günümüz cahillerinin saldırısına uğramış usta yazar. herkesin elinde bir sabahattin ali. ne oldu da kıymete bindi, iki yüzlü edebiyat fakirleri sizi. eski dönemlerde okunması yasak yazarlar arasındaydı büyük usta.
zeki, gözlem gücü yüksek, anlatımı nefis, okumalara doyulmayan bir yazar. sanırım biz ona layık olmadığımız için erkenden telef edilmiş. keşke o kadar erken ölmeseymiş.
bildiniz di mi bu şarkıyı? her kesimden insanın ağzından duyabilirsiniz. yazıldığı dönemde allah'a isyan içerdiği için çok tepki görse de dillere pelesenk olmuş işte.. bu içli şarkının sözlerinin sahibidir sabahattin ali. romanlarıyla tanınıyor gibi biliyoruz. ama o anonimleşmiş şarkıların sözlerini yazan kişi. biz onu şarkılardan tanıyoruz. okurları pek de edebiyatla ilgilenen kişiler değil yani.*
--spoiler--
döndüm daldan düşen kuru yaprağa
seher yeli dağıt beni kır beni
götür tozlarımı burdan uzağa
yarin çıplak ayağına sür beni
aldım sazı çıktım gurbet görmeye
dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
ne lüzum var şunu bunu sormaya
senden ayrı ne hal oldum gör beni
--spoiler--
şiirleri sade. öyle süslü kelimeler yok. toplumcu-gerçekçi bir yazar.
--spoiler--
seneler sürer her günüm
yalnız gitmekten yorgunum
zannetme sana dargınım
ben sana gene vurgunum
başkalarına gülsem de
senden uzak kalsam da
sevmediğini bilsem de
ben sana gene vurgunum
--spoiler--
ve tabii aşık olduğu kadınlar için de şiirler yazmış. hepsi de karşılıksız bu aşkların. yazdığım "ben sana vurgunum" şiiri nahit hanım'a, "koşma" ise melahat muhtar hanım a yazılmış. hayal kırıklığı görülüyor zaten şiirlerinde;
--spoiler--
sevip sevip yari ele kaptırmak
kara bahtın bana eski işidir
ömrümdeki yıllar kadar yar sevdim
her biri başkasının eşidir.
--spoiler--
--spoiler--
Aşkına yoktur enzade
Aklını aldı o taze,
Aleme oldun kepaze,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
--spoiler--
2 nisan 1948'de de faili meçhul bi cinayete kurban gitmiş.
" "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".
Müthiş bir ruha sahip olan insan, okuduğum her cümlesinde gözlerim buğulanır. 'Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.' cümlesiyle de beni kendine ebediyen bağlamıştır.
efsanevi kürk mantolu madonna kitabının yazarı. o kadar kara çerçeveli bir realistik yapısı var ki yazı dilinin. sükunet kaplıyor insanı okurken, bitirip kitap elde ağız açık kalırken.