bugün

ersin karabulut un insan psikolojisi hakkinda yazip cizdigi, herkesin kendini buldugu penguenin super otesi kosesi.ayni isimde kitabi da var.
ersin karabulutun anılarını anlattığı ve gerçek olduğu kadar kurmaca taraflarının da olduğunu düşündüğüm ilgi çekici köşesidir...
ersin karabulut'un penguende orta sayfanın solunda yer alan köşesi, derginin en ayrıntılı çizilen köşesidir. konusu ersin in yaşadıkları yada düşünceleridir, bazı konular uydurma gibi gelsede(yani hepsi değil 1-2 konu sadece, sonra üzülüyo ersin abimiz*) genelde insana bende buna benzer şeyler yaşamıştım dedirten konular vardır.
unutulan veya hatırlanması istenmeyen kavram ve olguları hatırlatan ersin karabulut köşesi.
(bkz: 30 yaş sendromu)
(bkz: büyüyünce yaparsın)
geçen hafta üniversite 1 deki hallerini anlatan bölümü gülme krizine sebebiyet verdi. o altı erkek mevzusu nedir öyle yaa. bu adam çok iyi gözlem yapıyo.
(bkz: hep gözlem şekerim)
Ersin karabulut'un yaşlandıkça yoğun bir değişim geçirdiğini ve özellikle sıkıntılı olduğu dönemlerde psikoloji/drama'ya dönüşen fakat güzel olduda tadından yinmez köşesi.
ersin karabulut un penguen deki köşesi.
belki de penguen in en iyi köşesi. her hafta en çok beklenen yeri. çünkü, orayı okuyanların çoğunun 'ersin beni nasıl anlatmış bu hafta acaba?' dediğini düşünüyorum. hepimizden bir şeyler anlatıyor ersin karabulut. sanki kendimizi dışarıdan izlemek gibi.*
Yavaş yavaş eski güzelliğini ve tadını yitiren köşedir.Sayın ersin karabulut'un okul sorunu*,yavaş yavaş olgunlaşması* gibi sorunlardan ötürü ersin karabulut'un artık çok daha fazla önem vermediği köşedir.Bakınız eskiden ersin bey köşeyi ne bileyim daha bir teferrauatlı,özenli filan yapıyordu ve daha ilgi çekiciydi.Fakat o eski güzelliğini şahsen ben bulamıyorum.Bulamasak ta sandık içi ne olursa olsun bizler için vazgeçilmez olacak köşedir o ayrı.Ama eskisi gibi olması şu an için hakkaten güç gözüküyor....
ersin kendini okurun masasına yatırırken, okur kendini masada buluyor.

ersin çizerken okuru, okurken okur ersin'i unutuyor.

o hiç kimse oluyor. herkes oluyor. çoğumuz.

insanın mahremiyeti deşme dürtüsünü de tatmin eden çizgi hikâye.

gülerken düşündürüyor. aklımızı karıncalandırıyor. korkumuzu yeniyor. tek olma hisssini götürüyor.

ersin her hafta kuyuya bir taş atıyor.

sonra dalga.
halen daha uykusuz'da devam eden ersin karabulut köşesi, gayet güzel.
eskiden penguende çıtır çerez namına okunan, artık uykusuzda kopartan köşe. ersin bu günleri bekliyormuş demek ki.

geçen haftaki otobüste yere düşen parayı alırken çizdiği koca göt beni benden almıştır. istiklalde bir garip ağaç olasım geldi o götü gördükten sonra, gerçeğini merak etmedim değil. *
uykusuz'u almak için en büyük sebeplerden olan ersin'in sayfası.
ersin karabulut'un artık çizmediği köşesi. iki-üç haftadır yok. yenisi bunun tadını vermiyor. geri dön sandık içi.*

edit: dönmüş, oley.
haftalar sonra geçen hafta çizdiği oh be dedigimiz fakat bu hafta yine bulamadığımız * * * ersin karabulut köşesi.
ersin karabulut' un artık uykusuzda çizmediği köşe. şu sıralar sevgili günlük diye bir öykü çiziyor.
haftaya tekrar başlıyomuş. (duyum sağlam yerden)
ersin karabulut'un tekrardan yazıp çizmeye başladığı köşe
insanların kendilerinden kesinlikle birşeyler bulacakları köşedir.
''okumada yanında yat'' denilesi köşedir. derginin bu hafta ki sayısında yine kırıp geçirmiştir.

(bkz: ersin karabulut)
Uykusuz dergisinin en süper köşelerindendir. Ersin karabulut daha çok yaşadıklarını çizer ve hep kendimizden bişeyler bulmamızı sağlar... bir ortamda sessizlik olduğunda bu durumdan rahatszılık duyma sorununu ersin karabulut sayesinde aştığım için ayrı bir minnettarımdır kendisine...
her hafta uykusuz'u alma sebebim.
uykusuz almamın sebeplerinden biri.
uykusuz'u okumaya başlayınca ilk otisabi daha sonra ise sandık içi'ni okurum.
ersin karabulut, harikadır.
her hafta uykusuz beklemem sebebim. hala bekliyorum. biri bana uykusuz göndersin... *
hararetli, sendromlu gençlik ve çocukluk yıllarının ersin karabulut tarafından mükemmel şekilde işlenildiği uykusuz dergisi köşesi. iz bırakan yaşanmışlığını, bize de zerk ederek düşündürüyor. kendi başından geçenler, karşı karşıya kaldıkları ''a evet lan gerçekten de öyleydi, kesinlikle haklı'' dedirttiriyor bize. insanların birbirine uyumsuzluklarına, iletişim yetersizliğine dikkat çekiyor. diğer meslektaşı fırat budacı ile yaşam koçu oluyor bir nevi okurlarına.