bir yıldız vardır gökyüzünde,
varlığıyla hep huzur bulduğun,
dikip gözünü baktığın...saatlerce,
benzetircesine sevdiğine,
bazen umutlu,
bazen çaresizce...
bir de kapıldıysa insan o yıldızın büyüsüne,
ne mesafe tanır ne de başka şey...
uzanır değercesine her defasında,
değecekmiş gibi yaklaşır ona,
yaklaşır...yaklaşır...
ve bir an boşlukta bulur kendini o sıra,
anlar! ne kadar hüzünlü olsada,
imkansızlığı, sonsuzluğu, boşluğu...
çırpınırcasına...
Sıcak memlekette doğdum ben
Soğuk nedir, kar nedir bilmem,
Kar yağsın diye dua eden,
Bendim, soğukta yatanları hiç düşünmeden...
Donmuş kan nasıl akar ?
Bir ölü bakabilir mi,
Soğuktan çatlamış gözleriyle,
Görür mü ki kaybettiklerini,
Bu kadar kolay ölür mü ki insan,
Sanki can, dumandan ince kafeste,
Yükselir ruh inceden ve aheste,
Kumaş yok, hiçbir şey yok,
Çırılçıplak beden,
Gider ha gider, ama sebep yoktur, '' neden '' ?
Sıcak memlekette doğdum ben,
Sıcak geçti, sıcak geçecek ahir ömrüm,
Bakakaldım hep uzaklara giden,
insanların içinde kalıpsız ruhlar gördüm...
Bir kuş yuvasına, bir açaç kovuğuna,
Dokunamam, ödüm patlar yalnızlıktan,
Dayanabilir mi bir insan, dağların soğuğuna,
Korkar mı acaba o sonsuz karanlıktan ?
Sıcak memlekette doğdum ben,
Kar, bir kere yağdı benim şehrime,
Pek de az kaldı, gidecek bir misafir gibi,
incecikti, sudan daha berraktı,
Kavisler çizerek iniyordu göklerden,
Kar benim şehrime ilk kez yağıyordu,
Hükümdarlığını ilân etmişti dağların tepesinden,
Yeryüzüne çil çil merhamet serpiyordu...
Kar soğuktur derlerdi inanmazdım,
Sebebi malum, sıcak memlekette doğdum ben...
Bir zamanlar aşığı olduğum kardan,
Nefret edişim işte bu yüzden...
ikinci bir aşka maniydi bu sevdam,
Zira güneşe aşıktım ben,
Ne var ki güneş bana aşık değildi,
Yaklaştı kulağıma ve usulca eğildi,
'' Bir gönülde iki sevda olmaz '' dedi,
istersem bütün yıldızları alırım dedim,
Kızdı, çekildi gökyüzünden,
Bulutlar geliverdi birden...
Anlatmam gerek hadisenin aslını,
Burada bitirelim o alçak soğuğun faslını,
Bir ihtiyar görmüş idim ben sokakta,
Gecenin kör karanlığıydı, hava çok soğuktu,
Karlarla kaplanmış o ıslak asfaltta,
Uzanmıştı ihtiyar, öksürüyordu, sesi boğuktu...
Öldü o gece, soğuktan garip ihtiyar,
Kar, bu katilliğinden pek de bahtiyar,
Katildi, iffetsizdi benim sevdiğim kar,
ihtiyarın ruhunu almıştı bedeninden,
Islak asfalt olmuştu ihtiyara mezar,
Gördüm, buz parçaları damlıyordu kefeninden...
Katildi, iffetsizdi benim sevdiğim kar,
işte ondan nefret edişim bu yüzden !
intikam günü, ertesi gündü,
Nefret ediyordum kardan, bana ihanet etti !
Hava birden açtı, güneş ufka yaklaştı,
ve bulutların ardından doğrulttu silahını,
Kahraman güneş, beklemeden tetiği çekti !
Sereserpe uzandı kar yere, gözleri açık gitti...
Ertesi gün, ihtiyarın ölüm haberini bir gazetede gördüm,
Demişler, bir ihtiyar soğuktan öldü,
işin tuhaf yanı, bir yaz günü,
Nasıl ölünürdü soğuktan, bu nasıl bir gündü ?
Epey şaşkındı cümle halk, nasıl bilebilirdi ki,
Bir Mart günü hapse atılan karın,
Ağustos' ta firar ettiğini !
aklıma gelen ilk şey,
yok olup giderken
tutunup saçlarına, tutunup dalgasına
hayat bulmak nefessizliğinde
ve boğulmaktır gözlerinin buğusunda...
ve ilk gelen aklına insanın
başına gelir, en çok
sonunu görmek tutkusu belki de
ve direnip boğulmak korkusuna
çırpınmak ve dinmesini beklemek
dalgakıranın üstünde.
aklıma gelen ilk şey
derin gamzene düşüp
yağmurlarla arınmaya çalışmaktı.
ve ıslandıkça sırılsıklam aşka düşüp
tekrar gamzende kaybolmaktı. **
Bile bile kanattım yüreğimi,
Yine ateşlere yürüdüm bilerek...
Öylesine biriydim oysa...
Kalbinde yerim olmadığını bilerek,
Sıcaklığını hissetmeye çalıştım...
Belkide yeniden istedim seni sabahsız gecelerime ışık ol diye...
Yaramın dermanı yine sende dedim...
Bir damla umuttu beslediğim senin için...
Bir damla aşktı o gözlerinde görmek istediğim...
Ama ayrılığın o soğuk yüzü göründü birden
Hatırlattın ne olduğumuzu yeniden
Hatırlattın iki yabancı olduğumuzu...
Haklıydın...
Sustum... boğazıma düğümlendi kelimeler
Gözyaşlarım aktı sessizce...
Bir kez daha yalnızlığımı derinden hissettim...
kalbim kanadı...
Bilemedim sevgilerin çoktan bittiğini...
Özlemelerin...
Anlayamadım.... cevap bulamadım hiçbir şeye
sadece ağladım gözyaşlarım kaldı yine ardından...
köhnemiş düşüncelerinle geldin girdin sözlüğe ah bilemezsin nasıl da troll hasreti çekiyorduk... rahatına bak, ne de olsa moderasyon uyuyo amuğa goyim. akşamı bulur çaylak yapılman bebişim, kabusumuz olmaya devam et gözünü sevdiğim. oynamaya geldin oynamaya, ncldlbz'ye aşk mesajları atmaya. cıvıtmadan abartmadan yap ne yapacaksın ortalığın içine ettin, kızmaya başlıyorum bak! leyleği havada gören yola gidermiş, bak bak bak uçuyor osuruktan karmanı al da öyle git! seni seven kalbimi kır da öyle git!
--spoiler--
O kadın bir fotoğrafhane gibiydi
şamdanlara taşıtırdı kendini
bilirdi yorgun örtüler işlenirdi gözkapaklarına,
parmakları işlediği karanfiller gibiydi..
--spoiler--
oysa bu kadın şimdi duruyor karşımda
yeni bir kimlik gibi...
dertlere taşıtır kendini ve kederlere
mutluluklara taşıtır ve aşklara
ve bilir her rengini gördüğümü
gökkubbenin,
onun gözlerinde
gözleri ki
ne şamdanı, en ışılından güneş gibi
ve gözleri narin, şerefli bir bayrak gibi
dalgalanır göğümde
sevgilimin...
yazılan şiirlerin neredeyse tümünün bir boka benzemediğini, hiçbir değer taşımadığını gördüğüm şiirlerdir. dostlar hadi karılı kızlı entrylere devam edin siz. bunu beceremiyorsunuz anlaşılan.
edit: romantik çocuklar rahatsız oldu anlaşılan. hadi beni acı mısralarınla eksile. *
çatılar kırmızı
sen misin kalbimin hırsızı
mevsimlik değil bu ağrı sızı
çekilmiyor gece gündüz sivrisinek vızıltısı
luna park bakışların fiilerin en mastarsızı.
canının parçasını, kendi varettiğin karanlıklarında aradığında..
ve iç çekmelerinin en çıplak şahidi olduğunda gece..
yangın yeri gibiyken yüreğin..ve an be an hissettiğinde susuzluğunu..
geç kalmışlığın, keşkelerin vuracak yüzüne tokatını..
yetmeyecek iyikilerini düşünmek..
ve sen hep durduğun yerde durdukça..
ve gel diyemediğince ömrüne..
ve gidemediğince delirirken bedenin..
sessizce geçiyor gece senin üstünden..
bir bak dakikalara, nasılda coşkuyla kaçışıyorlar..
ve yar bilmezken, bir can, can diye kıvranmakta..
zamanın mutlu sonu yaklaşır usulca..
onun vuslatı iyi gecelerdir..
yine demeyi bil ve yine git..
biran dahi zayi olmasın, zamanın körlüklerinde yitmesin anlam dediğin..
iç çekmelerin boğulsun gecende tüm keşkelerle..
zamanı avut ama zamana aldanma..
Şairin saz'a dokunuşunu anlamlandırmaktır
gitmeyi bilmek,
aştığım maksadımmış sadece
derin uçurumlar,iki uzun bir yarım yol çizgileri değil.
bir cinayetin katil zanlısını aramaktır
gitmeyi bilmek,
ne kadar haykırsan da bilinenlerin ötesindekini boş
giden ölendir,gidilense öldürülen.
galiba gidiyorum bu defa sevgili,
ardımda bıraktığım giderken
ağlamakla yüküm giymiş gözler
boğazımda kilitli kalmış,
hiç uğruna terkedilmiş
genzimde derin yaralar bırakan
ve sensizliği simge edinmiş
ucunu bucağını düşünmediğim sözler.
kapayıp gözümü dalmak istedim sensizliğe
karartıp düşüncelerimi
unutmak istedim bi an ağlamayı
unutmak istedim bi an dünyaya sövüpte günah almaya geldiğimizi ey sevgili
unutmak...
Şairin saz'a dokunuşunu anlamlandırmaktır
gitmeyi bilmek,
aştığım maksadımmış sadece
derin uçurumlar,iki uzun bir yarım yol çizgileri değil.
bir cinayetin katil zanlısını aramaktır
gitmeyi bilmek,
ne kadar haykırsan da bilinenlerin ötesindekini boş
giden ölendir,gidilense öldürülen.
galiba gidiyorum bu defa sevgili,
ardımda bıraktığım giderken
ağlamakla yüküm giymiş gözler
boğazımda kilitli kalmış,
hiç uğruna terkedilmiş
genzimde derin yaralar bırakan
ve sensizliği simge edinmiş
ucunu bucağını düşünmediğim sözler.
kapayıp gözümü dalmak istedim sensizliğe
karartıp düşüncelerimi
unutmak istedim bi an ağlamayı
unutmak istedim bi an dünyaya sövüpte günah almaya geldiğimizi ey sevgili
unutmak...
her geçen gün gördükçe seni
vuruldu sana şu doğuştan mecnun
sanki bir tarihi esersin
izledikçe izleyesim gelir
gülerim salaklığımla
ilaçtan mı seni görmekten mi bilmem
bilirim sen imkansızsın
ve alışkınım ben bu durumlara
imkansız ne isterim biliyor musun
keşke bizimkiler erken tanışsaydı
ya da sizinkiler acele etmeseydi
bu isteğim de sen de imkansızsın
bunu biliyor musun
sen birine şiir yazarken
uykusuz kalıyorsan geceleri
bu mısralar sana olmamalı
sen başkalarının kollarında
aşkın bilmem kaçıncı halindeyken
aşkın son noktalama işaretini de vurup
ben giderim bu şiirden
...
kırmızı başlıklarımı çıkarır oldum
kurtlara teslim edileli tüm masallar.
sessiz sedasiz öten kuşlar göçmez oldu
terk ettiğinden beri bedenimi,
ekmeksiz kaldığıma mı yanayım susuz kaldığıma mı ?
havasizlaştığına mı nefes alışlarımın ?
yoksa terk edişinin manasının bu eksikliklerin hepsi olduğuna mı...
kırmız başlıklarımı çıkarır oldum
avcılar da büyükanneleri terk edeli.
derin sarsıntılardan oluşsa da yaşam, en derin olanı senin sarsışındı.
dudaklarım çatlıyor sensizliğimden
boğazım da kurudu...
tüm orman yangınlarının sebebi yüreğim oluyor git gide.
kırmızı başlıklarımı çıkarır oldum
kurtlara teslim edileli tüm masallar.
sessiz sedasiz öten kuşlar göçmez oldu
terk ettiğinden beri bedenimi,
ekmeksiz kaldığıma mı yanayım susuz kaldığıma mı ?
havasizlaştığına mı nefes alışlarımın ?
yoksa terk edişinin manasının bu eksikliklerin hepsi olduğuna mı...
kırmız başlıklarımı çıkarır oldum
avcılar da büyükanneleri terk edeli.
derin sarsıntılardan oluşsa da yaşam, en derin olanı senin sarsışındı.
dudaklarım çatlıyor sensizliğimden
boğazım da kurudu...
tüm orman yangınlarının sebebi yüreğim oluyor git gide.
Karalığa bürünür sokaklar
Teker teker ışımaya başlar sokak lambaları
Yankılanır işten dönen insanların ayak sesleri
Trafikte mahsur kalmış arabaların gürültüsü kaplar çevreyi
Canımızı yakar kaldırımda umutsuzca oturan dilencinin görüntüsü
Gülümsetir bir çocuğun yaşlıya yer vermesi
Öfkelendirir birbirlerini katleden insanların hıncı
Üzer bir hayalin kayboluşu
Ağlatır aşkın burukluğu
Kahreder umudun yitişi
Gizler gecenin karanlığı...
kamersiz gecelerde mehtapta ararda seni gözlerim
bilirim bulamaz hiç bir yerde seni gözlerim
ben sana ne ettimde nefret ettirdi seni sözlerim
gülistanın hayalini görür afyonlu gözlerim