yağardı dökülen sonbahar yaprakları
gibi gökyüzünden
sesleri ürkütürdü zihnimin yalnızlıklarını
dalgalı bir Deniz gibi
tuzlu sularını dolduruverirdi
umudumun limanına
olmayan bir gemi yahut
bir yelkenli. ancak
ulaşabilirdi ona
fakat ne benim dümenim
ne de gemilerim vardı
ki
zaten limanında yerim de yoktu.
Bu gece yine merhaba dedi özlemin
Yolların peşine düştü birden gözlerim
iliklerime kadar işledi sigaram, acı figan
Zaruretime tek teselli kalemimdeki ilham
Unuturum sanma sakın mağrur gözlüm
Ben seni en derine, satır aralarına hapsettim
Mecal vermez gözyaşlarıma sancılı kirpiklerim
Gecedir habercisi özlemin sayıklar kalemim
Mahşerin adında yakamozların ardında kaldı
Cihanlara bedel sana ayrıcalıklı sevgim
Nede güzel gitmiştin gönlüme hatırlar mısın
Bir gülüşünle beni benden etmiştin
Nasıl reva gördün ebedi figanı ömrüme
Sahi şimdi hangi kalbe gökkuşağı çizdin
Neydi sana tutkun, viran canıma hasedin
Şu hicran kelepçelerini bileklerime dizdin
Neden hatırlatır ki beni amansız hasretin
Bir sigara yaktığında hiç aklına gelir miyim
Ben geceleri harcarken aklımı parçalarcasına
Bir gün gözlerine düşer mi adına yazılı şiirlerim.
Bir teneke yağ aldım marketten
Yazdirayim dedim
Veresiye yok dedi
Uzulmustum
Bana git burdan dedi
Büzülmüştüm
Birden o geliverdi
Elini kalbime goturuverdi
Nefesim hızlandı
Beni opecek sanmistim.
itti beni dışarı hunharca
Sen ne vicdansız ciktin
Mahmut abi
Sen ne vicdansız ciktin market müdürü.
"Ben bir şiyir yazarsam
Hepiz birbirizi bıçaklarsız "
Dedi uzaklardan gelen kertenkele burunlu adam.
Öyle ki okan bayülgenle birlikte
Gök tengriye isyan etmiş gibiydi
Saçlarından kocaman düşler sarkıyordu yerlere
Yerler çiğnenmiş ucuz sakız gibiydi
Ezilmişliği birleşiyordu sonsuza uzanan işçilerin
Kambriyen patlamasından beri çürüyen yüzleriyle..
Ve bir şiyir patladı en post apokaliptik ve
Transandantal zihinlerin hard diskine
"Unutmak kolay mı deme unutursun mihribanım
Salkımsöğütlere dönsün hele bir ayakların
Yaş otuz beşe geldiğinde
işte o zaman anlarsın ölüler nasıl yaşarmış "
Işte o zaman susan yığınlarların başladı su savaşı
Aşkını pıçaklayan ninja atıldı en öne
Behey dürzüler varısa erkek
Hele çıksın meydane
Uzaklardan, rüzgar gibi ta eski anadoludan
Modern zamana kuşanmış bir adam
Hattori hanzo kılıçlı bir adam
Bir battal gazi , bir gözü nadan
Savurdu kılıncını anlamı kesti
Anlam yitince silindi hepsi
Yalnız kaldı iguana boynuzlu adam
Bir şiyir yazdı getti
Herkese birbirini hançerletip.
Bir şarkı çaldı gök yüzü en derinden
"Tut ellerimden"
Emre aydın pörsütmesi rock olalım
Uzayan yolların ardında the doors
Ve en derin yoklukların ardında
Savruk eşini arıyan bir kaos..
sonra fark ettim ki
su akıyor rüzgar esiyor
yağmur yağıyor.
her şey yine ve aynı şekilde oluyor.
öyle bir yere geldim ki sıcak ve soğuk aşk ve nefret,
savaş ve barış, üşümek ve sonrası mahkeme.
gitsem ayrılık oluyor.
kalsam çöl
gidersen bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler
ama anladım ki özlemden de hiç kimse ölmüyor
ama ben ölüyorum.
nefes alıyorum önemsiyorum ve gitmek istiyorum .
anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor
sevdiklerim ve beni sevenler bağışlayın
su akıyor ve ben gidiyorum.
sen kahverengi gözlerinle günüme güneş gibi doğan
sen hem benim olan hem de olamayan
sen çocuksu ruhunla içimi ısıtan
sen bi şeye üzüldüğünde benim kalbimi söken
sen beni hiç düşünmeyen beni yerle bir eden
sen buna rağmen hala sevilen
sen hala görüldüğünde kalbimi söküp elime veren.
(biraz amatörüm kusura bakmayın)
ilk defa güçlü olmak istedim
sırf senin için,
her şeyi deneyebilmek için,
hala inanamıyorum
inandıramıyorum ki kendimi
hastalığına,
bu hayattan çekip gideceğin gerçeğine,
delirtiyor beni,
anlamsız geliyor...
ve o yatakta yatan başkası olsaydı diyorum
başka birinin sevgilisi,
niye benimki ki?
isyan değil bu,
sadece soru.
Biliyorum yanlış!
biliyorum zamanı değil...
en çok tanrıya yalvarmam gerekirken,
o yüce varlığın,
o doktorları haksız çıkarmaları için...
ve yakarıyorum,
Allah'ım alma onu!
onun olmadığı bir gerçeklik yaratma,
sevgiyi yaratan sen,
lütfen acıyı yaratma içimde...
-ikinci bölüm-
ey melek
uzak durma benden,
gel yanıma
eskiden olduğun gibi yat omzuma
öp dudaklarımdan.
belki bu sefer hissedemeyeceğim,
belki sıcaklığın olmayacak,
ama yinede lütfen gel,
fısılda kulağıma sevdiğini,
beni beklediğini.
fısılda ki o cesareti bulabileyim,
yanına gelebileyim,
meleğim,
dünyada ve ya cennette
sadece benim.
Bu gece yine merhaba dedi özlemin
Yolların peşine düştü birden gözlerim
iliklerime kadar işledi sigaram, acı figan
Zaruretime tek teselli kalemimdeki ilham
Unuturum sanma sakın mağrur gözlüm
Ben seni en derine, satır aralarına hapsettim
Mecal vermez gözyaşlarıma sancılı kirpiklerim
Gecedir habercisi özlemin sayıklar kalemim
Mahşerin adında yakamozların ardında kaldı
Cihanlara bedel sana ayrıcalıklı sevgim
Nede güzel gitmiştin gönlüme hatırlar mısın
Bir gülüşünle beni benden etmiştin
Nasıl reva gördün ebedi figanı ömrüme
Sahi şimdi hangi kalbe gökkuşağı çizdin
Neydi sana tutkun, viran canıma hasedin
Şu hicran kelepçelerini bileklerime dizdin
Neden hatırlatır ki beni amansız hasretin
Bir sigara yaktığında hiç aklına gelir miyim
Ben geceleri harcarken aklımı parçalarcasına
Bir gün gözlerine düşer mi adına yazılı şiirlerim
depresif bir kafadan çıkan düşünceler
geçmişi olabildiğince çok inceler
şu kalbim görüntün her aklıma geldiğinde
senin ismini milyonlaca kez heceler.
ve geceler, seni bana kısa süreliğine getirir
kısa da sürse yetmese de beni yer bitirir
şu kafam, şu aklım, şu sürekli dalgınlık;
en güzel acıları kalbimde biriktirir.
suçsuzmuş gibi bakma sakın bana kadın
ben öldüm ve cesedimi sen yıkadın
şu hayatımdaki tek mutluluğu yaşarken
en büyük acıyla beni benden sen aldın.
yazdığım her harf her hece her kelime
sanki seni verebilir mi ki benim elime?
eline, diline, beline sahip ol demişler
ancak niyeyse sahip olamıyorum dilime..