tanıdığım en salak insanlar (kadir mısıroğlu fanlarından sonra) derece yapmış tıp mıp okumuş sayısal deha arkadaşlardı. sosyal zekaları, nerede ne konuşacaklarını bilmemeleri vs. çok kötü gerçekten.
not: sözelci değilim ama ders çalışmaktan beynimi de eritmedim, tamamen opsiyonel.
ben eşit ağırlık okumuştum. zaten sözel bölüm yoktu okulda sadece 2 sınıfta eşit ağırlık vardı diğer tüm sınıflar sayısaldı. evet matematiğim çok iyi değildi özellikle 10. sınıfta, fizik, kimya, biyolojim de iyi değildi. kimyam iyi olabilir ama. fiziğim, biyolojim çok iyi olmasa da biraz bir şeyler aklımda.
analitik ve metodik düşünme tarzı sadece sayısalcılara has değildir. belki onlarda birinci sıradadır. ama bu diğerlerinde ehemmiyet göstermediği anlamını taşımaz. ayrıca herkes de aynı seviyede olmaz. belki merak, çalışma, doğuştan gelen genetik kabiliyetler, belki ileride kendini yetiştirme suretiyle belkide saysalcıyı bile geçebilir. çalışan her işi başarır. istesin yeterki. eşeğin damarına basarsan atı geçer. düşünmeyi bilen herkes düşünebilir.
eski çalıştığım yerde genç bir mühendisimiz vardı. çocuk bildiğin zehir. ver en karmaşık işi 1 saatte projelendirsin sana, o derece. birgün bi mesele oldu, bi cihazın tamiriyle uğraşıyor, dedim hayırdır napıyon, dedi şunu tamire uğraşıyorum, ver bakayım dedim aldım elinden 2 dk içinde yaptım verdim. abi dedi naptın sen ya? 4 aydır bununla uğraşıyorum yapamadım. sen nasıl yaptın? ee dedim elimizden geliyor. halbuki o sayısalcı ben tm. ama hayatta sadece rakamlar konuşmuyor. çok değişik etkenler, başka faktörler de var..