neşe veren bir renktir. parlak sarı ışık, kan dolaşımı üzerinde olumlu etki yapar. en parlak renktir. zekayı açar. gri ile karıştırılırsa etkisini kaybeder.
diğer renkler ile karıştırıldığında renklerin parlaklık derecelerini kuvvetlendirir.
penguen dergisinin en tırt tipidir. komik olmadığı gibi aşırı itici. zaten gürcan yurtdestere filmi ile kalitesini belli etmişti. ya robinson ve cuma ya hiç, tek numarası buymuş.
bana çok itici gelen renktir. tersleyen, azarlayan, soğuk bir etkisi var o rengin.
hiç kimseye yakıştıramadığım ama özellikle bir erkekte görünce geri geri kaçtığımdır.esmer mi esmer ve şaka yapar gibi sarı bir tshirt giymiş erkekle konuşurken muhabbete odaklanabilmek hak getire, ben onu değişik renklerle soyup soyup giydiriyorumdur o an.
kadınların sarışın olma çılgınlığından bahsetmiyorum bile!
Bir ara sokakta öldüm...dün
Öylece yani.
Birdenbire
Boşluğa düşer gibi, sarı bir sessizliğin içinde
Granit duvarlı binanın anlamsızlığına,
Şehrin boşu boşunalığına içerlerken
Bırakmışım son nefesimi kaldırıma
Bitmiş,
Öylesine yani.
Birdenbire
Yan binadaki otel odasından izliyordu oğlan
Yüz ifadesini göremesem de
Anlamış mıydı acaba öylece oturmadığımı?
O sokakta bitti her şey
Öğleden sonralarını bir bardak sütle geçiştiren
Apartman sakinlerini düşlerken
Sıkıntıdan
Ölmüşüm...dün
Arka odada ütü yapıp
Buharını burnuna çeken kadını,
Mutfağında her öğün için soğan doğrayıp
Gözyaşını kabuklara saklayan Madam Mari yi
Kocasıyla artık sevişemediği için
Kapı komşusu gar sabunu satan adamı düşleyen Servi yi
Düşündükçe
Ölüvermişim...dün
Böylece bitmiş yani,
Birdenbire
Sıkılmışım derinden zahir.
Tutunca da nefesimi
Portakal kabuklarıyla çay demini döktükleri çöpe
iki kedi de bulanınca
Kaldıramamış nefsim demlenmiş portakal kedilerini
Balkabağı mevsimi bile değilken
Dönüşüvermiş her şey baldan kabağa
Ve saat henüz 12yi vuramamışken
Kalkmış otobüsler durmamaya
Mecal mi bulamamışım, yere döktükleri bala mı basmışım
Hatırlamam ama
Öylece kalakalmışım-kalkamamışım.
Şehrin insanı haberdar değil mi bu öldüresiye sıkıntıdan?
Vagonlar boş, birkaçı kiremit taşıyor topraktan
Kayıklar da serseri misinalar
Otobüsler kimseyi almadan durup durup geçiyorlar duraktan
Arabalar yürüme mesafelerini öldürüyor her gün, her öğle
Her gece
Bisikletleri balkonlarında unutanlar
Her an yağmur yağsın diye dua ediyor
Üç öğün yemek yiyip, dört öğün uyuyorlar
Buna rağmen erken uyanıp, geç yatıyorlar
Aynı kuru kahveciden gün aşırı -iş olsun diye-
Yüzer gram kahve alıp evde -iş olsun diye- öğütüyorlar
Ve bir gün bile sormuyorlar öğütülmüşünü
Kimse sormuyor iş olsun diye yapılan iş, iş midir diye?
Bunlar olurken ölmüşüm o ara sokakta
Balkondaki beyaz brandalar rüzgarla sökülürken
Sökülüvermişim
Şişip patlayan bir eteğin dikişi gibi
Sıkıntı işte
Ya da ölmek yerine
iki adım yol yürüyeydim de
Konuşuverse miydim şu gelin çiçeğiyle.
Gitmek yerine
Jehan Barbur
deyince yanına direkt kırmızı diyesim geliyor, galatasaraylı olduğumdan olabilir. Günlük yaşantımda pek tercih etmediğim bana sürekli çişi anımsatan renk.
sarı renk çok dikkat çekici olduğu için taksi ve dolmuşların rengidir. bunun ötesinde sarı renginin kişilerdeki anlamı: entellektüel güç, yöneticilik, hırs ve iddia, zekadır. c, ç, u, ü ve l harflerinin ilgili rengi sarıdır. yani kişinin isminde ve soyisminde bu harflerin yoğunlukta olması kişinin entellektüel benliğini, zaman zaman farklı buluş ve proje üreterek düşünce gücünü öne çıkartır.
türkiye fantaya sarı denilmesi.
nasıl kola diyebiliyorsun siyah demiyorsun buna da fanta de be kardeşim. sarı ne demek yani suya da şeffaf diyelim artık.