sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    5173.
  1. yazken kışı, kışken yazı istediğimiz gibi,
    seninle değilken seni, senleyken hayallerimi istiyorum.
    Hayallerim ve sen deniz ve kıyı gibisiniz,
    hem birbirinden ayrı hem de bir bütün.
    rüzgar denizden geldiği için
    denizden gelen hayallerimin esintisi de
    duygularıma esiyor.
    2 ...
  2. 5174.
  3. almanya'da çocuk olmak.

    günlerce kırsalda çocuk başına gezsen de,
    bi halt gelmez başına, dressden'de.
    ne ensar var, ne cumbaba ensende,
    bir halaydır almanya'da çocuk olmak.

    eğitim desen hem seküler hem çağdaş,
    berlin'den çıktın mıydı
    sağın orman, solun lavaş,
    yetmedi bedava sağlık hizmeti de alacak arkadaş,
    bir sevdadır almanya'da çocuk olmak.

    yeter ki merkel parayı bastırıp mülteci itelesin,
    soran olursa 3. havalimanımızı kıskandı dersin.
    zaten güvenlik açığı yokken patlayan bombalar gibi şaibelisin,
    bir bize denk gelmedi, almanya'da çocuk olmak.
    2 ...
  4. 5175.
  5. Ah saçların..

    toplama onları, bırak dalgalansınlar.

    Ben onları uzun zamandır göremiyorum.

    Bana gönül koymasınlar.
    0 ...
  6. 5176.
  7. dağıt kabuslarıma
    sahte gülüşlerini
    ben silerim
    tabiat harikalarına bulaşan
    pençe izlerini
    sen izlemeye devam et
    bu recm sahnesini
    hergün sırayla
    bir yamaç paraşütü iniyor
    (şaheserin) enkazın ortasına
    bir iki üç dört…
    ondört…
    ha düştü ha düşecek..


    yalanlarının tozlarını bırakırken
    kumda ayak izlerin
    ben sana mahcubiyetin,
    sırrını getirmiştim..
    2 ...
  8. 5177.
  9. Mutluymuşum gibi Yüzüm gülüyor,
    Mutsuzum kalbim kanıyor,
    Aslında ölüyorum, Kimse bilmiyor.
    8 ...
  10. 5178.
  11. Görmedim böyle karı hayatımda,
    Şu malının güzelliğine bak,
    Görmedim böyle kalçalar yaşantımda,
    Şu amının pürüzsüz haline bak. Evet.
    1 ...
  12. 5179.
  13. Hafta içi şiiri

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Bakma öyle güzel gözlerini gözlerime dikip
    Şimdi sana saatlerce bakamam
    Yarın sabah Çinli iş adamlarıyla toplantım var
    Onlara sempatik görünüp anlaşmayı sağlamalıyım
    Biliyorsun saatlerce seni seyredebilirim
    Ama sevgilim yarın iş var.

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Ben de istiyorum sana sarılarak film izlemeyi
    Ama romantik bir sahnede öpüşmemiz gerekebilir
    Öpüşemem seninle yarın bir sürü hastam var
    Onları muayene ederken dikkatli olmam lazım
    Biliyorsun nefes almadan seninle öpüşebilirim
    Ama hayatım yarın iş var.

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Gamzelerini göstererek gülümseme bana
    Sonra sabaha kadar seni güldürmeye devam etmem gerekir
    Öyle tatlı gülme o yüzden yoksa mahalleli aç kalır
    Sabah erkenden kalkıp fırını açamazsam
    Biliyorsun pervasızca kahkahalar atabilirim seninle
    Ama bitanem yarın iş var.

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Sürme o kırmızı ruju dudaklarına
    Dudaklarım dudaklarına şehvetle yapışabilir
    Sevişemem seninle yarın maçım var
    Rakibin yumruklarına karşı güçlü ve dikkatli olmalıyım
    Biliyorsun soluksuzca sevişirim seninle
    Ama sevgilim her ne kadar seni sevsem de
    Yarın iş var.
    2 ...
  14. 5180.
  15. Nefes alıp da soluyamamak,
    Koklayıp da canlandıramamak gözlerinin önünde,
    Duyup da çıkaramamak kimin konuştuğunu..
    Anıları hatırlamaya çalışmak ama onu hiç bir yerde bulamamak.
    Nefesinin sıcaklığını, kokusunun yaşattıklarını unutmak,
    Kavga ederken yükselen ve bir kaç dakika sonra -seni seviyorum- diye alçalan sesini unutmak.
    Bir kağıt bir kalem verseler,
    Onu çizemeyecek duruma gelmek.
    Pusulasız keşfettiğin bir limandan, pusulayla ayrılmak;
    Ucu umutsuz, bucağı onsuz denizlerde kaybolmak.
    Onlarca kelime kullanıp da, ifade edememek,
    Yahut kabullenememek.

    insan özlemiyor ki kişileri diye itiraf edememek.
    Özlenen şey hissedilenler, paylaşılanlar, hatıralar..
    Ana ait olmayan, geçmişte kalan zamanlar ya da geleceğe ait olan hayaller.
    Beklentiler..
    ilk gördüğümüz andan, ufukta gözden kaybolduğu ana kadar oluşturduğumuz beklentiler.
    Başkasına ait hayal kırıklıklarını sahiplenmek,
    Sonra elimize battıkları vakit feryat figan eylemek.

    işte tüm bunlar anlatıyorken bizi,
    Biz kaleme de alamadık dile getiremediğimiz kelimeleri.
    Kabullenemedik ne sevdiğimizi, ne de artık gitme vaktimizin geldiğini.
    Keşfettiğimiz her bir limanı yakıp yıkmadan,
    -Amerika'ya giden bir ispanyol, ingiliz olmadan-
    Ayrılamadık.
    Kırıldığımız zamanlar, kırmadan devam edemedik.
    Çok güzel sevdik, ama hakkını veremedik.

    Blogumdan ya da instagram hesabimdan da okunabilecek şiirlerdir.
    1 ...
  16. 5181.
  17. Hiç kazara yaşamak olur mu?
    Taso mu bu, şansa cipsten çıksın!
    Yahut barbut mu oynuyoruz bre?
    Hep bunlar Nazım Hikmet'in dediğini yapıyoruz diye,
    Yaşamayı ciddiye alıyoruz da;
    Yaşamak bizi neye alıyor kim bile.
    Dur dur alıp veremediğimiz yok yaşamakla..
    Yani yaşamak değil de şans eseri hayatta kalmak ağır bastığından.
    işimiz gücümüz, tam yaşamak olacak,
    Bir gülme tutuyor o sinir harbinde.
    Diyor ki yine Nazım,
    Yetmişinde bile zeytin dikeceksin..
    Altmış beşinde emekli olacaksın,
    O beş sene de zeytin dikmek için bekleyeceksin.
    Kapatacaksın kendini bir sandığa, Pandora misali,
    Ufak hesaplar yapacaksın yaşayabilmek için.
    Acaba bu yoldan değil de şu yoldan mı gitsem diye düşüneceksin,
    Otobüse binmek yerine yürüsem mi?
    Ya yürürken tecavüze uğrarsam diye tedirgin olacaksın,
    Bir minibüse bineceksin.
    Ulan ne biçim iş, her bir kararında farklı bir gazete küpürü gözünün önünde.
    in minibüsten in..

    Müjdat Gezen'in Şizoşems'te dediği gibi;
    "Sen de fark ettin zaman kötü en iyisi biz işi deliliğe vuralım"
    Öyle zamanlar değil böyle zamanlar tehlikeli be Şemsettin..
    Ne benim cebim güvenli saklanman için,
    Ne senin şapkan alır bunca insanı..
    Yok ki vestiyer her sokak başı,
    Asalım insanlık dediğimiz pardesüleri..
    Bakalım ne var ne yok yüzlerin ardında;
    Kaçımızın kalmış ahlaki değerleri,
    Kızarmış mı yüzlerimiz olan biten karşısında;
    Gülüşlerimiz maskelerimize mi çizilmiş yoksa;
    içten bir tebessüm edebilenimiz var mı hala?

    Velhasıl kelam, bir kağıt bir kalem,
    Yaz anam, yaz babam..
    Sus vicdan, sus ulan.
    1 ...
  18. 5182.
  19. Bütün Bildiğim

    bütün bildiğim şu: kuzgunlar ağzımı öpüyorlar,
    damarlar arapsaçına dönmüş burada,
    denizse kan denizi.

    bütün bildiğim şu: eller uzanıyor,
    gözlerim kapalı, kulaklarım kapalı,
    çığlığımı geri çeviriyor gökyüzü.

    bütün bildiğim şu: burun deliklerimden hayaller damlıyor
    bize tur bindiriyor tazılar, deliler gülmekten katılıyor,
    tıkırdayarak ayırıyor saat ölenleri.

    bütün bildiğim şu: ayaklarım kederdir burada,
    zambaklar kadar etmiyor sözcüklerim, pıhtılaşıyor şimdi:
    kuzgunlar ağzımı öpüyorlar. Sevgili Bukowski'nindir bu şiir.
    0 ...
  20. 5183.
  21. Seni seviyorum ama yarın iş var
    Bakma öyle güzel gözlerini gözlerime dikip
    Şimdi sana saatlerce bakamam
    Yarın sabah Çinli iş adamlarıyla toplantım var
    Onlara sempatik görünüp anlaşmayı sağlamalıyım
    Biliyorsun saatlerce seni seyredebilirim
    Ama sevgilim yarın iş var.

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Ben de istiyorum sana sarılarak film izlemeyi
    Ama romantik bir sahnede öpüşmemiz gerekebilir
    Öpüşemem seninle yarın bir sürü hastam var
    Onları muayene ederken dikkatli olmam lazım
    Biliyorsun nefes almadan seninle öpüşebilirim
    Ama hayatım yarın iş var.

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Gamzelerini göstererek gülümseme bana
    Sonra sabaha kadar seni güldürmeye devam etmem gerekir
    Öyle tatlı gülme o yüzden yoksa mahalleli aç kalır
    Sabah erkenden kalkıp fırını açamazsam
    Biliyorsun pervasızca kahkahalar atabilirim seninle
    Ama bitanem yarın iş var.

    Seni seviyorum ama yarın iş var
    Sürme o kırmızı ruju dudaklarına
    Dudaklarım dudaklarına şehvetle yapışabilir
    Sevişemem seninle yarın maçım var
    Rakibin yumruklarına karşı güçlü ve dikkatli olmalıyım
    Biliyorsun soluksuzca sevişirim seninle
    Ama sevgilim her ne kadar seni sevsem de
    Yarın iş var.

    http://mbsadam.blogspot.c.../hafta-ici-siiri.html?m=1
    0 ...
  22. 5184.
  23. Zaman beni yitirmeye sürüklerken
    Tırnaklarımla içinde kalmaya direndiğim mekan,
    Ellerime yabancılaştırdı kendimi
    Ve içinde olmakla dışında olmanın hikmetini
    Olmadığımda anladım.

    Yöneldiğim her zevahir
    Kendisini aşarak dönüştü
    bana sahip bir özneye
    Ve üşüştü kaygıdan tecessüm eden kargalar
    Sahip olduğum tek şeyi: hiçliğimi aldılar.

    Lütuf dolu olduğu söylenen kapalı avuçlar
    Açıldığında bana benden bir lanet zerk ettiler.
    Hala bu zehrin etkisinden mahmur iken,
    Panzehrin ben olduğunu
    Kendimi yitirdiğimde anladım.

    Edit: her sanatçı devrinde aynı şeylere maruz kalmıştır. Eksileyin bakalım. Kahraman tazeoğlu'ndan etkilenerek yazdım. Peh, eziqler.
    5 ...
  24. 5185.
  25. 5186.
  26. Kendimden çıktım yola yine sana vardım ya valla hayret bana.
    1 ...
  27. 5187.
  28. gölgenin oynadığı duvar,
    köşesinde
    fısıltıdan bozma rüzgar
    okur, görür, öğrenir
    kuşlar bile güvenmezken
    şehir sana nasıl güvenir

    yıllar yıllar önce yayımlanmış bir şiirimdir efenim ben henüz ergen bir liseliyken.
    0 ...
  29. 5188.
  30. istanbul boğazından mavi akıyordu
    bir masa mesafesinde gözlerin
    rüzgar gözlerine değip geçiyordu

    sevdiğim bir hikayenin yıldızı
    suretine giriyor ve sen oluyor
    yıldızlar gözlerine değip geçiyordu

    ay denize düşüyor denizde üşüyor
    ellerim de öylece üşüyordu
    ellerim gözlerine değip geçiyordu

    gözlerim karşının ışıklarını süzüyordu
    martılar kelebeklere dönüyor
    kelebekler gözlerine değip geçiyordu.
    1 ...
  31. 5189.
  32. hiç ölmeyecekmiş gibi öldü kent yazları
    insanlar sustu, ölüm konuşuyordu
    insanlar korktu
    mezarlıklarda da baharı kutlar oysa böcekler,çiçekler
    sonbahar kustu soluk benizli ayazları
    insanlar üşüdü, tanrı sustu.
    hiç ölmeyecekmiş gibi soldu kar beyazları.
    3 ...
  33. 5190.
  34. bu safi yalnızlık, bu kahpe felek,
    sen vurdun beni can evimden.
    gözlerim yenik düşünce yorgunluğa,
    sen çıkardın beni umutsuzluğa.

    günler, aylar, yıllar geçti.
    aradım ama bulamadım talihimi,
    kaybettim kendimi ışıksız gecelerde,
    suyu arayan bir çöl gibi.

    dilenmedim kimseden, ne bir aşk, ne bir seda,
    gönlüm ilaç gibi her derde deva
    sarhoş oldum, yıkılmadım sokaklarda ama,
    çaresizliğin tiryakisi oldum…
    2 ...
  35. 5191.
  36. Nefes alıp da soluyamamak,
    Koklayıp da canlandıramamak gözlerinin önünde,
    Duyup da çıkaramamak kimin konuştuğunu..
    Anıları hatırlamaya çalışmak ama onu hiç bir yerde bulamamak.
    Nefesinin sıcaklığını, kokusunun yaşattıklarını unutmak,
    Kavga ederken yükselen ve bir kaç dakika sonra -seni seviyorum- diye alçalan sesini unutmak.
    Bir kağıt bir kalem verseler,
    Onu çizemeyecek duruma gelmek.
    Pusulasız keşfettiğin bir limandan, pusulayla ayrılmak;
    Ucu umutsuz, bucağı onsuz denizlerde kaybolmak.
    Onlarca kelime kullanıp da, ifade edememek,
    Yahut kabullenememek.

    insan özlemiyor ki kişileri diye itiraf edememek.
    Özlenen şey hissedilenler, paylaşılanlar, hatıralar..
    Ana ait olmayan, geçmişte kalan zamanlar ya da geleceğe ait olan hayaller.
    Beklentiler..
    ilk gördüğümüz andan, ufukta gözden kaybolduğu ana kadar oluşturduğumuz beklentiler.
    Başkasına ait hayal kırıklıklarını sahiplenmek,
    Sonra elimize battıkları vakit feryat figan eylemek.

    işte tüm bunlar anlatıyorken bizi,
    Biz kaleme de alamadık dile getiremediğimiz kelimeleri.
    Kabullenemedik ne sevdiğimizi, ne de artık gitme vaktimizin geldiğini.
    Keşfettiğimiz her bir limanı yakıp yıkmadan,
    -Amerika'ya giden bir ispanyol, ingiliz olmadan-
    Ayrılamadık.
    Kırıldığımız zamanlar, kırmadan devam edemedik.
    Çok güzel sevdik, ama hakkını veremedik.

    not: beğenen arkadaşlara blog linki de verebilirim.
    2 ...
  37. 5192.
  38. Ortaya çıkan durum gayet sıradandı.
    Kendi elceğizinle sırf martılara atmak için pişirdiğin kurabiyenin kokusu burnuma geldiğinde seni sevmem hayatın olağan bir akışından ibarettir. Başka türlüsü düşünülemezdi, fakat zamanlaması manidardı. Hiç öyle abartmaya gerek yok sevgilim, ne kır çiçekleri, ne sonsuz gibi duran gök ne de geceleri parlayan ay ile ilgili değil bu. Kurabiyelerle, martılarla ilgili. Yine de bir şiir yazacak olsam çiçekleri, göğü, ay ışığını anardım seninle birlikte. Hep böyle martılar için kurabiye pişiren yüreğinle beslesen beni. Kuş olsam uçsam böylece ben de. Not: seni seviyorum.
    1 ...
  39. 5193.
  40. aşananların değil de yaşanacakların peşindeydik hep.
    Anda değil gelecek bir zamanda,
    Onla değil, onun olacağına inandığımız bir hayalde..
    Ve o şimdi nerede?
    Başka birinin geleceğinde belki de.

    Kim bilir kaç kere bıraktık yaşanacakları kadere,
    Kaç kere suçu attık kendisine..
    Daha birbirimize sarılamamış iken, nasıl da sarıldık zamana.
    Gideni çoktu bu ilişkinin de bekleyeni yoktu sanki,
    Sahi ilişki diyebilir miyiz onun fikrini almadan?
    Yoksa inkar mı eder, bizim şu anı inkar ettiğimiz gibi?

    Umurumda olmamalı;
    Ötekileştirerek kurduğum cümleler,
    Yahut tek başıma değilmişim gibi kullanmak kelimeleri.
    Fikirlerin canı olsa nereye gideceklerini söylerdim de,
    Bir tek hisler muhatabım olsun,
    Konuşmaktan da yazmaktan da yorulduğum bu anda.
    Dile de gelmesin kelimeler,
    Kaleme de teşrif etmesin hanımefendiler, beyefendiler.
    Bıraksınlar düşünceler peşimi,
    Geri zamanda hislerin beni terk ettiği gibi.
    Bıraksalar düşler umutlarımı beslemeyi,
    Belki yeniden doğarım kim bilebilir ki?

    not: beğenen arkadaşlara blog linki de verebilirim.
    1 ...
  41. 5194.
  42. (bkz: hababam sınıfı ndaki zühtü hoca) yı haklı çıkaran berbat şiirlerdir. Zorla mı yazdırıyorlar, nedir. Birazcık şiir okuyalım. Az buçuk da divan edebiyatına bakın ağzınız duser valla.
    1 ...
  43. 5195.
  44. 5196.
  45. Şimdi size güzel bi şiir okurdum da buraya ses atmayı bilmiyorum.
    1 ...
  46. 5197.
  47. ağlıyorduk en insanca halimizle
    sokaklarda
    sevişemediğimiz tüm sokaklarda
    ağlıyorduk dizlerimize.

    Ay ışığından yoğrulmuş ekmeğimizi
    Karıncalarla bölüşürdük yağmurun örtüsü altında
    karınca dualarına ortak çıkardık hani
    kuşatmıştı her yeri bir sevdanın yarım kalışı

    hergün bir yolunu bulup hatrıma doğuyorsun
    aklıma kıpkızıl güneşin dağa vuran yüzünü getiriyor
    kızıl saçların ve sonbahar selamı ile savrulurken
    güneşe dokunmak ellerimi yakmıyor bunca yıl
    nasıl oluyorda ip ince bir yol , senin parmak uçlarına çıkıyor

    ahşap kokulu mahalleler çoğalıyor önümde
    bir an seni bana verir gibi oluyor yüce tanrı
    sonra şapkasından bir şişe şarap ve bir şişeye sığmayan
    deniz gibi iki yüzlü anılar hediye ediyor
    dalgalı ve durgun anıların kıyameti bu
    ellerine sağlık tanrım , beni nimetsiz ve kedersiz bırakma
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük