Frida Kahlo Diego'dan vazgeçme eşiğini şöyle açıklamıştır:
"kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim.
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim."
başkasıyla evlenmeyi midesi kaldıran insan zaten hiçbir zaman sevmemiştir, insan böyle bir durumda yalnızca kendine kızar, "ben nasıl bu gerçeği fark edemedim" diye. kendine kızma süresi çok uzun sürmez ama sevgiyi devam ettirmemek gerekir. insan belirli konularda bencil olmalı kendine çokça değer vermeli. en karaktersiz varlık bile birini sevdiyse, bir başkasının koynunda bir ömür yaşayamaz, tiksinir. kişi bu deneyimin ardından daha titiz olur ve kimseden emin olmaz.
aşk özellikle bu devirde çok zarar vericidir, her taraftan seçenek akıyorken bağlılık konusunda titiz olmak gerekir.
ilgisiz tavırlarından sıkılıp özensizliğinden yorulmakla başladığın irdelemeye, güvenemediğini görüp, onun sevmeyi bilmediğini farkederek devam ettiğin bir yolun sonundadır bu eşik. fedakarlık ve sabır katsayını geride bırakıp, kendine güven ve saygı sınırını zorluyorsan aşıverirsin bi anda.
hoş, vazgeçtiğin o değil, ona dair hayallerindir zaten. vazgeçtiğin en çok kendinsindir belki de...
geçen 28 haziranda, tam da beni terk edişinin 6. yıl dönümünde bahsedilen eşik geçilmiştir.
ayrılıyorum bile demeden siktirip git, okulunu her bir bokunu değiştir, sebebini söyleme, hem de bu çocuk seni 6 yıl beklesin ama terk edenin sikinde bile olmaması durumu bir yerden sonra çekilmiyor.
vazgeçme olayı biraz farklı, o kadar süre sonra ilk defa bir kıza açılmaya karar verdim (arkadaş zoruyla) içimden; " madem bu kıza açılacaksın neden hâlâ gideni kalbinden çıkarmıyorsun... olmaz böyle aga" dedim ve siktir olup gidene bir daha gelse de bana ulaşamayacağı şekilde kapıyı kapadım. çok rahatım.
olur da biri bu yazıyı okur diye tavsiyemdir;
başına bir ayrılık gelirse eğer ayrılığın ilk günü bilemedin ilk haftası karşı tarafı sil. bitti.
vaktiyle biri benden de vazgeçmişti. lakin ben ona karşı çok dürüsttüm. olmadığım biri gibi davranmadım. iyi yönlerimi de kötü yönlerimi de anlattım. an geldi seni asla bırakmam diyen kadın kaçacak delik aradı. ben gideceğini zaten biliyordum. Bir telefon görüşmemizde ona da dedim: '' bir gün beni bırakıp gideceksin'' - ''hayır seni asla bırakmam.'' telefon görüşmesi bitti, ben çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağladım. çok yoğun ve hastalık derecesinde yaşıyordum ilişkiyi. duygularımı kontrol edemiyordum. şuan eski halimden eser yok. ilaç tedavisi gördüm ve görmeye de devam ediyorum. o cefamı çekti, bir gün biri gelip sefamı sürecek. desteğe ihtiyaç duyduğum zamanda yalnız bıraktı, yapacak bir şey yok. ufak bir talep: karşınızdaki insanın davranışlarının nedenini bilmeden yargılamayın. aşk meşakkatlidir. bir bütün olmayı başaramayanların ilişkisi er geç biter. bitsin de zaten.