kaliteli bir dizidir ancak eksiklikleri vardır.bunlar ayşe tolga-ki kendisini çok severim-18-19 yaşında bir kızı canlandırmamalıydı,ahmet'in kardeşi sanki biraz haminne olmuş ancak sami'nin kızı tam oturmuş rolüne bir de bazı yerlerde bilgi havada kalmış gibi ayrıca susmuş ve bazı 2.yıl karakterleri olmamış.
iyi yönler ahmet-ergun plak diyalogları,sami başlı başına,gurbetçi şahin ve benim favorim bekçi bekir çok çok iyi oturmuş ancak şu başkomiserin yanındaki polisi biraz daha az salak yapsalardı daha hoş olurdu.
şaka maka izleyenleri olan trt dizisi, yayınlanan seksen darbesi bölümünde mahalleye askeri kamyonları çekip askerlerin birbirlerine tekmil verdikleri sahneler ile ilköğretimden fırlamış oyunculukları hiç mi görmezsiniz?
gece vakti sokak aralarına giriyorsunuz ve bağıra çağıra "asker yönetimi ele aldı hayt huyt!" bağırıyorsunuz, adama demezler mi? "lan kerizler anarşistleri uyandıracaksınız bağırmayın!" keşke dizinin yapımcıları bu sahneler için valkyrie'den bunları kırpacağına o dönemin tanıklarına kulak verip askerlerin kapılara sessizce dayanıp paldır küldür içeri daldıklarını dinleseydiler; dekor, kostüm, oyunculukta sıvadıklarını bununla belki kapatabilirlermiş.
izlediğim iki bölümünden ve fragmanlarına denk geldiğim kadarıyla kostüm tasarımcısı 70'li yılları filmde falan bile görmemiş.
kadın giysilerinin dönem ile alakası yok. anormal amatör işi olmuş. gerçi erkek giysileri de sadece gömlek yakalarıyla işi kotarmaya çalışıyor ya neyse. kostüm tasarımcısı arkadaş gitsin iki sahaf gezsin hala bulunabilen neue mode , burda gibi dergilerden alsın da bi fikir sahibi olsun. hayvan gibi para söğüşlemeyi biliyorsunuz azıcık işinize saygınız olsun.
ayrıca 12 eylül 1980'e yeni gelen dizi'nin adının seksenler olması da ayrı gerizekalılık.
bir de fragmana bakılırsa ileri demokrasici ajitasyonun dibine vurmaya hazırlanıyorlar belli.
ajite olalım, hiç bilmediğimiz acılar üzerine iki damla zırlayalım varsın gerçekle alakası olmasın.
yeni nesil duyarlı insan taklidi bebeleri oyalar.
son olarak...
ayşe tolga'ya bildiğin ölürüm. türkiye'nin en güzel kadınıdır gözümde ve fakat liseli kızı oynayacak yaşta da değildir.
jenerik müziği hababam sınıfı'nın jeneriği gibi çok hoş bir özelliğe sahip. hızlı tempoyla çalındığında neşeli yavaş tempoyla çalındığındaysa hüzünlü hisler uyandırıyor. her bestede bunun elde edilmesi kolay olmuyor.
Yaşamını mücadeleye vermiş ölmüş insanları hatalı ateşli gençler olarak anlatmayı seven dizilerden. Tüm mücadeleyi basitleştirerek pazarlamışlar resmen.
geçen bi arkadaşa dedim ki, "olum on numara dizi lan ben çok sevdim."
ağzımın yayını sikiyim emi, ben bile ders almıyorsam, tekrar tekrar kazıklanıyorsam, bu halkın anasını sikseler büyük bir kısmı ne olduğunu anlamaz ve haklı da olurlar.
not: burdan benim çok büyük bir sikim olduğum çıkarımına varacak olan arkadaşlara, aynen devam etmelerini, tam da bu alt metni aşılamak istediğimi söylemek isterim!
dizi amacına doğru yaklaşıyor maşallah. 80 darbesinin haklılığını göstermek için epey uğraşmışlar yeni bölümlerde belli. zaten trt ve sahini akpden başka ne bekleyebilirsinki.
bu dizideki aşkla beni hem güldürüyor hem hüzünlendiriyor.
şakılar ayrı bir güzel.
başta birol güven'i sevmediğim için izlemediğim ama bir kaç bölümde beni kendine bağladı.
dizide konu edilen "çınaraltı" darıca'nın çınaraltısıdır.
diziyi darıca'nın çınaraltıyla özdeşleşmiş pelikanı da konuya dahil edeceği günü merakla beklemekteyim.
mizahını gülünç bulmadığım dizi. ayrıca bünyesindeki gurbetçi karakteri tam bir saçmalık. hiç komik olmaması bir kenara mantıklı değil. nedenlerine gelince:
1) 80 lerde türk işçilerinin aileleriyle birleşmeleri daha yeni yeni başlamıştır. hadi diyelim bu gurbetçi genç erken birleşenlerden, fakat dizide almanya'da doğduğu iddia ediliyor.
2) 80lerde türkçesi bu kadar bozuk bir çocuk yoktur. var diyen avrupa'da yaşamamıştır. türkçesi bozuklar 90'dan sonra peydah oldu. çünkü 80lerde avrupa'da yaşayan türk gençlerinin hepsi türkiye doğumludur. (80lerde avrupa'da doğduysa da genç değil çocuk yaşta olurlar.)
3) gurbetçi karakteri 20'li yaşlarda bir genç. diziye göre 1960-1969 yılları arasında (veya daha erken) almanya'da doğmuş olması lazım. türk işçileri ilk olarak 1964 yılında avrupa'ya ayak bastılar. hiçbirinin yanında eşleri yoktu, hele hele almanya'da resmi eşiyle çocuk yapanı hiç yoktu. 80lerde yeni yeni almanya'da doğumlu çocuklar ortaya çıktı.
tek çıkış yolu; itici ve sevimsiz gurbetçi karakterinin annesinin alman olması. dizi'yi takip etmediğim için bu konuda malumatım yok. sanıyorum senaristler bir ahmaklık etmiş. şimdi denebilirki 60'larda ailesiyle gelmiş biri olamaz mı, cık, olamaz.
ek: unutmuşum, kıyafetler ve saçlar kesinlikle seksenler değil. kimisi daha eski kimisi daha yeni.