yıldızlı bir duvak gibi gökyüzünü izliyorum
ruhumdaki heyecanı anlamanı bekliyorum
nefes nefes sende sevda
sende değil bende sevda
katmer katmer gülde sevda
kara değil pembe sevda
şarkılarda dilde sevda
coşkun akan selde sevda
ateş sönse külde sevda
belli değil kimde sevda
inanmam bu bir rüya dünya kaynıyor altımda
aşkın sihirli elleri dolaşıyor vücudumda
nefes nefes sende sevda
sende değil bende sevda
katmer katmer gülde sevda
kara değil pembe sevda
şarkılarda dilde sevda
coşkun akan selde sevda
ateş sönse külde sevda
belli değil kimde sevda
çiçek kokan yelde sevda
dudaklarda gözde sevda
düşlediğim renkte sevda
kara değil pembe sevda
esved kelimesi en siyah demek olup isim olarak kullandığımız sevda kelimesi esved kelimesinin arapçaya müennes halidir yani dişilidir.yani sevda da bu anlamı taşır.''kara sevda'' sözünün bu durumda yanlış bir kullanım olduğu oraya çıkar.
bu isimdeki kızlar genelde esmer oluyor. evet evet, böyle de bir tespit var. okuduğum okul olsun, içtiğim mekan olsun, çalıştığım ofis olsun, öyle olsun böyle olsun genellikle karşılaştığım cins. yani bayan.
"gözümde bi'şey var" deyince sen
aldık solugu en yakın göz hekiminde
"göz mütehassisi nazmi karagöz"
ışıklı mışıklı şık aletleriyle
gözünün taaa bebeğine
baktıktan sonra
dönüp pişmiş kelle gibi sırıttı bana
"ne kadar şanslısınız" dedi üstelik bir de
üstüme alınmadim
lokantanın birinde patatesli gözleme yiyorduk ki öğleyin
"gözümde hâlâ bi'şey var" dedin
patates kadar açarak gözlerini
en gözde göz hekimini bulduk kentin
ve gözün sarılı çıktık yanından
gözlerim yerinden firlayarak muayene ücretini öderken
gözlerini benimkilerden neden kaçırdığını anladım hekimoğlu'nun,
sonra saygiyla babami andim ister istemez
yillar önce ilk şiirlerimi ele geçirip
"bu şiir denen şey
senin ne karnını
ne gözünü doyurur
a benim şaşı oglum" diyen
ve kırkıma kırık bir merdiven dayarken bile
gözüne giremediğim babamı
"gözümde yine bi'şey var" dedin akşamüzeri
tv'de "göze mi geldik" şarkısını söylüyordu
güneş gözlüğü takmış bir kadın
bu kez başka hekime damladık
günü geçmiş göz damlasi gibi
o da optik camların ardında gözden geçirerek
kirpiklerinin altını üstünü
göz kırptı hınzırca bana
vallahi kımıldatmadım kaşımı bile
"gözümde..." diye telefon açinca gecenin bi'yerinde
aldım götürdüm bu kez seni göztepe hastanesi'ne
giriş bilgilerini yazan hemşire
seninle göz göze gelince
duvarı işaret etti fırlayarak ayağa
duvardaki yazı
duvardaki yazı gözümü alan ışık gibi aklımda
"sağlık burada
sevda gÖzlerde başlar"
"hadi ordan" dedim
"yok daha neler"
sonra kucağıma aldım seni
ve iyileştirmek için
boş odalardan birine götürdüm
hekimlerin
hemşirelerin
herkesin gözü önünde.
gördüğümde yüreğimin yerinden fırlayacak kadar çarpmasına sebep olan sevdiğimin adı dır.
her zaman seveceğim belki bilmiyorum ama, bildiğim bir şey varsa o da artık onu görmeye dayanamadığım dır. aşk yürek ister derler ya? o cesarete sahip olamadığım için kaybettim onu. bu, işte o güzeller güzeli insanın ismidir.
yürek denen o beynin, vücudun neresinde olduğunu bilemediğin organı; tüm bedeninde, tüm varlığında hissetmendir. okuduğun vakit sevda; sözünü gözüne minik buz parçalarının saplanmasıdır.
öyle uzaklara gönderir ki bedeni, beden öyle uzak kalır ki hiçbir yere kıpırdamamış olan ruhtan, kendinle aranda kalan kim varsa tanımaz hale gelirsin. sevdaya düşmen midir mesele, düşüren midir çare, yoksa kör olası şarkılar mıdır her şeyin sorumlusu, bilemezsin.
genel bir bilmeme halidir aslında. her şeye bilmiyorum; diye cevap vermektir. kendini öylesine tanıyamamaktır ya da aslında bu karşında duran biçare mi kendin yoksa uzaklardan, geçmişten bir yerden bakan yabancı mı sen, onu da bilemezsin ya, o yüzden her şeye bilmiyorum dersin. ne istediğini bilmezsin çünkü.
zordur sevda. ne üvey baba gereklidir, ne yunan askeri. iki şehrin hikayesi, iki inancın tarihi, söylenen bir çift ayrı söz bile gerekli değildir zor olması için. iki insandır sevdadaki. ya da bir insan, bir de başkası. ikisi de tek başına birer insan. velhasıl-ı kelam, bir insandır zor kılan sevdayı.
bir insanın medcezirleri, bir insanın gelmeleri, gitmeleri, gitmek istemeleri, ama kalmaktan vazgeçemeyişleridir zor kılan sevdayı. kendi olmak istemesi veya bir başkası yapmak istemesidir karşısındakini zor kılan. belki de sevda tam da budur. kendinden vazgeçmemek ve o çok sevdiğini kendin yapmayı istemektir. bu mudur acaba? belki de o olmak istemektir. varlığınızın naçizane birikimlerini, nefesinizi, gözlerinizi ona ait kılmak istemektir sadece. kim bilir? herkes kendi sevdasını yaratır. kimi gözlerimi de al der, kimi gözlerini uzaktan geçen bir gemi gibi izler, yaşar içinde; istemez gözlerini.
sevda bir balık kılçığı olur bazen el değmemiş sinende. safça takarsın boynuna, kelepçelere denk düşer; kıyıp çıkaramazsın. sevda kelepçelere karşı çıkmak olur o zaman da. kelepçeleri yok saymak değildir sevda. eğer ait olmaksa sevda, vereceğin bir şeylerinin olması gerekir çünkü. bir köpek gibi sadık olmak ile bir kedi gibi çöplüklerde ölmek arasında bir yerlerde olmak, yılkı atı gibi de asla ait olunan yerleri; ruhunun parçalarını unutmamaktır. kendini kurban etmektir belki, ama kendin olacak kadar bir şeyler bırakmaktır zavallı ruhunda kendine dair.
kendi olarak sana geleni, kendin olarak karşılamaktır. kendini her şeyden önde tutmak ama bunun için çaba sarf etmemek, bunu bilmektir. denk tutmamaktır kendini başka hiçbir şeyle ki, sevda ise zaten denk tutabilir misin başka bir şeyle o'nu?
nadasa bırakmak gerekir bazen sevdayı. yeşersin diye çok sevilen toprakları ellerin ile beslememek, göz yaşı ile sulamamak gerekir.
yüreğim seni çok sevdi deyip, ertelemektir kendini sevda bazen. sevdalıyı mı? asla
doktorlar dizisinin sezon finalinde söylediği şarkıyla, birden çıkış yapan şarkıcı. sesi yada söyleme tarzı biraz nilüfer'den esintiler çağrıştırsa da, güçlü bir sese sahip olduğunu kimse inkar edemez herhalde.
erol köse'Nin yeni keşfidir efenim. çıkış parçası içime işlerkendir. kızıl saçlı bu bağyan kişi çıkış parçasının nakarat bölümünü böğüre böğüre söyleyerek müzikal kabiliyetini de bir anlamda ortaya sermiştir.
saçların alev gibi gözlerin rüya gibi
güzelsin hayallerde özlenen cennet gibi
ne kadar gizlesen de ne kadar yok desen de
hayali dünkü gibi yaşıyor gözlerinde
sevda sevda unut onu dinsin gönlünde fırtına
sevda sevda değmez ona ağlamaya
gözlerin nemli nemli yaralı ceylan gibi
ağlayıp inliyorsun içli bir keman gibi
ne kadar beklesen de ne kadar sabretsen de
yıllarca aldatıldın bekledin mecnun gibi
sevda sevda unut onu dinsin gönlünde fırtına
sevda sevda değmez ona ağlamaya