yemek yaparken elim yağlandığında, elimi banyoya gidip güzelce yıkıyorum. ama her seferinde. aslında ben elimi hep yıkıyorum.
ellerimin ıslak kalmasına tahammül edemiyorum. mutlaka banyodaysa havlu, mutfaktaysa havlu kağıt. üstüme kurulamak zorunda kaldığımda da stres oluyorum.
herhangi bir şey yedikten sonra ellerini en azından ıslak mendile silmemiş olan çevremden biriyle kesinlikle temasa geçemiyorum. sarılmaktır, omza el atmaktır. mümkünse köşe bucak kaçıyorum kendilerinden.
soğan sarımsak doğradıktan sonra en az üç gün elimi koklarım.
banyoda belli bir duş alma düzenim var onu asla bozmam.
sigara içerken sürekli bir parmağımla dudağıma süretirm çünkü katran geliyo ağzıma deliriyorum.
rutinimin bozulmasından acayip derecede huzursuz oluyorum. mesela iş yerime metro-vapur-otobüs vesaitlerini kullanarak gidiyorum hergün. bir sabah metro ile gittim inip vapura bineceğim diyelim. hava sisli diye vapur seferleri iptal edilince rutinim bozuluyor, ve bu hal beni resmen hasta ediyor. iş yerinde de çift monitör kullanıyorum. ana ekranım sağda, ek monitör de solda olacak şekilde ayarlı. bir sabah ofise bir girdim, yerleri değişmiş. resmen kafayı yedim, tekrar eski haline getirene kadar tek bir iş yapamadım, hiçbir boka konsantre olamadım. taşınma hadiselerinde de en az 1 hafta resmen hayattan soğuyorum. eski evin rutini bozulduğu için yeni evi rutin hale getirene kadar hayatım zindan oluyor. ofiste oturduğum koltuk eskaza değişti ise, feci derecede rahatsız oluyorum, arayıp o eski koltuğumu bulana kadar berbat hissediyorum. günlük rutinimdeki en ufak bir bozulma, beni hasta ediyor. var mı böyle bir manyaklıktan muzdarip olan başka kişi?
bitmemiş inşaattan kuma atlamaya çalışırım.
zil gördümü dayanamam basar kaçarım.
durup dururken heeeeeeeeeeyt var mı ulan bana yan bakan diye bağırırım.
paramı yere düşürür daha sonra bu para sizden düştü diyerek kız tavlamaya çalışırım, kafa zehir amk.
başkasının evinde duş alamam.
bana birisi sorulduğunda, mutlaka belediyeye gitti derim, espriyi anlamalarını beklerim ama anlamazlar. siktim öldü belediye gömdü derim. sonra baya gülerler mallar.
mesela bisküviyi burdan açınız denen yerden açmam, parçalayarak açarım, çünkü ben asi ruhlu biriyim.
Evden çıkarken ocagi bir kaç kere kontrol ederdim. Daha sonra bu da yetmedi. Çünkü dışarda aklıma takıldı. Artık üstünü tamamen boş bırakıyorum. Kalabalıktan hoşlanmam. Yuksek sesten rahatsız olurum. Telefonum hep sessizdedir. Aniden çalarsa kalbim sıkışıyor. Mesafeyi severim. Yüzüme dokunulmasindan , el şakasindan hoşlanmam.
inanması zor totemlerim ve batıllarım vardır. Yeni bir kıyafet aldım ve giydim örn: takım , o gün kötü bişeyle karşılaşırsam en az 2 ay giyemem onu bir daha, veya bir sokaktan geçerken kötü bir telefon konuşması yaptım diyelim , daha geçmem kolay kolay o sokaktan gibi, hayatı zehrederim yani kendime.
Yolda yürürken "normal davran normal davran" diye sürekli kendime telkinde bulunuyorum bu arada bi gülme geliyor ve gülmemek için yanaklarımı ısırıyorum kimse görüp deli sanmasın diye de yere bakarak yürüyorum.
Balıklarımla sohbet ediyorum. ilerlettim muhabbeti bu ara fikirlerini filan da sormaya başladım.
Bir de bebeklerim, kuzularım, aşklarım derken şuan hayvanlarım benim diye sevmeye başladım.
nerdeyse hep çorap giymek. uyurken bile. yoksa rahat uyuyamam.
tırnaklarımı uzatmak. kendimi güvende hissediyorum nedense.
kitap okumayı çok severim ama kitap severlerin genelinin yaptığı; kitabın sayfalarını kıvırmamak, birine kitabımı verirken ecel terleri falan dökmem. hatta geri de istemem.. sonuçta okudum o kitabı.
üzgünken, canım sıkkınken resim yaparım. mutluyken resim yaptığımı hiç hatırlamam.
günde 100 kez aynaya bakarım.
fotoğraf çekilmekten hoşlanmam ama video çekmeye bayılırım.
odaya yayılan meyve kokusuna bayılırım. oje kokusuna bayıldığım gibi..
ayak baş parmağımı yanındaki parmağın üstüne koymak. özellikle uyurken.
gün içinde mutlaka müzik dinlemek. ne kadar çok, o kadar iyi.
yaz kış demeden uyurken üzerime yorgan vs. atmak.
kapıların kapalı olduğundan emin olmak istemek.
bir şeyi yapmadan önce-markete gitmek bile olabilir-olabilecek her senaryoyu düşünmek. yoksa bir şey yapamam.
acele etmekten nefret ederim. bu yüzden yemek yiyemem, midem bulanır vs.
çizmelere zaafım var.
bir eşyaya bağlanmak istiyorum. manevi değeri olur derler ya.
ama hiçbir şeye bağlanamıyorum.
film izlerken yemek için yiyecek bir şeyler hazırlamak ama yiyecekler bitene kadar filmi izleyememek, odaklanamamak ve bunu hep yapmak.