sonunda ölünmeyecek bir hayat henüz (insan türü için) mümkün olmadığından yaptığımızdır. alternatifi yok yani bunun.
iş böyle olunca hayatı da diğer her şey gibi tüketmenin en iyi yollarını arıyoruz. en iyi şekilde yaşayıp öyle ölmek varken, "ama sonunda öleceğim" diyerek hayatı anlamsız bulmak biraz sakat bir bakış açısı bence.
insanı sanatsal kaygılar benzeri endişelere sevk eden hakikat gibi hakikat durumsalı: ölüm gerçeği. daha gençti, çok erken gitti rahmetli.. ee, olaya bakan perspektif buraya kadar mıydı yani? yoo, hayır, ne münasebet, niye buraya kadar olsun ki? ne yani, oflayıp poflamak, hayal kırıklığı, yaşanamamışlıklar, emeller arzular hayallere ne oldu? bitti mi yani herşey? oysa hayat ile ilgili ne güzel planlarımız, rüyalar kadar güzel hayallerimiz vardı ve ölümle yarım kalan düşlerimiz, kursağımızda kalan heveslerimiz, tertemiz duygularımız ve hislerimiz. niye hissettik ki madem bitecekti? hemde aniden, ansızın, birden bire sonlanan, kontağı kapanan otomobil motoru gibi stop eden, gürültülü o sesin kesilmesiyle derin bir sessizliğe bürünen o hayat, mezar taşlarına boş boş bakıp bakıp seyretmek için miydi? o içine girince kabristanda duyulan huzurun anlamı neydi peki? ya o yakınımızın kabrinin başına gidince içimizin ürperip kalbimize dolan hüzün ile aklımızın bomboş kalıp düşünememesi neyin nesiydi? sadece güzel hatıraları acı tatlı yaşananları anıp yad etmek için miydi bunca çaba? bunun için miydi hayat mücadelesi? bu işin sırrı neydi? anlamı neydi? neden böyleydi yaşamak? niye bitti? doğmak gelişmek yaşamak ve yaşlanmak, ardından ölmek için miydi herşey? neden başka bir hayat yok? yok mu peki sahiden? niye hayallerimiz sonsuz peki?
tabiki böyle değil. insan bir tren, Dünya ise bir istasyon, hedef ise seni dünyaya gönderene ait. madem ki trenin bu fani dünyada kalmıyor ve kalmayacak o halde nereye gidiyorsan oraya göre hazırlan. ölümden ibret al da bu dünyanın kimseye kalmadığı anla. aklını başına topla, cenabı hakka kulluk et, dinine uy selamet bul. bırak ahlanıp vahlanmayı, edebiyat parçalayan sanatsal kaygıları, hakikatin acı yüzüne dön yüzünü, bu ne ki, esas pişmanlık hakikati gördüğünde beynine dank edecek, geçici dünya için çektiğin elem onun yanında bir hiç kalacak. istersen kral gibi yaşa, bitecek. evet..