istersen ucundan çokça
koparılmış, eksilmiş
bir gök var
seninle paylaşabileceğim
hem yeterse seversin
gene benzer şiirler
kusacağım orta yerde,
kafiyesiz
fısıldayacağım yoktan
sen, bunu da bilirsin
Şimdi vaktin dolmasi için sonlu cümlelerim var.
Kokusu henüz unutulmuşken bir kadın teninin; bir
başka kadının tenine iz bırakmak bir elin bir kaç
günahkar parmağı ile. Aşkın bir kaç yansıması ile
haşır neşir. her bakışında parlayan hatır gönül bir
lavanta kokusu. Hiç vazgeçilmeyen. Aranan. Hep
aranan. Yokluğunda bir kadının, başka bir kadının
olmadığına inandiran bi bakış. yazıkki yaz geldi ve
aşklar çok çabuk tükendi. kadınlar tek tek girip
çıkarken gönlüme, bir 'sen' unuttuğumu söylediler
içimde. Harap düştüm hor kullanarak duygularimı.
Ve sensiz kalarak bir çok ben tükettim kendimde...
Zihnim kırmızı ve siyah renklerin çoğunlukta olduğu bir filmin en şiddetli ve karamsar sahnesi gibi.
Seni özlediğim her dakika senden uzaklaşıp sona yaklaşıyorum.
Peki senden nefret de edersem kimi seveceğim ben bu dünyada?
Korkuyorum, bu film iyi bitmeyecek.
Mutlu sonu olmayacak,
üstelik devamı da çekilmeyecek...
kalbim, bir başka atıyor seni gördüm göreli,
ısıtıyor yureğimdeki varlığın bedenimi,
bana her bakışın titretirken içimi;
aldığım her nefeste hissediyorum seni...
Sabah akşam uğrunda ağlasam ne fayda.
Geceleri düşlerimde seni görsem ne fayda.
Senin için şiirler, şarkılar yazsam ne fayda...
Uğrunda ölsem ne fayda..
Dünyalar benim olsa, sen yanımda olmasan ne fayda...
Her gün senin hayalinle yanıp tutuşsam ne fayda..
Ne fayda gelir bana, ne fayda.
Ölmüşüm de haberim yok, ne fayda...
bir şekilde sabah oluyor yine
sehpanın üzerinde
dolup boşalan ve sonra
tekrar dolan, boşalmadan
tekrar, tekrar dolan bir bardak
sonra birikmiş bir izmarit yığını
ağır katran ve zifir kokusu
her nefes birilerinin yerine
her yudum birilerinin niyetine
bir şekilde sabah oluyor yine
ve bir şekilde sabah oluyor yine
bulutlu bir gökyüzü var ötede
deniz sonra, çatıları evlerin
kuşların serseri ötüşleri
yağmurun şehirle flörtü sonra
uzak sahillerin özlemi içimde
bir ıslık çarpıp dudaklarıma
bir şarkı dolanır dilime
ve bir şekilde sabah oluyor yine
nihayetinde sabah oluyor yine
uykusuz gecelerin peşinde
kim bilir hangi coğrafyada
bilmiyorum hangi tarihte
okunmuş kitapları tekrar, tekrar
okuyormuş gibi bir taraftan
öyle bilindik her sözü, tümcesi
nerden geçmiş bilmem elime
nihayetinde sabah oluyor yine
kahretsin ki sabah oluyor yine
bir ışıldak köprü manzarasında
şehrin belki de orta yerinde
olmayacak laflar dile geldiğinde
en akıl almaz şarkılar söylendiğinde
gecenin o kimsesiz sessizliği
martı kahkahalarıyla bir şehrin
en tenha orta yerinde
bir yolu bulunup da deşildiğinde
kahretsin ki sabah oluyor yine
yokluğun bende dolmaz
makarna suyu bir türlü kaynamaz
çok özledim seni sevdiceğim
candy crush sagayı bir türlü geçemedim
tek başıma çıkardığım bulaşığın haddi hesabı yok
nasıl bir üşengeçliktir bu kalkmaya niyetim yok
kimseyi arayıp sormam sanki kontörüm mü çok
sıçtım batırdım ben gidiyorum kib bye ok.
anla,
bana göre değil
öyle yaşlanmak
bir sallanan
sandalye gölgesinde
ağarmaz
hem benim saçlarım
bana göre değil
uzun hikayeler
dinle,
bilmem anlatabilir miyim
bana göre değil
elden, ayaktan düşmek
altıma sıçıp
üstüme işemek
köprüden önceki
son çıkışı geçmeden
müsait bir yerde
ölebilir miyim
bırak da pencereme bu gece ay düşsün
gitme, orada kal; nasıl olsa bir düşsün
sabah olmasın ne çıkar, sabah olmasın
karanlığı yalnızca yalnızlar bölüşsün...
2003 yılında yazdığım şiirin ilk kıtası. daha üç kıta var ama unutmuşum.
dudaklarımı en ucuna sürdüm saçlarının
saçların bilirsin yeşil akar alsemender yaprağı şarap kızılı
bir iki üç..
kan demir tadında kokun erguvan
koynunda kulağında saçlarının en ucunda
ucunda dudaklarım kan
kokun erguvan kan düşer toprak tadında
çıplak ayak sarı topraklarda ekinsiz öldük cesurca
ölmeseydik ne çok severdik birbirimizi
dilleri kapkara annelerin asım vücud ağaçlarında
yaşamak büyümek yaşatmak için
onurla ve aşkla asıldık
bir iki üç..
Ne oldu bana böyle uğramaz oldum sana
Uğrasam bile hakkını veremiyorum niye
Bilirim o an gelince işişten geçince
Umarım çok geç olmaz adam olurum bi an önce
..
Bir tutku kamçılıyor zihnimin kuytularını
sev diyor
bir kadın hırpalıyor kalbimin neşesini
nefret et diyor
şiir yazmak için bir bahane mi sevmek?
Dizeler sıralamak gerekli mi kinimin ruhuna?
Sen bu kadar eksikken civarımda
sevişmek imkansız ya
şiir yazabiliyor sadece bu adam.
sen misin, içinden gemiler kalkan
zeytin çiçeği kokan şarkılarla
çıkılmış vakitsiz yolculuklar
güverteye güneş değdiği zaman
denize döktüğüm tenha insanlar
hepsinin dudağında bir galeyan
hepsinin içinde aynı limanlar
her bir hüzün nasıl uğraksa
o denli tenhaydı gizli bahçelerim
bir karanfil saklayıp sevdiğim
anılarla doluydu sanki akşamlar
geçmiş günler içinde her mutlu lahza,
gizli bir günah gibi yüreğimde benim
şimdi, ne varsa sende özlediğim
sen misin, bilmiyorum, akdeniz mi yoksa.