aklımdan geçen sözler
kalbimden gelen sesler
hepsi bir orman oldu
bir kibritle yok oldu
ben sigara
dumanının altında
yana yana
en sonunda kül oldum
sen kibritin hiç yanmayan ucunda
birinin hayatından geçmiş oldun
...
müslüm gürses'in son albümünde yorumladığı bu şebnem ferah şarkısı, sözleriyle tutunamayanlar'dan şu cümleyi de destekler hâlde ve benimki de dahil pek çok hayata tanım içermektedir:
"hayatım ciddiye alınmasını istediğim bir oyundan ibaretti." sf.31, tutunamayanlar, oğuz atay.
fazla söze hacet yok. aslında var ama..bazen görüyor ki insan, böyle özetlenebiliyormuş her şey. hevesi de kaçıyor. 'ben yıllarca anlatmak isterdim' sözü dökülüyor içimize, şanslıysa dilimizden taşıyor. tabii ki şanslı olurdu..o burukluk hissi içinde sıkışmayı kimse hak etmiyor, bir düşünce dahi.
Ağız ve burun yoluyla bilinçli şekilde ciğerlere çekilen bir tür zehir. Bir kaç yıl evvel kapalı alanlarda içilmesi yasaklanmış olsa da, bu yasağı hakkıyla yerine getiren çok az mekan vardır hala. Bir çok şarkıya da ilham vermiştir. "Benim en iyi dostum içkim sigaram", "Ben sigara dumanının altında...." bunlardan bazılarıdır. Etkili bir intihar yolu...
Kağıda sarılmış tütün içeren keyif verici maddedir.Sigara bir süre sonra fiziksel bağımlılık ortaya çıkarır.Sigara'nın kullanan kişiye ve çevresine verdiği zarar bir çok kanıtla sabittir.Bırakması hayli zordur.Bırakmak için sağlık görevlilerine başvurabilirsiniz.
--spoiler--
ah... bu sigara meselesi! bu gençlerden hiçbiri sigarasız yaşayamaz.çünkü sigara onlarda hakikat duygusunu öldürür, bütün eşyayı, bütün hadiseleri dumana boğar, muhayyilenin dumanına... bu nefis bir şeydir ve çok teselli eder.
--spoiler--
peyami safa "mahşer"
not: alıntıdaki "bu gençler" bütün gençler değildir elbette.
biricik sevgilimin yoğun ısrarları ile 1.5 ay bıraktığım fakat 2 gün önce terkedilince bana yine kollarını açan samimi dostum.
bir şarabım,bir sigaram,birde sen olsan yanımda..
mantığımı kullanarak bıraktığım günden beri, ara sıra zevkine içsem de bağımlı olamadığım zehir içeceği. bırakmak için püf noktası yoksunluk hissetmene engel olmaktır. beynini aldatmakla başlar herşey. mesela ben zevkine içeceğim bir sigarayı sanki yoğun sigara dumanı olan bir yerdeymişcesine dumanından iğrenerek içiyordum. beynini aldatmak derken kasdettiğim buydu yani. kaç saattir ya da kaç gündür içimiyorum yerine konulabilecek düşünce budur. hedef koydum. ayda bir kere doya doya zehirledim kendimi. işe yaradı.
başlayalı yaklaşık 8-9 ay oldu. insanlar yazın, yani daha 5-6 ay olduğu zamanlarda bırak işte, daha yeni başlamışsın zaten falan diyorlardı. ben de yaz bitsin bırakırım diyordum. evet, bıraktım da zaten. iki hafta kadar içmedim fazla. paket almadım en azından, arada bir otlandım birilerinden, çünkü paket alınca çok içiyorum, önüne geçemiyorum falan.
neyse, neticede öyle bir şeyler oldu işte. daha sonra kısa bir istanbul tatili yapınca tekrar başladım. istanbul'da belli noktalarda içmenin keyfi farklıdır lan diye. geri dönünce bırakırım dedim. dönünce bırakamadım ama azalmıştı biraz. peşine gürcistan'a giden bir arkadaşım marlboro extra getirdi, onlardan da sadece bir dal sigara kalmıştı, birkaç dakika öncesine kadar.
ders çalışacağım, ama yok! gözüm kapalı yaptığım soruları bile yapamamaya başladım. okuduğum cümleyi anlayamıyorum falan, tekrar tekrar üstünden geçiyorum. bildiğim kelimenin anlamını hatırlayamıyorum, ama blidiğimden de adım gibi eminim. salaklaştım iyice. biraz kafam dağılsın dedim, sözlüğe girdim yine olmadı. bu sefer de entry yazamamaya başladım. çıktım dışarıya.
biraz soluk aldım, bir dal sigara yaktım, oturdum bir yere. nefes borum kendini tekrar açarken ben peş peşe içime çektim dumanları. birkaç dakika sonra aynı testin başına oturdum ve, çok değil, kısa bir süre önce cebelleştiğim soruları her zamanki hızımla çözdüm ve kenara attım.
hani şu var yani. bırakırım diyorsun kısa bir süre sonra; bir tane daha içeyim bir şey olmaz falan. harbi en klasik türk yalanıymış lan bu da. bok bir şey olmaz, sıçtım lan resmen. kafam çalışmadı mal oldum. üniversite sınavına giricem yarın öbür gün, orda ne bok yiycem lan ben.
dudaklarınızdan süzülerek, parmaklarınızdaki o tatlı çıtırtısını tüm sinirlerinizde hissettiğiniz, damağınızdan ciğerlerinize süzülen o tatlı esintisini boğazınızdan geçerken bıraktığı kekremsi tat ve ardından aldığınız nefesle, rakının üzerine şalgam kıvamında işlemesi ciğerinize, ta ki siz o nefesin içinizdeki tatlılığını bırakıp aynı geldiği yoldan onu uğurlayarak dudaklarınız ve burnunuz aracılığıyla bembeyaz dumanını üfleyeceğiniz ana kadar kanınıza karışan huzurunu yaşayacağınız kanserojen ve en ölümcül, katran ve nikotin üreten, gırtlak, ağız, akciğer kanserinin en büyük tetikleyisicisi ve her bir nefeste 100 belirlenmiş kimyasal ile kanınıza karışan ölümcül madde.
insanın hayatını mahveden lanet olasıca tüketim ürünü. intahar etmenin başka bir yolu olarakda adlandırılabileceği gibi; intahar öldürür, sigara süründürür de diyebiliriz.
Bir de başımdan geçen olayı anlatayım:
31 Aralık'ta babamla hastaneye gittik. Doktor klasik sordu işte şikayet vs. nekadardır sigara içiyorsun gibisinden. Ardından babamın sırtını dinledi. Söylediği "Bu ciğerlerle hala sigara içebiliyor musun? Neredeyse nefes alamıyorsun" oldu. Ardından akciğer filmi ve solunum testi istedi. Doktora gittiğimizde önce teste baktı ve *bilmemne* değeri tahmin ettiğim gibi çok düşük dedi. Sonrasında filme baktı. "Akciğerinizde yuvarlak yuvarlak kistler oluşmuş. Bunların bir kısmı kalıcı duruma gelmiş. Sigara içmeyeceksiniz bundan sonra. Böyle devam ederseniz hayatınıza solunum cihazına bağlı olarak devam etmek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca sigaraya devam etmeniz durumunda ileride bu kistler patlayabilir ve size büyük sıkıntılar verebilir. Şimdi ilaç yazıyorum. Ve bu ilaçları ömrünüzün sonuna kadar kullanmanız gerekebilir." dedi.
Ömrünüz eğer yeterse bu laneti kullanan herkesin başına dert açacak birşey. içen de ölüyo içmeyende ölüyo mantığı ise acizlikten başka birşey değil maalesef.