filmi alt yazısız izlediğim halde, gürcü kadın karakterlerinin diyaloglarını ve lazca konuşan yöre halkının diyaloglarını dillerini bilmememe rağmen rahatlıkla anladım. zaten bu filmin ne kadar başarılı olduğunu bu cümle anlatmaya yeter. film harika bir karadeniz belgeseli olmuş. müzik ve görüntüler uyum içinde. ancak tüm bu olumlu eleştirilerin yanında bu başarılı filmin eksikleri yok denemez, senaryo yavan kalmış, görüntüler, bakışmalar maalesef bu eksikliği dengeleyici boyutda değil. tamam filmde çok fazla diyalog ve hareket yok bu bir surunda değil ama konunun daha iyi anlatılması gerekirdi biraz yüzeysel olmuş.
hüzünlerin mevsimidir. eski aşkların hatırlanılmasına neden olur bu sonbahar. hatırlarsın ve geçip gidecek nasıl olsa dersin. ağaçlarda bulunan güzelim yeşil yapraklar, kendisini sarımtırak bir hale getiren sonbahar'a yenik düşmüş ve rüzgar ile birlikte bir bir koparılmıştır bağlı olduklarından.
hüznün en çok yakıştığı mevsimdir. kendi halinde, sessiz ve kırılgan.
ayrıca teoman ile şebnem ferah'ın güzel bir düetine vesile olmuştur.
(bkz: mevsim sonbahar)
seyri insanı yoran onu huzursuz eden bir film. burdaki yemyeşil karadeniz ormanları insanlara ferahlık vermiyor tam tersine insana pençe atıp sıkıyor adeta nefessiz bırakıyor. o engin masmavi karadeniz suları insana rahatlık yerine adeta girdap misali içine çekip sersemletip boğuyor. o karlı bembeyaz karadeniz yaylaları, dağları insanı nefessiz soluksuz bırakıyor.hüzün, kasvet tam bir son bahar...
dinlemeye başlarsınız, klarnet sesiyle bi irkilirsiniz; "nerden bulur bu insanlar ben mutsuzken gülünecek şeyleri" cümlesi ile yüzünüze tokadın yapıştığını hissedersiniz.
niye böyle şeyler yapıyorsun adamım? dertliyiz evet, daha da dertlendirip ağzımıza sıçmalar neden?
derdi nedir bu sonbaharın..
neden soldurur gülleri..
nerden bulur bu insanlar ben mutsuzken gülünecek şeyleri..
tuhaflık bende biliyorum..
bir neden arıyorum unutmak için herşeyi..
unutmak için kendimi..
iki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya..
sonra roman yazsan ne fayda..
iki adımda geçiyorsun yalnızlık denen tarafa..
sonra dağlar aşsan ne fayda..
dün gece kanal d'de yayınlanan, genel olarak başarılı, buram buram sosyalizm kokan özcan alper filmi. fakat filmde benzerleri requiem for a dream filminde de bulunan bazı sahneler var. iskeledeki sahneler çok benzer. yine de fena film değil. sonunun belirsiz bırakılması da ayrı bir heyecan katmış.
An itibariyle kanal d'de yayınlanmakta olan özcan alper filmi. acılar, umutlar, hayallerle dolu bu film. Karadeniz, karadeniz insanı, onların samimiyetiyle dolu. Harikulâde müziklerle, muazzam karelerle dolu.
Mutlaka izleyin, izlettirin tavsiyesinde bulunuyor, Emeği geçenlerin ellerine sağlık diyorum.