halkçı gazete adamlar rahat yazıyor, hiç elit olayım aman kasayım gibi bir durumu yok. ne biliyorsa ne görüyorsa tıpkı sokaktaki insanın dilinin sadeliği ve içtenliğiyle söylüyor. ayrıca mizah yapmak gibi amaç gütmese bile bazen manşetleri kopartıyor insanı.
sen yine istediğin gibi yaz yılmaz lafıyla gülümsetmiş gazete. aslında sen rte ve iktidar aleyhine yaz demek istemişler, diyememişler.
kendi kısır döngülerinin dışında ideolojilerine ters bir yazı çıksa sanki yayınlayacaklar, ulen şu samimiyetsizliği bari yapmayın göz göre göre.
muhalefeti tam halkçı cumhuriyet de var ancak o daha elit ve kelimeleri daha üst, sözcü hiç kasmıyor ne elit olacağım halk zaten böyle konuşsam beni daha çok anlar diyor. ayrıca manşetleri ve buluşları baya yaratıcı olan gazete pek okumasam da denk geldiğim de mutlaka manşetine bakarım.
kimisinin eleştirmek için uzun uzun saçmalamasına rağmen, beğendiği, örnek gösterdiği gazeteyi beyan etmekten imtina ettiği gazetedir.
yahu madem bu kadar saçmalamaya utanmıyorsunuz, beğendiğiniz gazeteyi beyan etmeye neden utanıyorsunuz? deyin ki "gazete dediğin akit, sabah, yeni şafak gibi, benim gibi mütefekkirlere(!) hitap eden bir gazete olmalı. yazar dediğin bir rasim ozan kütahyalı, bir engin ardıç, bir hasan karakaya olmalı. soner yalçın da kimmiş?"... neden çekiniyorsunuz?
bu gazetenin atatürkçü kesime hitap ettiğini varsayarak ve kendimden daha atatürkçü kimse olamaz iddiasıyla eleştirilerimi yapacağım.
bu gazete tamamiyle manipülatif bir nitelik taşımanın yanısıra, magazinselleşmiş, siyaseti ve ciddi konuları da magazinselleştirmiştir.
atatürkçü kesime faydalı değil aksine o kesim için zararlı bir gazetedir. üstelik o kesime mensup olmayanların o kesime bakış açılarının da çok afedersiniz içine sıçmakta ve bu iki zıt topluluğu birbirine fevkalade düşman etmektedir.
son bir kaç yıl öncesinde ben de beğenerek okuyordum. lakin son bir kaç yılda gazetenin takındığı irite edici tavır beni tamamiyle uzaklaştırdı.
10 kasım, 29 ekim, 23 nisan, 30 ağustos, 18 mart gibi her özel günde bu gazete manşet dahil tüm sayfaya çizgiroman gibi sayfayı kare kare bölerek ve bir hikaye tarzında atatürk'ün farklı pozlarını yerleştirmek suretiyle yaptığı duygu sömürüsünü bir kenara atarsak, atatürk'ün fotoğraflarının sağ veya sol üstüne yerleştirdiği konuşma balonlarıyla atatürk'ü konuşturmuş, kendi cümlelerini eklemiş, bugünkü durumu atatürk ağzından eleştirme cesaretinde bulunmuşlardır.
işin garibi hiçbir atatürkçü buna tepki göstermemiştir. göstermemiştir ki yıllardır aynı saçmalık devam etmektedir.
hele yine bir 10 kasım günü sayfayı ikiye bölmüşlerdi, sağda tayyip solda atatürk'ün fotoğrafları. atatürk tayyip'e kızıyor konuşma balonlarında tayyip sus pus oluyor falan...
ya bu ne aymazlıktır bu ne utanmazlıktır kardeşim?
emin çölaşan gibi bir adamın gazetesine yaraşır şey midir?
artık iğrenmemin son raddesine vardıran son mesele geçen günkü, türbanlı fetüs resmidir.
bir gazete eleştirisini böyle mi yapar? kim ciddiye alır böyle eleştiri yapan gazeteyi allah aşkına? komik duruma bile düşmüyorsunuz yeteneksizsiniz'deki gereksiz özgüveniyle sahneye çıkıp hiçbir halt yapamayan insanları izlerken ki utancımın aynısını yaşıyorum sözcü manşetlerini gördüğümde.
eleştirilerimi bir gazeteci olarak yapıyorum. okuyucusu değilim artık. okurken de pek çok yazım hatası bulur, bu ne böyle? derdim zaten.
kısaca gazete, hobi olarak dalga geçmek amaçlı çıkarılan alelade bir mizah dergisine -mizah dergilerine hakaret olur bu söylediğim aslında- dönüşmüş durumda.
ona gazete demeye bin şahit ister.
hala bu gazeteyi okuyanların haline acıyor ve okuyucularını, tıpkı cemaatçiler gibi beyni yıkanmış mahluklar kabul ediyorum.
ben tayyip erdoğan'ın yerinde olsam bu gazete için tüm maddi desteklerimi harcardım. kendi kendini bitirme döngüsüne girmeyi geçin, muhalefeti de rezil rüsva ediyor zaten. iktidarlık bir şey kalmıyor.
her neyse, velhasılıkelam, emin çölaşan kendisine yaraşır bir gazete çıkarmaya başlamalıdır artık. sükse yaratacağız, ilgi çekeceğiz, tiraj arttıracağız derken içine sıçtığı gazeteyi eline alıp bir kez okumalıdır en azından. okursa görecek gazetenin istemsizce kimlere hizmet ettiğini...
yanlı gazetelerdin biridir. ama aşırı yanlı gazetelerden. bazısı hükümet yanlısı olur bu gazetelerin bazısı da böyle karşıt ve muhalefet partisinin yanlısı olur. iki tür gazete de okunmaz çünkü ne yazdığını belirsin okuyucuya hoş gelen böyle gaz vermesi gereken şeyleri yazar. bazen doğru yazdıkları da olur tabi. hükümet yanlısı gazeteleri eleştirip, kötülerken bunu okumakta ayrı bir şey.
göt kılı dediğiniz insanlar bu ülkenin %50'sini oluşturuyorsa sizin aklınız sorgulanmalı bence. sözcü gazetesi çok yanlı bir gazete ve yanlılığı çok abartıyor. Bu kadar yanlı bir gazetenin yayın yapabilmesi rte'ye diktatör diyenlerin götüne girsin dedirten başlıktır.
Son kemalist direniş. Okurlarını motive etmek için diyecek oluyorum ama yok yok okurlarını daha da uyuşturmak, hayali bir dünya ile tatmin etmek için vardır. Sonra lazım olduğunda reaksiyon gösteremedikleri gibi, kıçlarını kaldırıp oy bile kullanmıyorlar. Hülooğ hüloğğ diye diye sonunda koltuğundan ettiler adamı, bilmem kaç milyonu oy bile kullanmak gereği duymayacak kadar parazittir zaten.
Hayali bir zihin tatmini gazetesi, oysa rulo yapıp duhul ettirseler içeri daha keyfli gelecek.
Sözcü son uyurların gazetesi.
işte tam da ne sebeple asla oy alınamayacağının bir timsalidir. Sen şimdi hüloğ dedin de ne oldu senin ki yarın o göt kılını yalamaya koşacak oy diye. Ama düşün işte bir boklu kılı bile kendinize çeviremeyecekmkadar bittiniz.
dün gece rüyamda abimle tartışıyorduk. (hayırdır inşallah). güya asgari ücret 1600 olmuş, memleket epey gelişmiş tayyip döneminde. diyor ki abim; "memleket cillop gibi oldu, niye hala destek vermiyorsun bu adama?" ben de diyorum ki; "kaşıyla saçı arasındaki alın mesafesi çok uzun, gıcık oluyorum adama, ulan abd dünyanın en süper gücü ama orda bile seçimler 51/49 bitiyor, mecbur muyum sevmeye bunu?"
neyse, benim tayyibi desteklememin hiç bir yolu olamaz, her daim muhafette kalırım bu zihniyete karşı. sözcü gazetesi ise asla okumayacagim yani akit tarzı boklarin ters kutbudur. aynı bokun laciverti yani.
bu gaste, chp zihniyetinin, halktan ve halkın fikriyatindan ne kadar uzak olduğunun yazılı belgesidir.
akit denen gazete(!) ne ise bu da onun karşıt görüşlü olanlarının okuduğu gazetedir. biraz objektif olalım: akit gazetesi ne yapıyor? insanları hedef gösteriyor, sünni müslüman olmayanları katledilmeleri gerekenler olarak gösteriyor neredeyse. şeriat yanlısı yayınlar yapıyor.
peki sözcü ne yapıyor? akit'in tam tersini yapıyor. akp seçmenine ve akp'nin icraatlarını beğenen insanlara demediğini bırakmıyor bu gazete. ağır kemalist düzen özlemi duyanlara, dindarlara, türbanlılara sanki ezilmeleri gereken böceklermiş gibi bakanlara hitap ediyor. onların hislerine tercüman oluyor.
akit-sözcü: ikisi de gazete ve birbirlerinin tam zıttı olan iki gazete. bakıyorum da sözcü için ağzını açıp gözlerini yumanlar akit için nedense susuyor. akit için ağzını açıp gözlerini yumanlar da sözcü'yü yere göğe koyamıyor. vay efendim ondan sonra bu ülke neden böyle.
