toplumcu-gerçekçi sanatçılardandır. kuyucaklı yusuf romanıyla ünlenmiştir. kürk mantolu madonna romanı da sevilen eserleri arasındadır. marko paşa adlı mizah dergisinde yazdıklarından ötürü katledilmiştir.
Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığımı zannediyormuşum.Bunu şimdi anlıyorum.Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.Ama şimdi inanıyorum.Sen beni inandırdın. Seni seviyorum.
Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.Seni istiyorum.içimde müthiş bir arzu var.Bir iyi olsam!
kürk mantolu madonna eserini her okurunun, türkiye'deki tüm kitapseverlerin, hatta dünya'da tüm edebiyatseverlerin okumasını gönülden dilediğim, çok ama çok özel bir yazar; derinlikli, duyarlı bir aydın.
şöyle bir önerim de var; kürk mantolu madonna'yı gittiğiniz her kitapçıda insanlara tanıtın. misal bendeniz istiklal caddesi'ndeki yapıkredi yayınları'nda kürk mantolu madonna'yı eline almış, inceleyen hanımefendiye bu muhteşem eserin harikuladeliğini anlatmaya çalıştım ve ekledim türk değil yalnızca dünya edebiyatının en güzel eserlerinden biridir; dedim.
hayatta inanmadığımız şeyleri ister istemez tekrarlayarak ne kadar çok zaman kaybediyoruz; biraz da gönlümüze dokunan, ruhumuzu kavrayan şeyler üstüne konuşalım insanlarla hem de hiç tanımadığımız insanlarla...
`
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim.
Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
,
"Bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir."
"bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi."
türk edebiyatının en önemli isimlerinden biridir sabahattin ali. aynı zamanda leylim ley, melankoli gibi bir sürü enfes şarkının da söz yazarıdır. öğretmendir, aydındır. türkiye'de hatırı sayılmamış aydınlardan biridir ne yazık ki. ölmüştür, öldürülmüştür.
25 şubat 1907 de gümülcine'de doğan 2 nisan 1948 de kırklareli'de ölen öğretmen - yazar.
hayatı boyunca değişik işlerde bulunan sabahattin ali, almanca öğretmenliği, milli eğitim bakanlığı yayın müdürlüğünde memurluk, devlet konservatuvarında dramaturgluk yapmış; 1945'te bakanlık emrine alınmıştır.ayrıca istanbul'da markopaşa adlı mizah gazetesini çıkarmıştır.
yazarın başlıca eserleri;
içimizdeki şeytan,
kürk mantolu madonna,
markopaşa yazıları ve ötekiler,
kuyucaklı yusuf,
bütün şiirleri,
çakıcı'nın ilk kurşunu,
yeni dünya,
sırça köşk,
kağnı/ses/esirler,
değirmen,
mahkemelerde,
hep genç kalacağım'dır.
2012 lys 3 sınavı edebiyat bölümünde sorulmuş olan yazar. kendisinin tüm kitaplarını okumama ve eşinin kızlık soyadı gibi gerekli gereksiz her türlü şeyi bilmeme rağmen soruyu yapamamam beni fazlasıyla üzdü. sınavı kazanamadığıma değil soruyu yapamadığıma üzüldüm. ama ne olursa olsun sabahattin ali babadır, candır. en sevilendir hep.
cumhuriyet tarihinin ilk faili meçhullerindendir. nietzsche sendromu nun şiddetli ısrarlarına rağmen hala okuyamadığım bir başyapıtı bulunur adı kürk mantolu madonnadır. inat etmeyin okuyun.
bir akşam kadıköydeki meyhanede oturmuş haluk abim ve güzel bir kadınla beraber rakımı yudumlarken yan masadan, cemal süreyalı özdemir asaflı muhabbetimize bir anda mevzu bahsi geçen üstadın şiirleriyle katılıverdi bir beyefendi. öylesine aşığı ki üstadın, hakkında bilmediğimiz onlarca şeyi anlatır, biz de hayranlık içinde dinlerken bulduk kendimizi. derken yakın zamanda çıkacak sabahattin ali belgeselinden söz etti. metin avdaç diye bir adam yapmış. fragmanını izletti, pek beğendik. bir an evvel gidip izlemeliyiz dedik. muhabbetimize o beyefendiyle devam ederken kalkma zamanı geldi ve "bu arada" dedim "isminiz bağışlamadınız?". "ah" dedi "evet. ben metin avdaç galamıza beklerim."
bir kadını ''leylim ley'' diye sever,
aynı kadına ''yedi yıldır uğramadım yurduma'' diye özlem duyar,
aynı kadından ''ay bir yandan sen bir yandan sar beni'' diye şefkat bekler.
"Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek , bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey." demiş yazardır.