düşlenen, özlenen evdir. ben hep terası olan bir evim olsun istiyorum. yüksekçe bir ev. göğe yakın, mevsimleri içine alan. yaz mevsimini anca akşamları sevebildiğim için istiyorum ki yaz akşamı kokan bir terasta oturayım. ayaklarımı sedirden sarkıtayım. yeni diktiğim bitkiye şöyle bir uzaktan bakayım. konuklarım olsun. onları güzel elbiseler giyerek karşılayayım. hep sevdiğim gibi küçük küçük desenleri olsun. saçımı bu sefer biraz uzatmış olayım. saçlarım güzel koksun. terasa bir ahşap masa atalım. hepimiz genelde aynı sandalyelere oturalım. bileyim ki karşıma genelde hep şu kişi oturuyor. ve bu kişi herkes gidince biraz daha benimle kalıyor. ve yine bu kişi biraz torpilli. sonra o da gitsin. yalnız ben, teras, gece ve hayat kalalım. kaygısız başımla bir şarkı söyleyerek oturalım.
bu konuda çok yazdım. plan yaptım. sonra gün geldi. yaptım.
şimdi mi ne yapıyorum. gitmiyorum.
hedef, hayal böyle bişey. ulaşamadığın zaman daha çok oyalıyor, zaman geçirtiyor. ulaşınca, kötü ya, sıradanlaşıyor.
Doğu Karadeniz’in göğe komşu topraklarında çamların köknarların arasında, kapısında buz gibi soğuk suyu olan, bahçesinde çeşit çeşit meyve ağaçları olan, o ağaçlarda sincapların daldan dala atladığı, dünyanın en güzel balının toplandığı, yağmurun, karın, güneşin bambaşka olduğu, kapısındaki çardağında kuşların yiyeceğine ortak olduğu, uyuması, uyanması çok güzel bir ev.
Ama yaşayamıyorum lan. iş-güç bağlıyor beni şehirdeki beton evlere. Varsın sıcak suyumu sobamda kaynatayım ama bir gün orada yaşayayım. Çok özlüyorum çünkü.
Dublex labirent gibi bir evde yaşamak istiyorum.evin içine büyük bir salincak kurup salıncakta kitap okurken uyuyakalmak istiyorum. Evin her duvarı mavi boyalı olmalı.huzur vermeli.
türklerin hayal evlerine bakıyorumda maşallah hepsi amerikan tarzı. yeminle genlerinize uymaz. öyle bir evde yaşasanız kendinizi yabancı bi yerde hissedersiniz.
bak bajkalım bi safranbolu evine, eskişehir evine, bi kerpiç eve bak.
hangisi sıcak gelecek?
Hem bahçeli olcak hem de böcük cücük olmayacak. Havuzu olmasa da olur. Dubleks olsun ama odası fazla olmasın köpek kulubesi de olsun. Bide kaloriferli olsun.
kocaman olsun. aslında mudonun 2 katının da bana ait bir ev olduğunu hayal ediyorum. hiç bozmadan aynen olduğu gibi, zemin, vs aynen kalacak. oda bölümleri bile olmadan.bir köşe yatak odası gibi, bir köşe oturma odası,vs. bir uçtan öbür uca bisiklet binilebilecek şekilde. başka yerde bu hayali kurmuyorum. oraya sırf bu hayali kurmak için gidiyorum. mobilyaları çok sıcak bir ev hali oluşturduğu için sanırım.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1734797/+
Kendine has arazisi olan, en yakın komsu ev ile arasında birkaç kilometre olan, sakin ve mevsimlik güzide ev. Ozellıkle yesıllık arazıde cam duvarlı evler hosuma gıdıyor. Yagmur yagdıgında bır fıncan cay veya kahve ıle manzaraya eslik edilecebılecek guzellıkte. Gecelerı bıraz korku fılmlerını aratsada, bu bile o evi sevmemin degerını kat kat artırır. Sanırım bu guzel manzaraya bir de kopek kulubesi ve yakınlarda bir gölet varsa haftasonları ıcın balık pısırmek dusuncesı eklenırse guzel olabılır.
Ferah, kocaman pencereli, mümkünse denize veya yeşile bakan bir ev. içinde de sevdiklerim elbette. Yalnızken geri kalan her şey önemini yitiriyor çünkü.