özellikle dışarı çıkıldığında bu duruma rastlanır.
etrafınıza bakın, sırf bu yüzden uzun süreli ilişkisi olan insanlar ortak arkadaşlarıyla birlikte çıkarlar dışarı.
yeni başlayan ilişkilerde baş başa bir pub veya cafe ye gitmek mantıklıdır. lakin zamanla bu durum olağan bir hal alır. işin aslı evde birlikte zaman geçirmek veya dışarıda sinemaya gitmek daha makul gelir.
genelde yeni sevgili olmuş insanlarda görülen olaydır. ilerleyen zamanlarda siyasetten, spordan,şiirden, şarkıdan, ne kadar sevdiğinden, hastalıktan, uykudan...vs yani ottan boktan konuşacak duruma gelinecektir. her şeyi akışına bırakmak gerek.
iki tarafın da beyinlerini kullanmadığını gösterir.
konuşulacak o kadar çok şey vardır ki, sonsuz denebilecek kadar çok hem de, ömür yetmez.
nasıl susabiliyonuz anlamıyom amk!
ulan düşünsene ontoloji gibi felsefeler konuşuyor; konular hakkında aforizmalar üretiyor, değişik teorileri, teorileri ortaya atanların bakış açısından yorumluyorsunuz. daha sonra kendi düşüncelerinizi, olanı, olması gerekeni (ütopyayı) konuşuyorsunuz. bir yandan atasözlerini yorumluyorsunuz. bir yandan sistem hakkında, siyaset hakkında konuşuyorsunuz. bir yandan müzik alışverişi yapıyor, müzik tarzları hakkında konuşuyorsunuz. bir yandan resim ve diğer sanatlar hakkında yorumlarınızı yapıyor, bir su şişesini bile sanatsal açıdan değerlendirebiliyorsunuz. düşünsenize amk, resmen dolu dolu yaşıyorsunuz. akımlardan konuşuyorsunuz... sürreal bakmanız gereken yerde sürreal, realist bakmanız gereken yerde realist bakıyorsunuz olaylara...
ve en sevilen; metaforlarınızın anaforlarında kayboluyorsunuz, ne büyüleyici...*
nasıl susabiliyonuz anlamıyom! -----------------------------------düşündüm şimdi 3-4 dakika ve entry'me devam ediyorum;
ah anlıyorum...
durun gençlerimizin gözünden bakayım; birbirinize kur yaptığınız dönemde; instagram'da happy, sad, alone, byü gibi hashtag'leri koymak size bir şey katmadı değil mi..? ya da birbirinize snap* atıp ''yha slm .s.s'' demeniz... ya da facebook'a bir fotoğraf yükleyip ''bugün de böyle eheh'' diyerek neler yaptığınızı başkalarına ''pazarlamanız'' size bir şey katmadı değil mi..?
nasıl susabiliyonuz, ah anlıyorum...
sikko sikko filmleri izleyip yalnızlık triplerine giriyorsunuz. yalnızlığı karizma görüyorsunuz. halbuki orası sadece hollywood. size pazarlıyorlar, yiyorsunuz. tıpkı bir zamanlar evde oturup çay içenlerin starbucks'ta check-in yapması gibi, hala oluyor mu bu?
filmlerde gördüklerinizi unutun. o yalnız dediğiniz insan kazandığı parayı eşiyle doya doya harcıyor. kanmayın!!!
filmlerde insomnia görüyorsunuz, karizmatik bulup uykusuz kalıyorsunuz. kalmayın!!!
filmlerde şizofreniyi görüyorsunuz, karizmatik bulup şizofren olduğunuzu söylüyorsunuz; oysa ''ota boka güvenen'' sizsiniz, yalan söylüyorsunuz. söylemeyin!!!
bu sahtecilikle kendinizi satmanız da size ileride sorun yaratıyor; bu ''karşılıklı susma'' olayı gibi.
nasıl susabiliyonuz, anlıyorum olm anlıyorum valla anlıyorum amk.
şimdiye kadar kimsenin böyle hissettirmediğini söylüyorsun o'na. oysa anlık bir buhranın içindesin; ''beynini değil duygularını'' konuşturuyorsun. çünkü beynini sosyal ağlarda yitirdin sen. ''nasıl daha fazla takipçi kasarım nasıl nasıl nasıl ıııaaaahh delircem nasııııııl!!??!?!??!?!??!?!?'' diyerek yitirdin. zamanı geldiğinde de kıvırmaya başlıyorsun. e hani nooldu? hani hiç böyle hissetmediydindi? birkaç ay sonra ''hepiniz aynısınız!'' diye çıkışmaya başlıyorsun. sevgilinle konuşacak bir konu bulamamanın nedeni beynini yitirmiş olman aslında.
o ufak beyinlerinizle olası tepkileriniz; ''iyi de sevgiliyiz biz. bu konulardan neden konuşalım ki?''
bu acizliğinizi görüp sizi siklemek isteyen birinin cevabı; ''birbirinize düz anlatımla birbirinizi ne kadar sevdiğinizi anlatmanızın sınırı vardır. ancak metaforik anlatım ile bu sınırı aşabilirsiniz. bunun için biraz beyni kasmak gerekir. tamamen yitmeden geri dönün şu boktan sanalitenizden.''
ya oturup tartışmaktan* daha zevkli bir konu olabilir mi konuşacak? saçma sapan hayaller kurmak yerine bunlar için bir şeyler yapın hem; osurukla boya boyanmaz.
beyaz ekmeği kesin. sanal hayatı kesin. bolca su için. illa kitap okumanıza gerek yok, bir şekilde bilgi edinin. bilgiyi sevin öncelikle. kültürü sevin. genel kültürü sevin. hele bi kendinizi donatın; sonra tekrar deneyin.
yani ''kezban'' diye yaftalanan kızlar ve ''apaçi'' diye yaftalanan oğlanların susup kalması çok doğal. ancak sıyrılmak kendilerine kalmış. bu kesin.
sorun sizde değil aslında, aileleriniz ve ailelerinizin ailelerinde. aslında biraz daha yukarıdan bakarsak sorun sistemde de, bu kadarını kaldıramazsınız şimdi. neyse.
bu dediklerimi bir deneyin, sevgilinizle bir daha susarsanız şerefsizim. net.
Konuşmayın abi, konuşmayın.
Ya susmak o kadar mı kötü şey mk. Gidin sarılın, yüzüne bakın saatlerce.
Bir insanı sevmek için illa konuşuyor mu olmanız gerek, ya da aynı müziği mi dinlemeniz gerek.
Kaybedince hiçbir bok konuşamayacaksın zaten o kadar kasma bence.
ilişkinin bitmesiyle alakası yok bence ilk haftadan aşkım seni seviyorum vb konuşmalar olmuyor utanıyor insan hal böyle olunca konu yokmuş gibi oluyor ama uzun süreli ilişkilerde bu durum oluyosa geçmiş olsun.
Halk dilinde kabak tadı, tıp dilinde monotonluktan ileri gelen sıkıntı durumu. Aynı türden olayları uzun süre yaşamaya bağlı olarak gelişen kişilik hastalığı'nın bir türü.
neden konuşmak zorunda hissediyorsun ki kendini, sorusuyla susturulacak durum.
sevgili yanındaysa olay bitmiştir. ilçe vaizi gibi durmadan konuşan bir sevgili pek iyi durmaz doğrusu.
aslında evet onun yanında kendini konuşmak zorunda hissetmediğin kişi sevgilindir senin, gerisi yalandır azizim.
tehlike çanlarının çalmaya başladığı anlardır. demek ki çok şey paylaşılmıyor ya da bir şeyler gizleniyor. ya da konuşmaya gerek duyulmuyor...
kötü bir şeylerin başlangıcıdır bu durum.
Konusacak bi sey elbette bulunur muhim olan yapacak bir sey bulamktir. Kizi aldin nereye gidicen oralarda nasil davranicaksin bunlar surekli erkek arkadaslariyla takilan zaten kirk yilda bir disari cikan bir erkek icin daha onemli sorunlardir. Zaten kizin cenesi buyuk ihtimal dusuk olacagi icin soru cevap yontemiyle muahbbet ilerletilebilir.
iki insan sevgililerse sürekli konuşacaklar diye bir şart mı var? asıl beraberken oluşan kısa sessizliklerden bile rahatsız olunuyorsa o zaman bir daha düşünün gerçekten sevgili misiniz, o zaman aklınıza getirin ayrılığı.
