insanın özellikle gün batımlarında kederlendiği mevsim. güneşin rengi sararmış yapraklara benzer. bütün doğa enerjisini kayıp eder, miskinleşir sanki; işin garip yanı tüm bunlar bana tarifsiz bir haz verir.
yapmacık insanların sokaklardan çekilmesini ve sokakların asıl sahiplerinin yalnız kalmasıdır bence. şarapcılar, tinerciler, evsizler... insanların ısrarla görmezden geldiği gerçekler onlar. sonbaharın o her şeyi alıp götüren ve aslı bırakan rüzgarıyla var oluyor onlar. kendilerini diğerlerinden daha 'insan' gören bazılarının pisliklerini yine yağmur temizliyor kaldırımlardan.
ilkokulda geyik bir kompozisyon dersinde "en sevdiğim mevsim sonbahardır. çünkü sonbaharda yağmur yağar. ben yağmurda ıslanırım. ıslanınca hasta olurum. hasta olunca annem en çok beni sever." cümleleriyle tanımladığım mevsim.
aslında yaprak sıkılmıştı ağaçtan;
bahaneydi sonbahar.
sağda solda rastlıyorum bu söze, burada da olsun.
yaprakla ağacın aşkı sonbahara kadar olur zaten diye bir şeyler de içimden geçiyor, sen kendine yaprak pozisyonunu uygun görmeye dur.
Ve aşıkların mevsimi başladı artık
Şairler bambaşka bir şehvetle tutuyor kalemlerini
Aşık olası geliyor insanın eylülü bahane ederek
Sevmek istiyor, tutku oldu bir yağmur gibi
Sevilmek istiyor, sebepsizce gökkuşağı misali
Bense sadece;
Dudaklarında bitip gözlerinde kaybolmak istiyorum
Yelkenliyi kullanmayı bilmeden yelken açıyorum umutlara
Tüm sonbahar boyunca kalemimin ucunda yelken açıyorum ufuklara
Bütün bir güz boyu kimbilir kaç defa sabahlayacağız
O kimsenin bilmediği rıhtımda
Gözlerin dökülecek yüreğimin derinliklerine
Bütün aşk şarkılarına nakarat edeceğim gülümseyişini
Ve üşümeyi özledim
Sıcak yaz aylarında sessizce üzerimi örtmeni
En çok da o hasret kokan ellerini
Bir uğultudur kulaklarda bir şarkı gibi
Bir çığlıktır sokaklarda
Dilden dile dolaşan hoş bir dedikodu
Hoşgeldin sonbahar.
iki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya ,
Sonra roman yazsan ne fayda ..
iki adımda geçiyorsun yalnızlık denen tarafa ,
Sonra dağlar aşsan ne fayda ..
--spoiler--