sabahattin ali

entry1088 galeri109
    76.
  1. büyük türk milliyetçisi nihal atsız'la süngüleşmeye bi tarafları yemeyen yazar.
    5 ...
  2. 77.
  3. KIYAMADIGIM

    Hey bir zaman bakip bakip
    Seyrine doyamadigim!
    Simdi gurbette birakip
    Sesini duyamadigim!

    Evde kapanip kaldin mi?
    Seyrana çikip güldün mü?
    Baskalarinin oldun mu?
    "Benimsin!" diyemedigim!

    Akitip gözüm yasini
    Hatirlarim gülüsünü;
    Kivircik saçli basini
    Gögsüme koyamadigim!

    Dik yamaçlarin selisin,
    Sen benden daha delisin,
    Simdi kimlerin kulusun?
    Basini egemedigim!

    Nasil vurgunum bilirdin,
    Niçin benden yüz çevirdin?
    Kimlerin koynuna girdin?
    Öpmege kiyamadigim!
    5 ...
  4. 78.
  5. zaman zaman ağdalı bir dile başvursa da kürk mantolu madonna isimli eseri ile tasvir sanatının doruk noktasına yakın bir yere bayrak dikmiş yazardır.
    5 ...
  6. 79.
  7. "ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."*
    4 ...
  8. 80.
  9. tam 103 yıl önce bugün doğmuş, derin devlet tarafından öldürülmüş, ne kadar yad etsek az olacak büyük bir yazar. aziz nesin'le birlikte çıkardıkları marko paşa dergisi, sürekli kapatılması, toplatılması, isim değiştirerek yeniden yayınlanması, batıp batıp çıkmasıyla olduğu gibi muhalefetiyle de bir fenomendir.
    5 ...
  10. 81.
  11. çocuklar gibi adlı şiirin yazarı aynı zamanda;

    Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
    Kırlara yayılan ilkbahar gibi
    Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
    Göğsümün içinde ateş var gibi

    Bazı nur içinde, bazı sisteyim
    Bazı beni seven bir göğüsteyim
    Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
    Her yere sokulan bir rüzgar gibi

    Aşkım iki günlük iptilalardı
    Hayatım tükenmez maceralardı
    içimde binlerce istekler vardı
    Bir şair, yahut bir hükümdar gibi

    Hissedince sana vurulduğumu
    Anladım ne kadar yorulduğumu
    Sakinleştiğimi, durulduğumu
    Denize dökülen bir pınar gibi

    Şimdi şiir bence senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin dizindir
    Sevgilim, saadet ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar gibi

    Sözün şiirlerin mükemmelidir
    Senden başkasını seven delidir
    Yüzün çiçeklerin en güzelidir
    Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

    Başını göğsüme sakla sevgilim
    Güzel saçlarında dolaşsın elim
    Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
    Sevişen yaramaz çocuklar gibi
    5 ...
  12. 82.
  13. --spoiler--
    işte adaşım, sana seven bir çingenenin hikâyesi...
    Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir...
    Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde veya ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, söz aramızda gene hoş şeydir.
    Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımağa tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir.
    --spoiler--
    3 ...
  14. 83.
  15. daha çok yazmalıydı, daha çok okutmalıydı kendini...
    Kurk mantolu Madonna hala her okuyuşta aynı tadı verir.
    7 ...
  16. 84.
  17. kürk mantolu madonna gibi bir şaheseri kaleme almış müthiş insan, aydın. Bugün öldürülüşünün 62. yıl dönümü. saygıyla anıyoruz.
    5 ...
  18. 85.
  19. 86.
  20. geçmedi yare sözümüz
    yollarda kaldı gözümüz
    yere sürüldü yüzümüz
    böyleymiş karayazımız.

    çiçekler açılmaz oldu
    pınarlar içilmez oldu
    yar bize gülmez oldu
    böyleymiş kara yazımız.

    yalnız ona yar demiştik
    onda bir şey var demiştik
    o bizi anlar demiştik
    böyleymiş kara yazımız.

    hey gönül gene bu gece
    kederim geceden yüce
    gel susalım beraberce
    böyleymiş kara yazımız.
    8 ...
  21. 87.
  22. insanı yakasından tutup sıkıca kavrayan ve anlattığı şeyi bitirinceye dek bırakmayan, dehşet verici bir üslubu olan yazar/şair.

    betimlemelerinde, en ince ayrıntılara; okuyucuyu sıkmadan ve aksine her kelimede biraz daha meraklandırarak, biraz daha heyecanlandırarak yer veren üstat.

    o kadar gerçek, o kadar canlıdır ki anlattıkları, elinizdeki kitabın tam olarak içinde olduğunuzu çok sonra fark edersiniz.

    farz ı misal; bir kuyucaklı yusuf'un filmi çekilse -ki çekecek ne bir yönetmenimiz, ne o karakterleri hakkıyla oynayacak oyuncularımız, ne de tüm ayrıntılarıyla bir dönem filmi yapmayı götü yiyecek bir yapımcımız var- asla kitabın yerini tutamayacak, asla onun kadar etkileyici olamayacaktır.

    kısacası; okuyunuz, okutunuz...

    düzeltme: imla.
    6 ...
  23. 88.
  24. eski türkçe kullanır. bazı kelimeleri anlamasanızda öyle bir etki bırakır ki üzerinizde kim bilir onları da anlasa insan neler olacak bilinmez.
    3 ...
  25. 89.
  26. ölüsü bile bulunamayan birçok dinlediğimiz şarkıyı(zülfü livaneli leylim ley ibonun arabesk söylediği hapisahane şarkıları sezen aksunun şarkılarının bir kaçı)şiir olarak yazan toplumcu gerçekçi, kürk mantoluu madonayla beni kendine hayran bırakan usta şair yazar...
    3 ...
  27. 90.
  28. kendisini sınır kapısına kadar götürmesi için anlaştığı kamyon şöförü bir ihtiyaç molasında kafasına odunla vurarak öldürmüştür sabahattin ali'yi rivayetlere göre.
    3 ...
  29. 91.
  30. 92.
  31. bulgaristan'a kaçak yollardan giriş yapmaya çalışırken, kendisine rehberlik yapan ali ertekin tarafından öldürülmüştür. birçok şiiri çeşitli sanatçılar tarafından bestelenmiştir. ayrıca;

    (bkz: kuyucaklı yusuf)
    (bkz: kürk mantolu madonna)
    2 ...
  32. 93.
  33. içimizdeki şeytan romanını okuduğum ve hayran kaldığım yazar. içimizdeki şeytandaki ömer karakteri kendisine çok benzemektedir. zaten kuyucaklı yusuf romanınıda da aydında hapisteyken tanıştığı bir mahkumudan etkilenerek yazmıştır. romanlarında kendinden ve çevresinden izler vardır. toplumcu gerçekçi olarak bilinir. memduh şevket esendalı saymazsak döneminin anadoluyu en iyi bilen yazarıdır. müstakbel katili ile de hapishanede tanışmış arkadaşının kamyonunu işletirken yanında bulunan bu hapis arkadaşı tarafında 1948 yılında katledilmiştir. bu büyük yazarı yazmaktan alıkoymak için elinden geleni yapanlar türk edebiyatına büyük zarar vermişlerdir. çoğu hikyesinde toplumun sorunlarını ve aksaklıkları vurguladığından herkes tarafından korkulan ve eleştirilen bir yazar olmuştur.
    6 ...
  34. 94.
  35. 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini istanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır (1921) Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. ilkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra istanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.

    Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945).

    "içimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, istanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" ismet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

    Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş; daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve CHP üyesi ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

    Bulgarista'ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali'nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan'ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950li yıllardan beri Bulgaristan'daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.
    kaynak:vikipedi
    2 ...
  36. 95.
  37. Şair ve yazar.
    "içimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Mevcut durumunu ifade eden sözüyle Sebahattin Ali ;

    "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

    (bkz: kuyucaklı yusuf)
    1 ...
  38. 96.
  39. atatürk'e hakaret ettiği iddia edilen bir şiir yüzünden hapse atılmıştır. cezasını sinop'ta karadeniz kıyılarına yakın cezaevinde çekmiştir. burada cezasını çekerken daha sonraları edip akbayram tarafından bestelenen aldırma gönül şiirini yazmıştır. cumhuriyet mitinglerinde de edip akbayram'ın sıkça çalıp söylediği toplanan kalabalığın kah dinlediği kah eşlik ettiği bu şarkının temelinde atatürk'e hakaret ettiği iddia edilen birinin hapis cezasını çekerken düşündüklerinin olması ironik bir durumdur kanımca.
    4 ...
  40. 97.
  41. tc tarihinin en iyi 10 yazarı arasına rahatça girebilecek kalitede yazar.
    2 ...
  42. 98.
  43. kürk mantolu madonna gibi bir kitabın yazarıdır. ben daha birşey demiyorum.
    5 ...
  44. 99.
  45. edebiyat değeri bir yana, derin devlet kurbanı olmasının bile üzerinde konuşulacak çok şey vardır.

    ayrıca, aldırma gönül'ün söz yazarıdır..
    2 ...
  46. 100.
  47. kanımca onun ömrüne şekil veren iki şehir vardır hayatında.biri sinop,diğeri ise kırklareli!sinop özgürlüğünü kaybettiği şehirdir.bir rivayete göre nemden kibrit bile yanmadığı,mahkumların zindanlardaki nem yüzünden öldüğü bir cezaevi kentidir sinop onun için.ama o burda da umut etmek için neden bulmuştur kendine.bu da cezaevinin duvarlarıda kendiliğinden açan çiçeklerdir.kırklareli ise ölümün onu yakaladığı kenttir.karanlık güçlerce peşi hiç bırakılmamıştır.bu gün bir mezarlığı dahi yoktur.o meşhur şiirirnde bahsettiği deli dalgalar ise artık duvarlara çarpamamaktadır.çünkü deniz ve duvar arasına elli metrelik dolgu beton dökülmüştür!!!
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük