kirli dünyalarınızdan nefret ediyorum. ben mutlu olacağım, umarım sen de mutlu olursun ama olmayacaksın. ve bir gün canın çok feci acıyacak. o gün acıyı anlamayacaksın. o gün sadece beni hatırlayacak ve beni kaybettiğin için ağlayacaksın.
her şeyi yazmak istersin,tüm çareler aranır... sen deli gibi bir çare ararken o gider. geç kalırsın hiçbir şey yazmamış olursun. o gitmiştir artık. geri dön.
ne yazarsan yaz gitmiş işte, terk etmiş seni bir başına bırakmış, seni kendinle ve onun hayaliyle böyle zalim birine onu umut eden düşünceler yazmak yalnızca çekilen acıyı arttırmakla kalmaz yersiz uzatır.
en güzeli teşekkür etmektir. geldiği, konuk olduğu, ortak olduğu, kutsanmış anlar toplamını paylaştığı için. ötesi, fazlası, çokçası yok. hepsi hepsi bir kuru teşekkür yazmak borç hanesine ve onu da ödemeye fırsatın olur mu bilinmez... eğer ki gönlün savcılığından "söyleme izni" çıkmazsa bir yutkunmanın gölgesidir olsa olsa kağıda düşen.
--spoiler--
izmir'de, 15945'ten soruyorsunuz;
"gitti" diyorlar.
istanbul'da, siyasi polis bile
adresini bulamıyor...
--spoiler--