insanın muhtaç olduğu bir dal. o dalı da çekiyorsunuz ya insanın elinden, o dalında dikenli tarafını tutturuyorsunuz ya vicdansızca...
yok mu bir köşede bizim de sevmeye hakkımız. doluyor taşıyor işte meret, sana doğru taşsa da seni rahatsız eder miydi? paçaların mı ıslanırdı sevgimle, miden mi bulanırdı... bıraksaydın da sevseysim be. şeffaftı halbuki gözün bile görmezdi onu...
Sevmek ona tamamen kalbini vermektir. Her sözüne inanıp güvenmektir. Peki fazla güvenince ne oluyor yada fazla sevince ne oluyor. . Daima en çok seven terk ediliyor.
Ne kadar kızgın ne kadar üzgün ne kadar Çaresiz bir şekilde bırakılmış olsan da vazgeçememektir sevmek.onsuz hayatının durması hayata devam edememeleri sevmek.sen onsuz hayatına devam edebiliyorsan kusura bakma ama sen sevmemişsin arkadaş.
herşeyini, herşeyinle kendini o'na vermektir. ama o ne yapar? seni elinin tersiyle itiverir. çünkü senin en değerlin, sevgin onun için hiçbirşey ifade etmez... kızlar; hepinizin acılar içinde ölmeniz dileğiyle.. erkekleri kırmaktan, üzmekten başka ne halta yararsınız ki zaten?!
aklımdan çıkmıyor ki allahız.. sancısı vardı geçti mi acep. of amk of.
sevmek, hayatta geçilmesi gereken bir köprüymüş meğer. kalbini kasıp kavuran, bedenine sanki iğneler sokup çıkartılıyormuş gibi hissettiren bir duygu. insan yalnız kaldıkça ondan vazgeçemeyecek, uzak kalamayacak, başka birini sevemeyecek sanır. unutulmaz belki duygular, fakat yokluğuna alışılır, yerini her nefes aldığında bir bıçak gibi saplanan hisler alır belki, ama her an canlanmayı bekleyen sevgi, orada bir umutla durur. kalbin öyle yanar ki tek teselli yaşadığın mutlu günler, el ele olduğun, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında sırılsıklam olmuş, sarılı olduğunu hatırlarsın. ama yaşadıklarından çok, acı daha da ağır basar. öyle acır ki nefesin boğazında düğüm düğüm olur, konuşmaya mecalin kalmayacak kadar ağlarsın. ölümü aramaya başlarsın artık. ve bir gün olur, ondan başkasını sevemem dediğin halde biri çıkar karşına. kalbin yeniden, sanki göğsünü parçalayıp dışarı fırlayacakmış gibi atmaya başlar. ve dersin ki "işte yeniden başladık".
tamamen hormonaldır, ancak bunu sadece seks odaklı açıklamak yada cinsiyet üzerinden anlamak eksik olur. daha faklı biçimde yansımaları da vardır. ancak özünde cinsellik olduğunu düşünüyorum. cinsellikten kasıt seks de değil bu arada, cinsel hormonların kişinin davranışları üzerinde etkisidir. bir yanlışlık olmasın.
sevmeyi hala bir eğlence olarak görenler var, hala yanlış anlayan insanlar. sevmek merak etmektir. kıskanmaktır. özlemektir. bir an bile yanından ayrılamamak, başına kötü bir şey gelir diye endişelenmek, korkmaktır. her gördüğünde kalbinin göğüs kafesini parçalayıp dışarı fırlayacak kadar hızlı atmasıdır. gözlerinin içine her baktığında kalp atışlarını hissedebilmektir sevmek. bırakıp gitse de hakaretler, küfürler de yağdırsa, seni sevmiyorum dese de ilk gün ki seni seviyorum diye haykıracak kadar sevmek. baktığında erimek, elini tuttuğunda kül olmaktır sevmek. yaşattığı acıyı bile zevke çevirebilmektir.
hiç kimseye benzememesidir mesela,
asla rahatsız etmez seni yaptıkları,
başkası yapsa tahammül edemediklerine o yapsın diye beklersin hatta.
ve özlersin...