''tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına
onca hızla çevirdiğiniz akreplere yelkovanlara
içine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz?
ne kadarı benim hayatım diye soruyor musunuz?
ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime . ya da ben başkalarının?..
... aynadakinin ne kadarı benim, ne kadarı oynadıklarım?''
sevgiyi koydum kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine .
çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan damıtılıp gelen..
yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye
bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan ötesi yalan..''
üzerine kaıplı,süslü tanımlar yapılabilecek kadar evrensel bi kavram değildir öncelikle. bireyseldir.. toplum uyarınca, topluluğa göre değil kendimce sevebiliyorsam güzeldir.
gururla verdiği savaşı kazanamadığı bünyelerde uzun vadede büyük kayıplara yol açan meret. zira asla pes etmez.
mimiklerinizi kaybederek başlarsınız, aklınıza kadar yolu var. hayırlısı.
sevgi, sözlüklerde "i̇nsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" olarak tanımlanırsa da, bu tanımın yetersiz ve yüzeysel olduğunu söyleyen birçok yazar, sevginin tam anlamıyla tanımlanamayacağını düşünmektedir.
sevgi denildiğinde genellikle akla ilk önce, iki karşı cins arasındaki duygusal çekim gelmekteyse de, aslında sevgi, yöneldiği hedefe (sevgiliye duyulan sevgi, allah sevgisi, vatan sevgisi, ebeveyne duyulan sevgi, çocuğa duyulan sevgi vs.) ve biçimlerine bağlı olarak büyük bir çeşitlilik göstermektedir. şefkat, merhamet ve fedakarlık sevginin farklı kılıklardaki yansımalarıdır.
sevgi, öyle güçlü ve öyle garip bir duygudur ki bazen sevgiyi sevdiğinizden korumanız , saklamanız hatta sakınmanız bile gerekebilir.. belki de çoğu zaman... susarsınız... beklersiniz... özlersiniz...