

Bu karaktersizlik değil de nedir?
Bana yapılan bir şey olmamasına rağmen tahammül edemiyorum.
Neşet babanın da dediği gibi;

Geçinmeye gönlü olan geçinir, anlaşmak isteyen orta yolu bulur, telafi etmek isteyen eder, önemseyen gösterir.Kısacası ben böyleyim diye bir şey yok,ben sana karşı böyleyim diye bir şey var.Dikenine katlanamadığın gülü incitme, zorluğuna göğüs geremediğin yari sevme.

Güzel kafa dağıtılmış günün sonu çıkarımı.
Sevilmek ve sevmek bambaşka iki yol.
Bu iki yoldan aynı anda gidenler aşkı tadar gerisi hikaye.
güncel Önemli Başlıklar