- hedecan sana aşığım!
+ kanıtla hödöcan
- sözlüğe yazdım ya
+ ben anlamam sözlük falan afiş astırman lazım her yerlere
- sen zaten bu türkçeyle fazla yol gidemezsin
+ efendim?
- efendini yesinler yok bir şey.. seviyorum diyorum
+ ay canımmmm ben de
- tamam ne güzel benle beraber seni seven 2 kişi olduk..
aşk bir sudur, iç iç kudur.. bu lafı doğru sanıp ardarda 8 kutu red bull içtikten hemen sonra 7 km tecziatlı (techizatın ne olduğu konusunda açıklama yapmayacağım) koşup evime gittim ve 2 gece uyamadım. youporn ağladı be..
çok çok uzun yıllar önce, kmp lisesi birinci sınıfta okurken sınıf ve sıra arkadaşıma aşık olmuştum. tam bir sene boyunca aşkıma karşılık bekledim ve buna ancak yıl sonu pikniğinde cevap alabilmiştim. malum dönem 12 eylül ve karışık zamanlardı. okuldan ayrıldım ve yaklaşık beş sene sonra tekrar onu kmpaşa da gördüğümde, yine aynı şekilde için titredi, elim ayağım karıştı, boğazım kurudu. bir-iki görüştük eski arkadaşlar gibi. sonra ne oldu bilmiyorum, tekrar kaybettim onu. evlilikler ve bir kaç sevgili arasında yirmiiki sene geçti ve ben hala ona, yanağı benlime aşığım.
ilkokulda sınıfımdaki her kıza aşık olmuştum. ya da aşk denilen kelimeyi seviyordum, aşık oldum demeyi seviyordum. ama aptal bir şekilde aşık olduğum kızların saçlarını çeker, suratlarına top atar, gözlerine tebeşir tozu üfler ve ağlatırdım. aşk acısı kısmını yaşatırdım kızlara. sonra kızlarda beni öğretmene şikayet ederdi ve öğretmenden dayak yerdim. böylece bende aşk acısı çekmiş olurdum ve oturup ağlardım.
hayat ne kadar kolay olurdu, herşey şimdi de o kadar basit olsa..
mahmut'tan ayrıldım. elimi tutmak istedi!!! babam ve 4 ağabeyim öğrenirse ikimizi de yaşatmazlar.
seri eksi oy veren ibneyle geçen gün msnde yazışırken, cam açmayı teklif etti. evet, gerçekten ibneymiş. hollanda'da evlenmeyi düşünüyoruz. ama önce beni ailemden isteyecek.
çok istedim aşık olmayı, olamadım ona... evet, itiraf ediyorum koca kafalı bir yalancıyım ben... ama demedim ki hiç aşığım diye... birkaç dakika önce bitti zaten ...
Bitirmek istiyordum bir süredir... Acıtıyordu artık canımı.. Dayanamayacağım kadar çok acıtıyordu. Beynimde, yüreğimde ve bilumum organlarımda kontrol dışı büyüyordu. Maddi ve manevi her şeyiyle çıkması lazımdı hayatımdan!. Maddi bir şey kalmamıştı zaten.
halbuki o'nu - o esas kalbimi yırtıp atanı - bana hatırlatacak her şeyin imhası büyük bir özveriyle gerçekleştirilmişti.. Bütün sorun kafamda yatıyordu!. Kafamda yatıyordun bütün benliğinle, ve bütün bensizliğinle. Ve onun yerinden sökülmesi lazımdı artık!..
Özgürlüğe bir adım kaldı, başarabilirdim belki de. Biraz azim, biraz can sıkıntısı, bir parça bulut ve birazcık yağmur.. Can sıkıntısı ölümüm olabilir. Belki o bir parça yağmur bir fırtına olacak, kim bilir!. Bulutlar güneşi saklayacak yıllarca benden. Ve silineceksin sonunda bilincimden. Ya da ben öyle zannedeceğim. Ya da onun gibi birşey. Bütün mesele bende!. Seni sökmenin bir yolu olmalı...
herkes "sevgilim dediğim yabancılar" dan ibaretti o'ndan sonra... o, kalbimi götüren, yaşamadığım ve bir daha yaşayamayacağım en güzel hissi yaşatan, en yüzüstü bırakan, en kendisi için beni, zamanında sevdiğini söylediği kadını uçuruma atan adamdan sonra... sevginin aşkın haketmekle bir alakası olmadığını anlamamı sağlayan adamdan sonra...
olsun... ondan sonra mantık var aşk yok.. daha iyi, acı yok..