Sevr Antlaşması, 10 Ağustos 1920 tarihinde itilaf Devletleri ile ittifak Devletleri'nden Osmanlı imparatorluğu ile imzalanmış en ağır antlaşmadır. Sevr Antlaşması'nı Vahdettin ile onun gözetimindeki istanbul Hükümeti'nin elebaşı Damat Ferid Paşa'yla birlikte imzalamasına rağmen Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Ankara Hükümeti; haklı bir şekilde ilgili antlaşmayı imzalayanı vatan haini olarak ilan etmiş ve 433 maddeden oluşan Sevr Antlaşması, ölü olarak doğmuştur yani yürürlüğe hiç girmemiştir.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasıyla birlikte Sevr Antlaşması, hak ettiği bir şekilde tarihin çöplüğünü boylamıştır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2428408/+
1) beğenmediğiniz ittihat kadrolarının sayesinde ilan edilen 2. meşrutiyet olmasa idi hukuken geçersiz sayılan bir antlaşma olmayacaktı,
2) mustafa kemal paşa ve önderliğindeki kurtuluş harbi olmasa idi her şeye rağmen uygulanacaktı!
Serv kötü de lozan iyi mi diye sorulması ve düşünülmesi gereken bir anlaşmadır.
Sevr in resmiyeti yoktu kağıt üzerinde oyalama taktiğiydi. Lozanda savaşı kazandığın halde elinle toprakları verdin bide tazminat ödedin bide uğrunda öldün, şimdi soruyorum madem ne gerek vardı savaşıp uğrunda ölmeye?
Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Uğrunda öl elinle ver.
fiili olarak milli mücadelenin başlama nedeni olan, 98 sene önce bugün itilaf devletleri tarafından osmanlı devletine imzalatılan güya barış antlaşmasıdır.
hülya avşar'ın doğum gününün bu tarihe denk gelmesini ise ateistler bile açıklayamaz. çok isabetli bir tesadüf olmuş.
"sevr antlaşması, (fransızca: le traité de sèvres), i. dünya savaşı sonrasında itilâf devletleri ile osmanlı imparatorluğu hükümeti arasında 10 ağustos 1920'de fransa'nın başkenti paris'in 3 km batısındaki sevr (sèvres) banliyösünde bulunan seramik müzesi'nde (musée national de céramique) imzalanmış antlaşmadı.
--spoiler--
ilk gördüğümde, gözyaşlarına boğulduğum bu haritayı, sizlerle paylaşmak istiyorum.. Halen daha baktıkça boğazım düğümlenir.. Paylaşan büyüğümün elinden, küçüğümün de gözlerinden öperim...
5 Mart 1921 tarihli Sphere gazetesinde çıkan bu harita, o dönemin ne yazık ki Türkiye haritası arkadaşlar.. Yani, Osmanlı haritası bile değil.. Hani uygulanmadı, imzalanmadı dedikleri Sevr var ya, işte o Sevr haritası.. Fakat, sarı renk ile işaretlediğim bölgeler, yani dedelerimize bırakılan toprakları, bakınız nasıl belirtmişler.... Kemalistlerin nüfuz bölgesi, Kemalist nüfus demişler... Altta yazanlar ise, bambaşka bir açıklama...
Bakın ne diyorlar lütfen çocuklarınıza öğretin bunları, lütfen..:
''Kemalistler ya da millyetçiler, gölgeli alanı etkin biçimde kontrol
ediyorlar.. Onlar, yunanlar tarafından Ege'den sürüldüler fakat
Trakya'yı, izmir'i, ermenistanı ve Basra körfezi altındaki bütün
Mezapotamya'yı talep ediyorlar''
Hepiniz şahitsiniz arkadaşlar.. 1921 yılının ingilizleri, kendi vatanını, bayrağını, inancını savunan biricik Türk Ulusuna Kemalistler diyorlar ve onlar bunu bizleri aşağılamak için kullanıyorlardı.. Ordularımız izmir'e girdiğinde de, ''Kemalistler izmir'i işgal etti'' diye haberler yaptılar.. Onların gözünde vatan savunması yapanlar, Kemal'in adamlar yani Kemalistlerdi! işte görün, Kemalistlerin yani Türkün başına ne gelmiş! ingilizin kendi ağzından okuyun! Kovulmuşuz Ege'den! Konya ovasına! Ve o halde bile Trakya'dan Mezapotamya'ya kadar topraklarımızı istemişiz! Bu harita, Londra Konferansı günlerinde yayınlandı! O konferansta bize dediler ki, direnmeyin artık, Sevr'de küçük değişiklikler yapalım, bitsin bu mesele! Kabul etmedik! Çok şükür ki kabul etmediler! Osmanlı temsilci Tevfik Paşa'ya söz verdiklerinde, Tevfik Paşamız, ''artık Türk Milletinin gerçek temsilcisi Osmanlı değil, TBMMdir'' deyip, sözü Bekir Sami Bey'e bıraktı! O gün Tevfik Paşamızın başında da fötr şapka vardı!
Bugün bunların hiçbirini bilmeyen insanlar, Kemalist kelimesini aynı o günlerde olduğu gibi aşağılar gibi kullanıyor! Çünkü hepsi ingilizin günümüzdeki gizli askerleridir.. işte sonunda bize bırakılan harita buydu! Bütün dünya buna şahitti.. Ve bütün dünya, tek bir adamın nasıl ateşten gömleği giyip, bir ulusa lider olduğuna da şahit oldu.. Ne mutlu Türküm diyene!
Tıbbıyeli HiKMET.......
--spoiler--
fatih sultan mehmet han, sultan alparslan ve mimar sinan, sevr antlaşmasını ayaklarının altına almış olan mustafa kemal paşa ve silah arkadaşlarını karşılıyorlar. mimar sinan mustafa kemal paşa'ya sarılır şekilde resmedilmiş ve arkada selimiye camisi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1522684/+
2 gün sonra 97. yılı.
Kendisi 434 maddeden oluşur.
Tüm maddeler için link burada: http://bilimdili.com/arke...evr-antlasmasi-tam-metin/
Şöyle özetleyelim:
Trakyanın büyük kısmı Çorluya kadar Yunanlılara.
Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye.
Marmara/istanbul da silahlı Osmanlı askeri olmayacak. Boğazların kontrolü işgal devlerine bırakılacak.
Fıratın doğusunda kalan tüm bölge kürt devleti olacak ve Birleşmiş Milletlere bağımsızlık başvurusu yapabilecek.
izmir yunanlılara bırakılacak.
Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis Ermenistana bırakılacak.
15000 i jandarma olan toplam 55000 kişiyi geçmeyecek bir ordu kalacak ve bu ordunun kontrolü işgal güçlerinin kuracağı bir komisyon ile olacak.
buna tek kelam etmiyor da pezevenk lozana hezimet diyor.
--spoiler--
1- Padişahın özel koruma birliği,
2- içeride düzen ve güvenliği sağlamakla ve azınlıkların korunmasını güvence altına almakta görevli, jandarma birlikleri.
3- Önemli karışıklık durumunda, jandarma birliklerini destekleyecek ve gerektiğinde sınırların denetlenmesini sağlayacak özel birlikler.
Madde 154:
Padişahın özel koruma birliği bir kurmay kurulu ile, personel sayısı, subay ve er olarak, 700’ü geçmeyecej yaya ve atlı birliklerden kurulacaktır.
Madde 155:
152. maddenin 2. ve 3. fıkralarında sayılan kuvvetlerin toplam personeli, kurmay kurulları, subaylar, eğitim personeli ve donatım birliklerini de kapsamak üzere 50 bin kişiyi geçmeyecektir!
Madde 156: (kısaca) azınlık haklarını korumak ve olayları bastırmakla yükümlü jandarma birlikleri de 35 bini geçmeyecek.
--spoiler--
bu birlikler haricinde herhangi bir silahlı kuvvet bulundurma hakkını elinden alan bir antlaşma idi.
Vahdettin avrupadaki topraklarını kaybedeceğini düşünürken anadolunun büyük bir kısmının kaybedilmesi karşısında dumura uğradığı antlaşmadır.
Sevr antlaşması Türklerin değil avrupadan, anadoludan atılması planının ayyuka çıktığı andır. Dünyada bu denli ağır bir antlaşma ve bu denli uluslararası etnik göze zorlama vakası resmi olarak belki de hiç yoktur.
Antlaşma tamamen hakaret doludur. Bir maddesi var ki.
Osmanlı eğer uslu durursa istanbul'un başkent (!) (Hangi ülkenin) olarak durmasına müsaade edilebileceğini yazmaktadır.
ABD başkanı wilson da sonra keyfine göre ermenistan sınırlarını çizecekmiş.
Zaten Nereyi ingilizler nereyi italyanlar nereyi Fransızlar Nereyi ruslar Nereyi yunanlılar alıyor biliyoruz (bilmeyen oç ları gitsin okusun tarihini)
Sevr anlaşmasını istanbul hükümeti imzalamaya karar verdikten sonra (Kesinlikle bunu ret eden bir istanbul meclis üyesi yok!)
istanbul hükümetini tanımayan TBMM nin kahraman ordusu.
1. inönü zaferini kazanıyor.
1. inönü zaferinden sonraki gelişmeler..
ingilizler hemen görüşme talep ediyor. bu görüşmeyi istanbul hükümetinden isterken o ordunun sahibinden yani TBMM den de vekil istiyor çünkü billiyor ki istanbul hükümetinin Türk ordusu üzerinde bir söz geçirme hakkı KESiNLiKLE YOK!
Lenin hemen Atatürk'e mektup yazarak avrupanın doğuya yayılma politikasından iki ülkenin de çok zararlı çıktığını ve bu konuda güçlerin birleştirilmesini istiyor. Daha Kurulmasında manevi değeri olan çanakkale savaşının da kendi kutsal savaşlarından gören sovyet rusya ile siyasi ilişkiler kuruluyor ve Sovyetler Sevri tanımıyor.
Hindistan adeta yıkılıyor yıkılıyor demek az. Çünkü dünyada ilk defa ingilizlere fransızlara italyanlara ve yunana (Yani birden fazla emperyalist bir ülkeye) başka bir halk ayaklanıyor ve zaferler kazanıyor.... Bakın daha 1. inönü savaşında olan bunlar.
istanbul hükümeti TBMM ye dolayısı ile atatürk'e mektup yazarak Konseye TBMM den de bir kişinin katılmasını istiyor. (Kendileri değil ingilizler istiyor tabii)
TBMM bunun imkansız olduğunu tek olasılığın halkın meclisi olan TBMM nin temsilcilerinden (sadece) oluşan bir konseyin olmasını belirtiyor. istanbul hükümeti eli mahküm kabul ediyor.
Görüşmelerde istanbul hükümeti kabine lideri (ismini unuttum) Sözün TBMM ye ait olduğunu dile getirerek onurlu bir davranış göstererek çekiliyor.
Görüşmelerde bir bakıyorlar ki ingilizler sevri biraz yumuşatarak itelemeye çalışıyorlar.
Bizimkiler hepsine "hayır" diyerek anadoluya dönüyor.
üstüne ermeni saldırısına - II. inönü - Yunan Savaşları ve büyük taarruzda postayı koyuyorlar kelimenin tam anlamıyla
Can alıcı yere geliyoruz.
Bu orduya daha 1 yıl önce o malum %50 nin dedeleri isyan bayrağını çekiyor padişahın fermanıyla. ingilizin yunanın yanında savaşıyor vatan hainleri. Cehaletlerinden içinde din ümmet geçince gözleri kararıyor bu hayvanların.
Bu hayvanlar kazanmış olsaydı şu anda burada değil türkiye kendini türk olarak tanımlayan bir halk ve türkçe konuşan bir azınlık bile kalmayabilirdi.
Lozan diyen şakirtlerin kafalarına sevri imzaladıklarını çakmak her türk'ün görevidir!