aysel gürel klasiği demek istiyorum. ünzile ve firuze gibi herhangi bir kadın ismi dahilinde yazılan şahane bir şarkı. bu bağlamda da aysel gürel ve bestelerini italo calvino ve görünmez kentler adlı kitabına benzetebiliriz.
Hüsnü Şenlendirici'den dinlerseniz ölebilirsiniz. Olamaz böyle bir şey. Nerede yakalarsa orada keser hayatla baglantinizi. Bir paket sigara bitirebilir insan bunun eşliginde.
Sevda, eskilerin tutkulu duyguları idi, bugun ise bugun e has sartlardan dolayi tükeniyor. Icinizde olan şeyleri bile tüketiyor bu sartlar. (bkz: nesli tükenmekte olanlar).
ilk ne zaman aşık oldun ? " diye sordum Neşet Ertaş'a.
"13 yaşımda. yozgattaydık, mahallenin kızıydı. ona bi türkü havalandırdıydım" dedi.
kızın adını söyledi. sonra pişman oldu.
" yazman gurban oluyum , sevda sırrınan olur. " dedi
hani birisiyle aranızda dağlar vardır, insanlar vardır. hani "kendinizden çok" severisiniz. hayatında başkası bile olsa, karşılıksız sevdiğiniz için onsuz yapamazsınız. hani onun canı sıkkın diye, geceden-sabaha yazılar yazarsınız... tek istediğiniz o'nun mutluluğudur; sizinle veya sizsiz. Çok seversiniz, çok... işte bu sevdadır, evcilik oyunu ya da güdüsel kandırmaca değil. bir kuş olsa, mavilik derdi bu sevdaya..
herkesin kaderinin ismiyle alakalı olduğunu düşünürsek "sevda" kişisinden ayrılan (ya da sevda kişisinin ayrıldığı) erkeğe yazıktır.
yunanlar da sevda'yı "tutkulu aşk" "aşkın tutkusu" gibi anlamlarda kullanmaktalarmış.