susmak: cümlelerin ardına gizlenmek, derin düşüncelere dalmak ve mal mal bakmak üzere üçe ayrılır. ilkini yaşayanlar olarak tanımlayabileceğimiz; gerçekleri kendine dahi itiraf edemeyenlerin veya herkesten saklıları olan insanların başvurduğu bir yöntemdir ve en acı halidir susmanın... kimse böyle susmak istemez, zaten hayat da bu değil midir? "sussan da olmaz konuşsan da. "
*
susmanın ikinci hali, halk arasında 'derine dalma boğulursun' cümlesiyle süslenmiş susma biçimidir. herkesin az çok bir derdi veya düşüncesi olduğunu anladığı kişilerdir. bunlar daha susmanın ilk halini anlayamamış kişiler olarak hayattan büyük darbeler yemeye meyilli insanlardır. ilerde kendilerini düzeltebilirse eğer terfiyle geveze olarak yeni bir hayata atılabilirler.
*
susmanın üçüncü ve son hali ise derin düşüncelerin, düşüncelerinde kurtulup mutual bir yaşam sürme girişimlerinin büyük bir zaferi olarak tarihe geçmiştir. düşünme yetisini kaybetmiş insanların yaşadığı bir duygu olan bu susmanın en berbat ve huzurlu olanıdır. bu tür susmalardan sonra konuşan insanların konuştukları tek şey kendi yaşamını sürdürebilmek için gereksinimleri karşılamak üzerinedir...
anlaşılmadığını anladıktan sonra yapılması gereken en güzel şey. bazen susarak başlarsınız, anlarsınız zaten sizi anlamayacaklarını, bazen en sonra susarsınız, zaten susmanız da bir sondur.
bazen zorunludur bu eylem. aklın gönlün mantığın kabullenmediği zamanlar da inzivaya çekilme isteğini yaratır kimi zaman. fazla söze gerek kalmadan özdemir asaf çok güzel anlatmıştır aşağıdaki dizelerinde .
bir insan olsun
olsun da burada
bir insan olsun orada
nerede olursa olsun
bir insan
gitse olsun, kalsa olsun
giderse olan, gitmezse duran
arar bir insan bir insanı
arar bir insanı bir insan
söylenemiyor çok şey susmadan.
Teslim olduğun ne ise ,tesselli buldugun da odur..
insanın içini ezen ve zorundalıksa eğer aptallaştıran eylemsizlik..
susabildiklerimi düşünmekten ibaretim.
seni sevmek şaşırtıyor beni
güldürürken düşündürüyor
yaralıyor,
ilk defa kan veren bir donörün yersiz korkusu gibi
içimde birşeyler gidip geliyor
seni sevmek bir cümleden çok daha fazlasını hakediyor
kış uykusundan uyanan bir hayvanın gökyüzüne ilk bakışı kadar
aptallaştırıyor!
hiç tanımadığımız bir adamın kolunda olsak seninle
ben kol düğmesi olsam mesela, sen kol saati
saati sorarken birileri
bakmak için saatine
hani sıyırırken gömleğini
uzaklaştık diye
üzülsek
üzülsek...-