sevgi çok sabreder,lütufla muamele eder, sevgi haset etmez, sevgi övünmez, kibirlenmez, çirkin muamele etmez, kendi faidesini aramaz, hiddetlenmez, kötülük saymaz, haksızlığı sevmez, fakat hakikat ile beraber sevinir, herşeye katlanır herşeye inanır, herseyi ümit eder, herşeye sabreder. sevgi asla zeval bulmaz.
kıskançlık, haset ve öfke gibi olumsuz duygulara ilaç gibi gelen, şüphe, korku, kompleks ve endişeden arındıran, insanın tüm hücrelerini özgürlükle dolduran yüce duygu.
fakir avuntusu. ezikçe bir his. bazen bir yudum sevgi olsa deriz, yokluğu kötüdür. fakat güçlendiğiniz an aklınıza bile gelmez. yükselişte bir insanın zerre umrunda olmaz. ne zaman düşmeye başlar insan. hemen buna sarılır içgüdüyle.
kişi sahip olmadığı şeyi veremez. sevgiyi vermek için
sevgiye malik olmalısınız.
kişi anlamadığı şeyi öğrenemez. sevgiyi öğrenmeniz için
sevgiyi anlamış olmanız gerekir.
kişi incelemediği şeyi bilemez. sevgiyi incelemeniz için
sevginin içinde yaşamalısınız.
kişi tanımadığı şeyi değiştiremez. sevgiyi tanımanız için
sevgiye alımkar olmalısınız.
kişi güvenmeyi istediği şeyden kuşkulanmaz.
sevgiye güvenmek için sevgiye inanmış olmanız gerekir.
kişi kabul etmediği şeyi benimseyemez.
sevgiyi benimsemek için sevgiye karşı duyarlı olmalısınız.
kişi kendini adamadığı şey için yaşamaz. kendinizi
sevgiye adamak için her zaman sevgi içinde büyümüş
ve gelişmiş olmanız gerekir.
Şimdi sensiz bir sen var içimde ne varsın ne yoksun .Sorsan belki hiç ayrılmadık yada hiç kavuşmadık karanlık gecelerde. Aslında biz hep vardık zamanın birinde.
ne güzeldir bu beş harfli kelime. bana yaşadığımı hisettiriyor. hayat onunla anlamlı, güzel. herşeye onunla katlanılıyor.yetr ki hep olsun... kime ve neye olması önemli değil...yeter ki olsun...kuşa...böceğe...yaradana..anneye..dosta..ve tabii ki sevgiliye...
sevgiyi hak etmemiz umuduyla.
Burjuvazinin sevgi anlayışı biçime dönüktür. Dış görünüm ve şekilsellikte kendini ifade eder.
Böyle olmasının mantığı, sevginin, güzelliğin tüketim aracı haline getirilmesinde yatar.
Tüketimin özünde de bireyselleştirme vardır; yani bireysel tüketim, bireysel sevgi.
Birey kendi dışında toplumun tümüne yabancılaşmıştır.
Proletaryanın elinde ise sevginin anlamı farklıdır.
Her şeyden önce ona toplumsal bir değer biçer.
Üretimi, bireyi, toplumu kısacası yaşama ait her şeyi toplumsallaştırdığı gibi sevgiyi de bireyin elinden alır, toplumsallaştırır.
Toplumsal emek ve çabanın bir ürünü haline getirir. Ve bundan dolayıdır ki sevgi, burjuva sistemin ona yüklediği misyonun tam tersine, zıddına dönüşür; tüketimden çıkarılır, üretimin kaynağı haline getirilir.
Herşeyin, herkesin muhtaç olduğu. Su gibi birşeydir. Üç gün alamazsan yaşamamazsın.
Anı:
Köpekleri akşam olunca salıyoruz. Kangal öyle sokakta görsen altına sıçrasın. Bahçenin kapısını kapatınca salıyoruz ki millet altına sıçmasın. Neyse akşam maç ara olunca yanlarına gittim. Öyle çok gitmem ben, tırsıyomda. beni de pek tanımaz, arada yemek vermişliğim var o kadar. Öyle beni görünce hayvan aradan kafasını uzattı, böyle başımı okşa der gibi. Kaşıdım başını, sevdim o Aslan gibi Kangal yattı çocuk oldu. Sevilmek sevmek güzel lan. Yarın ilk işim ona gidip şöyle güzel bi yemek yapacağım.