birbiriyle asla uzlaşmayacak olan toplumsal değerleri, mirko czentovic ile dr. b. gibi iki karaktere ve bu karakterlerin dünyasını, bir satranç tahtası üzerine yerleştiren stefan zweig' in ustaca kaleme aldığı öyküsüdür. öyküde czentovic bir hitler modeli çizerken, hep kendine karşı oynayan dr. b. yok olmaya yüz tutan bir dünyayı simgeler. dr. b. aslında zweig' in kendini yansıttığı bir figürdür.
karşıt görüşleri satranç oyununa uyarlamak, yaratıcı bir dehanın göstergesidir ve yazarlara olan hayranlığımı bir kat daha arttırmıştır.
bilim ve sanatın kesişim noktalarından biri. bir oyundan çok ötesi, bambaşka bir dünya. tüm ilk okullarda seçmeli ders olması gereken, insanın ufkunu açan, ona sabırlı olmayı, plan yapmayı öğreten, hafızasını geliştiren ve kişiliğini olgunlaştıran, hintlilerin dünyaya büyük bir armağanı.
satranca yeni başlayanlara veya satranç bilgisini tazelemek isteyenlere youtube'ta mato jelic adlı hırvat abimizin videolarını izlemelerini tavsiye ediyorum. son zamanlarda stilini biraz değiştirse de başlangıç ve orta düzeydeki oyuncular için çok yararlı bir kaynak. bunun dışında daha üst düzeylerdeki oyuncular için chessnetwork, kingscrusher, powerplaychess ve ymchessmaster kanalları önerilir.
en nihayetinde 64 karede 32 taşla oynanan oyundur taşların işleyişi ve kurallar da bellidir ama bir o kadar da kolay değildir.
hızlı oynanmaması ve dikkatli olunması, savunmanın her zaman düşünülmesi ama aynı anda da ele geçen bir fırsat varsa, o fırsat hala varken değerlendirilmeye çalışılması ve gereksiz taş düşürülmemesi, her hamlenin pozisyonunu ve bir kaç hamle sonra gelecek pozisyonlar da düşünülerek en mantıklı hareketle atak yapılması gereken oyun. tabi rakibin zayıf olduğunu düşündüğünüz bölgeye geçerli bir sebep yoksa lap diye tek veya iki parçayla saldırılmaz, saldıran kuvvetin yanına o bölgeye istihkam birliklerini göndererek o hazin sonu yavaş yavaş sabırla hazırlamak gereklidir.
güzel bir oyundur, bunları yapınca herhalde en az 1000-1100 elo olunur mirim. daha iyisi için bol taktik, kombinasyon, pratik ve açılış antrenmanları gereklidir.
satranç turnuvalarına katılmış ve bir maç için saatlerce beynimi yormuş olan biri olarak gereksiz saçma bir oyun vakit kaybı. benim ukd vardı, ilk turnuvaya katıldığım gün ukd olmadığı halde ukd li birini yenmiştim ve bu yüzden hızlı çıkmıştı, gambitler falan hohhoooğh her şeyini bilirim ama vasat bir oyundur.
insana ders veren oyun. Kral da olsan tek başına bir hiçsin. Piyon gibi değersiz sansan da kendini oyunun gidişatını değiştirebilir ve vezir bile olabilirsin.
Ayrıca hiyerarşi disiplini çoğu oyuncuda görülür mesela çoğu, rakibin vezirini yeme şansı bulduğunda kalesini veya filini kolaylıkla kurban eder.
kasparov'un zihinsel işkence olarak tanımladığı, insanın öngörü yetilerini ve analitik düşüncesini geliştiren spordur.
toplumumuz tarafından eğlence aracı olarak kabul edilmiş olup, "açılış teorileri çalış" tavsiyesine cevap olarak her daim "ne çalışcam ya, ben kafama göre oynuyorum" cümlesini kurdurmuş bir mülakat olmakla da kalmamış, 32'si siyah ve 32'si beyaz kareden oluşmuş, karşılıklı 16'şar figürün kıyasıya savaştığı "2 kişilik" bir boş ders geçirme hikayesidir aynı zamanda.