konuşamıyorsanız bir milim ilerleyemezsiniz, sevgi de varsa da ya da umuluyorsa da biter, ben korktum, o yıldı, bitti..
bir üstteki cümle ifade ediyor bunu, geçmiş. daha önce hatalar yaptım, ama bu sefer yapmıycam, korkularıma sevgimi değişmiycem, bu sefer değil..
Para, üstün olmak ve nefret etmek hayatımızı dolduruyor. Hayatımız da savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi boğazlamakla geçiyor. Sevginiz olmadıktan sonra daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız, daha çok toprağınız, eviniz arabanız, malınız olsa ne olur?
Sevginiz yoksa, hiç bir şeyiniz yok. Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur.
üzerine periyodik olarak dönülen kavramdır. varlığının yaftalanması ve yıkımının başlaması eş zamanlıdır. yeniden inşa süreci tahmin edilemez yenilenmesi mümkün görülmediğinden ötürü. zorlayıcıdır; bir şekilde kalıntılarını saklamayı başarabildiği için. soyutluğu fiziksel görülerle bezenmediğinden durudur aslında. anlaşılmaması duruluğundandır. bir dakika anlatmak isteyen mi vardı ki? esasen sevgi bireyseldir. paylaşılınca kavrama ihanet edilir. dalgaların içselleşmesi, tabloya oturtulan diğerleri. süregelen ömürle bağdaşık bir sistemin hissetmek üzerine çarklarını döndürdüğü rulet oyununa dahil olmak gibi. teşebbüsten ziyade saklılığı canlı tutar. paylaşımı hasta eder ve yavaş yavaş giyotin mekanizmasını kurar. eğer kişide özsaygı söz konusuysa; dallandırmamalı, çabasını esirgemelidir. ya da en basit haliyle kum saatidir. her bir tanecik diğer yöne geçişini tamamladığında elbet çevirmeniz gerektiğini farkedeceğiniz bir zamanınız olacaktır onca dalgınlığınızın arasında.
bir insanı düşünüyorsunuz ya,
gördükçe
ya da
görmeyi tahayyül ederken içiniz içine sığmıyor ya
gözlerine dalıyorsunuz ya
ya da tahayyülde ufuklara
işte sevgi odur.
şöyle bir şey var. biz türk halkı olarak aile, akrabalar, kankiler filan derken bayağı bir sevişgen bir ülkeyiz. genelde dikkat ettiyseniz ecnebi movielerinde sevgi mesajı verilmeye çalışıldığı yani filmin ulvi bir mesaj kaygısı içerisinde olduğunu görürüz. ama türk filmlerinde olay bu değildir. çünkü sevgi bizim her zaman her yerimizde olan bir adet gibidir. örneğin japon alemi robotikleşmeye giden çarklarında işkolik ömürlerini dünya dünya diye sarfettikleri için, genelde animelerinde, filmlerinde hep asıl kazananın arkadaşı, kankası olanın birbirlerini sevdikleri için katlanabildikleri tahammül seviyelerin yüksek olanlar olduğu vurgulanır. sizi seviyorum türk kavmi. ırkçılığa hayır, sevgiye evet. yaratılan herkesi sevgiyle kucaklayarak bu entariciği sonlandırıyorum. muck. zokora sana da evet. *
anamdan doğduğum günden beri bir tek seni sevdi bu adamın kalbi
dünyalar benim olmuştu sanki uzanıp tuttuğun gün ellerimi
lütfetti allahım bana seni
layık edebildim mi sana yüreğimi
asla üzmedin sen bir gün beni
hep mutlu olmandır gönlümün dileği
ve 40 yıl su gibi gelip geçti
eskimeyen bir yuvadır bizimkisi
gül yüzün hiçbir zaman solmasın
üzüntü, keder seni asla bulamasın
lütfen rabbim seni cennetine alsın
sakın ha orada beni unutmayasın
ümidim odur ki sevenler ayrılmasın
mutlulukları ilelebet payidar kalsın.
Hz. Aişe (r.a.) Buyurdular ki ;
''O'nunla başbaşa yemek yerken , Efendimiz (s.a.v.) kendi eliyle ağızıma lokma tutardı.
Ben bardağın neresinden su içersem O'da oradan içerdi."
Sevgi ne Boğaz da, ne mum ışığında yemek yemek.
Ne de pahalı, bir pırlanta demek ...
Sevgi ; bir bardağın kenarın da aynı nokta da iki dudak izi ,
Bir lokma da iki mutlu insan demek.!
iki değirmen taşının arasına arpa, buğday koymazsan taşlar birbirini ufalamaya başlar. iki insanın arasında da sevgi, muhabbet olmazsa birbirlerini yıpratmaya başlarlar. *