Anaokulundaydı, sınıflar falan vardı bizim.
Kız durmadan bizim sınıfa gelirdi, bir yaş vardı aramızda birlikte oynardık falan o zamanın en büyük olayı bu tabi oyuncak paylaşmak
Aynı zamanda evlerimiz aynı sitede karşılıklıydı, ben onlara giderdim o bize gelirdi, tabi ben hayal meyal hatırlıyorum ebeveynler anlatıyor
Ona ben seni alıcam evlenicez biz demişim, o da babasına biz ish ile evlenicez sen de buna karşı koyamicaksın engel olamicaksın tamam mı diye bilmişlik yapmış. Çocukluk işte ne dersin.
Daha sonra facebooktan beni ekleyip yazmıştı, bayağı konuşuyorduk ama numara takası yapmadık. Ben facebook u kapattığımda iletişimi kestik zaten.
hüzünlü bir platonik durumudur.şimdi ankara tıpda okuyor ve ben sağlık personeli oldum, yıllar sonra aynı hastaneye düşersek ve bana serum tak, ekg çek diye emir verebilir. zor be.
yazsam haberi olmayacak yazmasam sözlüğe ayip olacak. lise döneminde belki aşktı belki degildi, çunki hayati bu denli tanimiyordum. Şimdi ne desemki sözlük o benim ilk aşkım miydi acaba ?
bu fani gözlere güzel gelen tek sarışın ve mavi gözlü olan kızdı sevilay.
çocuksu bir aşkla, her akşam saat 21'den sonra balkondan birbirimize bakardık uzun uzun.
kuzenimin kışkırtması sonucu saklambaç oynarken arkadan değdirmiştim bir kaç kere.
öyle güzel bir kıza nasıl öyle bir şey yaptım, aklıma geldikçe pişmanlık duyarım.
allah yolunu açık etsin bu güzel kızın...
ilkokul 3.üncü sınıftaydı.buse adlı güzel bir kız vardı.neyse bu buse 4.ncü sınıfta başka bir okula gitti.sonra sınıftaki istisnasız herkes demezmi ben buseyi seviyordum,ben buseyi seviyordum.meğersem sınıftaki herkes buseye aşıkmış.ulan buse hatırladıkça gülüyorum zalımın kızı seni,herkesi kendine aşık ettin gittin.
ilkokulda oynanan saçma oyunlardan birisinde mendili bana bıraktığı an anlamıştım, onun da bende gönlü vardı. ismi sinemdi. böyle kara sinsice den bi kızdı. fakat zengindi. babası birkaç muhitin toptan tüpçüsüydü. beslenme saatinde mayonezli patates kızartması, muz filan yerdi. yani aşkımız uzak ihtimaldi. çünkü biz yumurta haşlaması ve çökelek yiyen efendi çocuktuk. o zengindi ve şımarıktı. bi gün gaza gelip saçını çektim. oda ağlayarak öğretmene şikayet etti. öğretmende kulağımı çekti. zaten sonra çok çekti. hatta bu yüzden sağ kulağım uzundur diğerinden. biz hiç şikayet etmedik birilerini. fakirdik lan. neyse bu sinem ile sonra karşılaştık tabi. lise sonda filan. dedi evleniyorum. dedim hayırlı olsun. gerçi heyecandan kolay gelsin falan da demişimdir ama neyse düğününe davet etmedi. ama ilk aşk, kalbe elektrik vermek gibi bişey. garip hareketleri oluyor. ama sonra düşündüğümde çirkindi evet bildiğin çirkindi. galiba mayonezini benle paylaşma ihtimaline ve cırtlak cırtlak bağırma özgüvenine aşık olmuştum. salak bi çocuktum. gerçi hala öyle ya.
ecem'di. 4. sınıftayken bizim sınıfa gelmişti. arada bir okuldan eve beraber gelirdik. çok narin ve zarifti.**sınıfta ona aşık olan sadece ben olmadığım için az kavga etmezdim diğer çocuklarla.
ikinci çocuğu olmuş, daha yeni facebookta gördüm. loğusa iken bile mi bu kadar güzel olur insan. eminim çok iyi bir anne ve çok iyi bir eştir. ama ben ne zaman yakalamacılık oynadığımız yerlerden geçsem, kırmızı kareli eteğini, süt mısırı örgü saçlarını hatırlıyorum...
gecen gun dolabimi toplarken birlikte bir fotografimizi buldum. " hep boyle olalim askim" yazmis fotografin arkasina. o simdi evli mutlu cocuklu. ben mi? simdi baskasina asik bir sekilde yalniz olecegim.