soren kierkegaard

    82.
  1. "En önemlisi benim için doğru olanı, onun uğruna yaşamak ve ölmek için gönüllü olacağım düşünceyi bulmak. Herkes tarafından kabul göreni, sözde nesnel olanı kabul edeceksem ya da filozofların bilinen sistemleri içinden yolumu yapacaksam bütün bunların ne anlamı kalır? Kendi hayatımda yeri olmayan sadece diğerlerinin varmış gibi düşündüğü bir durumu teoride açıklamaya çalışmanın ne anlamı var? Eğer kendim ve hayatım için derin bir anlam ifade etmiyorsa Hıristiyanlığın ve birçok farklı olayın anlamını açıklamaya çalışmanın faydası nedir? Kişi, herhangi bir şeyi bilmeden önce kendini bilmeyi öğrenmelidir. insan ancak kendini manen anladığında yolun ilerisini görür, hayatı huzur ve anlam kazanır."
    21 ...
  2. 74.
  3. jean-paul sartre, marxism ve varoluşçuluk bölümü'nde bu filozofun varoluş diye adlandırdığı şeyi açıklar. öznel yaşamın, bir bilginin konusu yapılamayacağını, bilgiye sığmayacağını söyler ve devam eder: "bu öznel yaşam, ilke olarak, bilgiye sığmaz, inanan kişinin aşkınlıkla ilişkisi anca bir öteye gitme biçiminde tasarımlanabilir. darlığı ve sonsuz derinliği içinde her çeşit felsefeye karşı kendini doğruladığını öne süren bu içsellik, dil ötesinde, her insanın başkaldırı ve tanrı karşısında kişisel serüveni olarak ortaya çıkan bu öznellik" olarak adlandırdığı şey olduğunu aktarıyor.

    sanırım bu anlayış beni diğerlerinden daha çok kendine çekiyor.
    9 ...
  4. 92.
  5. Vaktiyle bir tiyatronun sahne arkasında yangın çıktı. Palyaço dışarı çıkıp seyircileri uyardı. Ama onlar bunu şaka sandı ve palyaçoyu alkışladı.

    Sanırım dünya işte böyle batacak, komik insanların topyekun alkışı altında, bunun bir şaka olduğuna inanılarak.

    işte böyle alkışlarla batacak dünya diyor danimarkalı filozof.
    8 ...
  6. 7.
  7. 'Bir insanın özgünlüğü ne kadar büyükse, o insan boğuntu karşısında o kadar çaresiz kalır.' demiştir, haklıdır.
    8 ...
  8. 88.
  9. “Yaşamda sonsuz umut olduğu söylenir fakat ölüm, yaşamdan daha fazla umut içerir.” Diyen Danimarka’lı filozoftur.
    9 ...
  10. 12.
  11. Kierkegaard 'a göre, insanın yaşadığı bu olumsuz duygular, ona bazı varoluş tarzlarının diğerlerinden daha sağlam ve gerçek olduğunu gösterir. Sağlam ve gerçek bir varoluş tarzına ulaşmak ise, akılla değil de, inançla ilgili bir konudur.

    Kierkegaard 'ın felsefesi;
    çıkış noktası açısından tanrıbilimsel,
    edebi ve şiirsel biçim açısından estetik ve
    etki açısından törebilimsel bir yapıya sahiptir.

    - Kierkegaard'ın felsefi doğruluk doğası düşüncesi, Sokrates 'den izler taşımaktadır. "Doğruluk bireyden kopuk bir şekilde değerlendirilemez, onunla birlikte ele alınması gerekmektedir." Kierkegaard, soyut düşünme ile varoluşçu düşüncenin keskin bir karşıtlığını ortaya koyar: soyut düşünme, mantıksal teknikler aracılığı ile olanaklılık bölgesini keşfeder ve yalnızca varsayımsal bilgilerle ilerler, varoluşçu düşünme ise gerçek, somut birey üzerine doğruluk konusunda ilerler. Varoluşçu doğruluk, nesnel ve kuramsal olarak belirsiz olan birşeyin içsel bir önsezisidir ve varolan bir birey tarafından kazanılabilen en yüksek doğruluktur. Kierkegaard’ın doğruluğu, kendi tanımlamasına göre inanca eşittir.

    - Kierkegaard 'ın felsefesinin merkezi düşüncesi seçenektir.(Ya o, ya da o) başlıklı erken dönem çalışmasında, daha sonraki tüm felsefesini de etkileyecek olan bir düşüncenin açıklamasını yapmaktadır. Either/Or 'da seçenek yaşamın iki yolu arasında bir karar olarak verilmiştir;

    a)estetik yaşam, sanata, müziğe, drama adanmış bir yaşam, ve
    b)törel yaşam, mutluluğu evlilikte, iş hayatında arayan yaşam.

    Kierkegaard'a göre, seçenek fenomeninin hiçbir tam psikolojik tanımlaması yapılamaz; onun öğrenilebilmesi için denenmesi gerekmektedir. Seçeneğin yapısı, bireysel öznel, anlık, mutlak, özgür, geri alınamaz olgularla anlaşılabilir. Bir bireyin yaşam şekli seçeneği, "cehennem üzerinde atlamaya" benzetilebilir.

    - Varoluşçu düşüncenin toplamı, Tanrı bilgisidir. Kendi içsel seçenek deneyimindeki birey, en azından zaman zaman, sonsuz Tanrı bilgisine ulaşacaktır. "Sonsuzluk" diyor Kierkegaard, "eylem oluşumu içinde varolan bireyin üstünü amaçlamaktadır Bireyin zihin varlığı ile Tanrının sonsuz gerçekliği paradoksal olarak kabul edilmektedir, fakat bu yalnızca spekülatif anlak için varolan bir paradokstur ve inanan bir doğruluğu olarak kolayca ortaya konmuştur. Kierkegaard'm bireyin Tanrı ile olan bağlantısı düşüncesi, büyük Hristiyan mistiklerinin geleneğinde bulunmaktadır. Kierkegaard, bireyin Tanrı ile birliğine inanan bir mistiktir, bu birliğin bireyi yok etmediğini düşünmektedir. Birey, Tanrı ile uyum içinde olduğu zaman bile, kendi bireyselliğini korur ve Tanrı, bir "Mutlak Başkası" olarak kalır.

    Kierkegaard, Alman varoluşçu felsefecileri derinden etkilemiş olan varoluşçu bir düşünürdür fakat bir felsefe olarak varoluşçuluğun kurucusu olarak kabul edilmez. Bunun nedeni, yazılarında varoluşçu noktaları, sabit bir öğreti olarak kristalleştirmemiş olmasıdır.
    Kaynak: Felsefenin Öyküsü

    önemli eserleri ;

    Yaşamdan Bir Parça (1843)
    Korku ve Titreme (1843)
    Kaygı Kavramı (1844)
    Felsefe Parçaları (1844)
    Yaşam Yolunun Durakları (1845)
    8 ...
  12. 75.
  13. 49.
  14. Varoluşçuluğa dini açıdan yaklaşan filozof.
    9 ...
  15. 89.
  16. göründüğü kadarı ile insanlar, düşüncelerini saklamak için değil, hiçbir düşünceleri olmadığını saklamak için konuşmayı öğrenmişler.

    (bkz: korku ve titreme)
    9 ...
  17. 14.
  18. "yaşam, ancak geriye doğru anlaşılabilir oysa ileriye doğru yaşanmak zorundadır." diyen filozof.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük