sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    1800.
  1. bir kırlangıç
    bir kırılgan düşmek bıraktı
    gagasından,
    parçalandı diz kapaklarım,
    kanadı.

    bu hikayede unutmak yok sevgili!
    su yüzünde eskimek var.
    kapladım kitap yüzlerimi,
    saçlarıma beyaz bir kurdele taktım
    fasulyelerimi pamuk arası ıslattım
    ve bekledim,
    ve bıraktım,

    şimdi bütün çiçekler esriyerek solsun.
    seslendi tavan arası plaklarından bir ses:
    çoktan unuturdum ben seni - çoktan,
    ahh bu şarkıların gözü kör olsun!
    1 ...
  2. 1801.
  3. gel beri yar gel beri,
    g*tüne kodumun berberi,
    hemen traş et beni,
    yoksa s*kerim seni.

    berber anan güzel mi?
    ben istesem verir mi?
    eğer anan vermezse,
    gel sapanlavurbeni. *
    0 ...
  4. 1802.
  5. senden sonraki ilk yağmur bugün düşmedi buranın topraklarına.
    bazen insanı dinlendiren bir gölge,
    bazen de su oldu yanmış ormanların susuz ağaçlarına.

    gözlerim.

    senden sonraki ilk yağmur gökyüzüne ait değil
    senden sonraki ilk yağmur bugün ilk değil sevgilim.
    0 ...
  6. 1803.
  7. ŞÜPHE

    Bilemezlerdi sorsalar, neydi bekledikleri?
    Neden toplanmışlardı böyle tören alanında?
    Niye uzatıyorlardı ki gökyüzüne kemikli ellerini?

    Belli ki biraz zaman gerekliydi onlara.
    Göğüsleri inip kalkıyordu sıklaştıkça solukları,
    Utanıp güzel gözlerini öne eğiyorlardı.

    Belki de sadece çekiniyorlardı söylemeye,
    Acaba gülerler mi bize, düşlerimizle alay eder mi
    Bu kötü adamlar, acaba gerçekten de kötüler mi?

    Beklemeli, beklemeli en iyisi,
    Bir yıldız gibi susup,
    Uydurarak adımlarımızı mağrur bir atınkine,
    Beklemeli gerekirse birkaç bin sene.

    Belki de çok daha önce güvenecekler bize.
    1 ...
  8. 1804.
  9. en nefret anlarımın rengi, yenmiş tırnaklarımın karanlıklarında gizli!
    altın portakal ödüllerim var benim aşka dair...
    lise formama verilmiş...
    "ey aşk beni yağmala, ateş et arka arkaya" diye yazılan sarı sıralarda,
    meğer hiç ölmemişim, yine bir hiçlik anında.
    yaşar sandığım doğmayanlarımı alıp yanıma kayıp şehirler bulmaya gidiyorum haketmeselerde!
    biliyorum herkes birgün tırnaklarımın bedelini ödüyecek! ve biliyorum bunu ben göremeyeceğim...
    onların benim tırnaklarımı görmediği gibi!
    0 ...
  10. 1805.
  11. henüz çirkince bir böcekken
    kelebek olma hayalleriyle yaşayan tırtıl
    bir günlük ömrünün olacağını bilse
    kozasından çıkmayı göze alır mıydı?
    0 ...
  12. 1806.
  13. sana sonunu anlatacağım, anla!
    ilk önce gözlerin acır, sığmaz kabına,
    uzuvların sana ait değildir artık.
    bacaklarını hissetmezsin, kolların ise kırık!
    kalbin, can havliyle de olsa, atmaz!
    bir el sıkıyordur boğazını, bırakmaz!
    sesin çıkmaz, nefesin yüreğinde kalır,
    işte o an göğsüne bir bıçak saplanır,
    ve verirsin son nefesini.
    kıyafetindir artık, giyersin kefenini!
    bedenin ise artık toprağın altında.
    sen de ölmüşsündür işte, sonunda!
    ben bu filmi daha önce de görmüştüm.
    ben de bir zamanlar, ölmüştüm!
    2 ...
  14. 1807.
  15. benim kişiliğim bir çocuktan daha küçük
    ve
    hayatım,
    önümde duran;
    karaladıkça yeni bir sayfasına geçtiğim
    bir kara defterden ibaret.
    1 ...
  16. 1808.
  17. eğer aynalar bile yüzünü göstermiyorsa
    bil ki o zaman yalnızsın.
    kayıpsın kendinde, duvarlar arasındasın
    kendi ördüğün...
    kendin olsan da kendinde olamazsın bazen
    ve tuzaktasın aslında uzak olsan da
    karanlık ufkun güneşsiz günlerindeki labirent sokaklarında...
    0 ...
  18. 1809.
  19. bir arkadaşla ilgili olarak yazmıştım. bıyrın.

    Başka yere yazma spam olur,
    Beyaz giyme toz olur,
    Orbay'a bulaşan sağ kalmaz,
    Silmezsen kural ihlali olur.

    Rıdvan vurur gol olur,
    Bin dereden su gelir,
    Rammstein söyler bu sözü,
    Yoğurt ayranla hallolmuş özü.
    0 ...
  20. 1810.
  21. inanmak isteğim bir hikayedir bu.
    çocukluğumun soft hatıralarından hiç çıkmayacak olan,
    günün yorgun sigara molalarında apansız yüreğe kor gibi düşen,
    sükunet sahibi deniz gibi bazen,
    bazen aynı denizin köpürüp kayalara çarptığı dalgaları gibi beynime çarpan,
    ve alnımın, ayak parmaklarıma doğru düştüğü anlarda yazılan hikayedir bu..
    görüldüğüm suretin arka yüzüdür,
    heybemin dolmayan cepleri, dökülenlerin önsözü...

    hayat denilen bu sessiz çığlığın tam ortasından yazarak başlamak..
    ben,
    yüreğine felç inmiş bir aşk zede..
    pencere kenarında günü batıran tüm düşüncelerde..
    sevmenin cesareti kaybolmuş,
    güven bitmiş.. göz bebekleri hayatın bir sahnesi..
    tekrarı olmayan, doğaçlama bir serüven..
    bu hikaye işte böyle doğmuş..
    aşk bir oyun.. iki perde.. ben figüran yaşadıklarım senaryoymuş.
    0 ...
  22. 1811.
  23. lise defterimde buldum bu şiirimi; o zamanlar yazardım, sanırım eski aşklar kalmadı artık.

    bak bu gece de hüzün çöktü yıldızlara,
    bu gecenin sabahı da umut olacak bahtsızlara.
    doğduğu gibi batacak yine güneş;
    hayat değil mi bu, zaten hep kalleş.

    geceyi bu yüzden mi sevdim bilmem;
    gece umudun doğmasını beklemektir.
    ben gece sevdaya yenilmem,
    sevda; güneşin batması demektir.

    imkansız olduğunu bildiğim halde,
    büyüdü umudum her hayalde.
    her şeyin hoş ve güzel de
    ne olur bir kez de kal de!

    bir özlemdi benim sana duyduğum,
    bir umuttu gözlerinde okuduğum,
    bir acıydı sözlerinde bulduğum,
    sen oydun son aşık olduğum.
    *
    0 ...
  24. 1812.
  25. yağmurlarla birlikte gel sevdiğim,
    ıslanalım ve paylaşalım
    su damlacıklarını bedenlerimizde,
    yağmur altında.

    kar taneleriyle birlikte gel sevdiğim,
    üşüyelim iliklerimize kadar
    ve bürünelim beyazlara,
    silinsin ruhumuzdan kirler,
    karlar altında.

    ilkbaharla birlikte gel sevdiğim,
    yeniden hayat bulalım
    ve yenileyelim kalplerimizi,
    ruhumuz canlansın doğayla birlikte,
    ilkbahar güneşinde.

    yazla birlikte gel sevdiğim,
    güneşi görmesin gözlerim
    senin yanında,
    sadece sen ısıt beni
    ve kalbimi sıcaklığınla,
    birlikte eriyelim,
    tek vücut bulalım,
    yaz sıcağında...

    ne günlerdi onlar, sensiz ilhamım da kayboldu.
    0 ...
  26. 1813.
  27. *ay bir kadındır.

    http://2.bp.blogspot.com/...Q/s1600-h/-ay_bir_k...jpg

    saat 17.00...
    Ay bi kadındır....
    Güneş devrederken günü ..Sarı Su Dolu Fanus'a
    Fanus,devrilmemek için...ağır kalçalı bir kadın gibi yavaş hareket eder... ve kurulur tahtına tüm tabasına hükmeder..

    saat 18.00...
    Ay bir kadındır ...
    Önceden belirlenmiş menziller de haritalanmış bir gece koşusu ...
    Mikail rahat..durmuş bir köşe de yaratılanı izliyor... artık hepsi standart ve herkes rolünü biliyor...

    saat 19.00...
    haberler başlıyor ..bu saat hiç vurmasa da olur ama ezberden şaşmamak adına yaşanıyor.
    Keçi boynuzunun bir kaç gram tatlısı için odununu kemirmek gibi bir şey ...
    haberler!!!
    her yerde ölüm ve zulm
    Ay koşarak 19.00 dan 20.00 ye kaçıyor...

    saat 20.00
    Yaşamların praymtaym'ı ne yapsanız olur
    bir kız bulaşık yıkıyor ... en güzel diziler ekranlarda... sevgililer el ele ... bir anne çocuğunu emziriyor... taş bir plak cızırtısı... klavye şıngırtıları... kupalarda çaylar...bir parkta akşam sefası....pijamalar

    saat 21.00
    Ay'a dair sözler geliyor aklıma...
    altı kat daha hafifsiniz yalanları .... yok arkadaş öyle bir şey...düşünüyorum da!!
    gördüğünüz Yuri Gagarin bir metre sıçraya sıçraya yürüyorsa eğer; O ,ilk kez Ay'da yürümenin çocuksu heyecanı olmalı

    saat22.00
    Ilık bir yaz gecesi ..yıldızlar yine şikayetçi Ay'ın parlaklığından...nice dev güneşler minik soğuk bir gezegeni kıskanıyor...
    içlerinden biri soruyor ''ne zaman emekli olacak da önümüz açılacak''diye... diğerleri anlamıyor.. soruyu soran israfil'e bakıyor.

    saat 23.00
    Ay yine şahitlik yapıyor....
    Şehrin her yerinden dışlanmış bir adam... falezlerde durup yeni doğmuş bir kuşla konuşuyor.. Anlatamayınca derdini ağlıyor...
    Sarı Su Dolu Fanus'un şahitliğinde falezlerden atlıyor...

    saat 24.00
    Ay yine bir kadındır..
    ve bakmadan kimsenin isyanına, her gece yaptığı gibi o günün kucağından diğer günün kollarına atlar...kimse sormaz artık. gerçekten utanır mı bu yaptığından...

    saat 01.00
    Ay bir kadındır
    Uyku bastırmadan önce yastık yorgan altında, çırıl bir sevişenlik arar defalarca..
    ...zannederim ki!! Tamda bu saatlerde.. biraz da şehvetten olsa gerek... ışığı artar ..

    saat 02.00
    bırakarak her şeyi yatakta ve uykuya hiç ihtiyaç duymadan ..son kez şehri dolaşır... teheccüt namazları... ölüm sessizliği... horultular... bar çıkışları... dalgaların umursuzluğu ..otoban yalnızlığı... O bile yalnızdır artık...
    haaa!!!...... bi tek yer hariç. Boğaz Köprüleri
    onlar hala sıkışıktır..zaten Ay orda hiç sıkılmaz....

    saat 03.00
    Ay bir kadındır...
    ve kimse bilmez nerdedir bu saatlerde, mesela durduk yere haylazlık yapar.
    Elinde çilekler, memleketin taaa! en doğusuna gider de, bir doktoru uyandırır belki de ağlatır... anlayın işte, haylazdır.

    saat 04.00
    Rüyaların dili çözülür..her şey karışır alemlere!!.... yeni konuşmayı söken bir bebek ağlaması , çakıl taşları , su sesi, , bir orkestra, açık kalmış bir masa lambası, soğumuş bir soba, üç boyutlu saçmalamalar ...rüya kırıntıları ve sabah ezanları...
    Ay bile anlamaya çalışmaz bu saatleri

    saat 05.00
    ufka yaklaşır Ay. bu saat tarihin kılıç seslerini ,barut kokularını, at kişnemelerini depolar... bu saat savaş başlangıçlarının şahidi... birazdan Normandiya'ya çıkartma yapılır, istanbul fethedilir, Büyük Taarruz başlar, Mohaç, Malazgirt
    bekle bizi biz geliriz...

    saat 06.00
    Sanmayın ki Ay bir kadındır... ve sanmayın ki devrilmemek için yavaş hareket eder... ıssız bir ormanda karanlıklarla doğar ve ilk görüldüğü yerde devrilir de
    tüm günü geceye boyar...

    Sanmayın ki,Ay bir kadındır.
    1 ...
  28. 1814.
  29. Kokunu tasimayan baharlar var simdi ceplerimde
    sensiz gulumsuyor mavi gelinciklerimin rengi
    ne yana donsem yalnizlik batiyor tenime...
    sana KANIYORUM!

    kelebeklerim goc etti ardindan
    renksiz bir hayatin kizilliginda kaybettim gozlerimi
    yuregimi alt ust ederken firtinan
    seni SOLUYORUM !

    gozlerin en guzel rengi omrumun
    bir bakisinla eridi buz daglarim...
    koynumda kurutuyorum gozyaslarini gonlumun
    sana AGLIYORUM !

    ve ben...
    karanligin koynunda usurken simdi
    seni dusunmeye bile cesaret edemezken
    ellerim yitirdiği elleri ozledi
    sana SUSUYORUM !

    en kurak zamaninda yeryuzumun
    sensizligi yasattin topraklarima
    simdi nerdesin ? diye sakin sorma !
    sana ÖLÜYORUM!

    Pinar (http://pinartje.blogspot.com )

    (sairlik ne haddimize.icimizden gecenleri dokmece)
    3 ...
  30. 1815.
  31. karanlık sokaklarda kaldılar
    gölgeler.
    ışık kalmadı.
    gölge kalmadı.
    umut istiyordum , umut kalmadı.

    ve hayat bir ayağı kırık sandalye gibi şimdi ,
    bütünlükten yoksun ve yalnızca kendini tutabilir dengede.

    bir de yaradır avuçiçlerimde ,
    gözler, ışıksız sokaklar ve gölgeler
    parmak uçlarımda bir yangın birazdan cehennemi terkeder...
    0 ...
  32. 1816.
  33. hepsi bu kadar, başlayınca dünden
    örtülmelerdi
    bu kadar kalan, bu kadar olan
    ne tam ne eksik ama hep yarım.

    yağmurlarla uyanıyorum ıslak,
    ıslanıyorum,
    üşüyorum
    ve gözlerin
    anlatmaya başladı yeniden
    tükeniyorum.

    kar ve bulut iki anlamsız duruş
    iki anlamsız tanımlama,aşk ile nefret gibi
    emek ile sermaye gibi...

    hep gibi gibi geldi zaten
    hep gibi gibi gitmedi giden ne olduysa,
    gelirken buğulu olan giderken her neden ise
    hep netti,
    güllerimde öyle,
    hani o bahçene bıraktığım ya da hiç tanımadığım,
    iyi amcaların ölmesi, öldürülmesi...

    şarap kadehidir aynı zamanda yaşamak ve haliyle nefes almak,
    insan yüzü şarap kadehini kaldırınca mertleşir ya da yavşaklaşır,
    bu yüzdendir şaraba ve sana olan tutkum...

    bu yüzdendir her yenilgide mertçe sarhoş olmalar,
    mertçe kahpeleşmeler
    bu yüzdendir masalarda yapılan devrimler...

    bir sarap kadehi gibi aşık olmak, bir sarap kadehi gibi
    yaşamak,
    bu yüzdendir...
    3 ...
  34. 1817.
  35. Ergenekon dalga dalga
    Vatansızlar hep bir safta
    Yiğitlere kahpe yafta
    Sığar mı hapse anadolu?

    Söner ampuller gün olur
    yiğitler de bir gün hür olur
    Bugün yarın o putlara
    Hesap da soran bulunur *
    2 ...
  36. 1818.
  37. bütün kalbine girenler bir aşk şiirinde toplansa
    ve herbiri o şiirin bir mısrası olsa
    ilk mısrası olmak
    en güzel mısrası olmak
    en duygusal mısrası olmak
    en anlamlısı olmak
    en unutulmazı olmak
    hiçbir önemi yok bunların
    varsın diğerleriyle kıyaslandığımda
    hiç önemim olmasın ne fark eder
    o şiirin son mısrası ben olayım
    o bana fazlasıyla yeter
    1 ...
  38. 1819.
  39. Bir hayal kurdum
    içinde sen vardın
    Sanki gerçek gibiydi
    Çok güzeldi
    Bir rüya gördüm
    içinde sen vardın
    Sanki gerçek gibiydi
    Çok güzeldi
    Bir sevda yaşadım
    içinde sen vardın
    Sanki bir hayal bir rüya gibiydi
    Çok güzeldi
    Şimdi bir hayat yaşıyorum
    içinde sen olan anılar var
    Senle başlayıp senle biten hayaller
    Sen olan rüyalar
    Ve anlam veremediğim bir ümit
    Ama neye yarar ki
    Sen yoksun
    3 ...
  40. 1820.
  41. Kimseler bilmiyor artık halimi
    Üşümüyorum sanıyor beni o buz gibi bedenine sarıldığım yalnızlık
    Birtek peşpeşe yaktığım sigaralar şahit gecelerime
    Onlar da sırlarıyla beraber kül olup gidiyor
    Ay ışığı ben bakınca parlamıyor artık
    Ama yine de bazen kayan bir yıldız görüyorum
    Tutacak dilekleri olanlar için
    Şimdi öyle acıyorumki o güzelim papatyalara
    Ne de olsa bana gerçeği yalnız onlar söylemişti
    Sadece özlemle güneşin doğuşunu beklemeyi severdim
    Ama artık o da anlamını yitirdi
    1 ...
  42. 1821.
  43. Sana bir şiir yazdım
    Şiirimde hece ölçüsü kullanmadım
    Tıpkı aşkımın ölçüsüzlüğü gibi
    Şekil şema kafiye de yoktu
    Tıpkı aşkımın tarifsizliği gibi
    Durak dayoktu
    Tıpkı içimde büyüyen yangın gibi
    Ve şiirimin son mısrasını bir türlü yazamadım
    Tıpkı sonsuza dek sürecek aşkım gibi
    1 ...
  44. 1822.
  45. Ben haykırışlarımı gecelere yapmayı severim
    Ama bu gece bir farklı geldi gözüme
    Sanki sessiz geceler bana haykırıyordu
    Sanki uzun geceler benimle muhabbet etmek istiyordu
    Sanki karanlık geceler benimle sırlarını paylaşmak istiyordu
    Bu gece bir farklı geldi gözüme
    Bütün yıldızlar birer birer mevkilenmiş yerlerine
    Ay ışığı bütün güzelliğini yansıtmış
    Karanlık denizlerin üzerine
    Sanki bütün evren derin bir uykuda
    Bir çıt çıkarsam parıldayacak gökyüzü
    Denizler uykusundan uyanacak
    Bu gece bir farklı geldi gözlerime
    Korktum haykıramadım
    Sessizce ağladım
    Hıçkırıklarımı gündüze sakladım bu gece
    1 ...
  46. 1823.
  47. Amerikan Kuklaları
    Amerikan kuklaları
    Sahiplerin dizinde
    dert yanmayın onlara
    ben işsizim iş diye

    Kuklalar ne anlar açtan?
    soyu Gelmiş ta odundan
    Gözyaşları hep yalandan
    Böyle işe başlarım ben

    Sahiplerinin sesidir
    Kuklaların o sesi
    Nasıl iştir anladım
    Yönetirler herkesi
    0 ...
  48. 1824.
  49. yine hayali sevgiliye...

    hiç düşündün mü beni
    ansızın geliverdim mi aklına
    bir gece yalnızken yatağında
    ya da bir şehrin en kalabalık sokağında

    pencerenden sızan ışık
    yahut ikinci tabaktaki bulaşık
    çarşafın boş kısmındaki kırışık
    beni anımsattı mı sana

    nerden aklına geldiğini bilmediğin bir şarkıda
    veya yarısında devamını hatırlayamadığın bir şiirin
    hiçbiri değilse de, öylece dalmışken boşluğa
    adımı fısıldadın mı

    kupkuru dudakların yanarak uyanıp
    el yordamıyla zifiri karanlıkta
    arar gibi su bardağının yerini
    hiç aradın mı beni

    izlediğin filmin bir sahnesinde mesela
    tek repliği olmadan sokaktan geçen
    veya masada öylece oturan adam
    beni hatırlattı mı sana

    sesime benzettiğin bir ses duydun mu
    sanki arkandan geliyormuşum gibi
    yürürken kuytu bir sokakta
    ansızın dönüp baktın mı hiç

    efkarlanıp açtığın şarabın
    belki ilk yudumunda
    dibinde o kadehin
    ya da tam ağzında
    bana dair bir iz buldun mu

    geç hepsini
    hepsini boşver
    hiçbir sebep yokken
    öylesine yani
    hiç içinde ben olan bir hayal kurdun mu?

    cevabı kendine ver
    ve eğer
    herhangi bir şey için
    herhangi bir zamanda
    bir ben lazım olursa sana
    bir tek adım atıp da arama

    bil ki ben;

    elindeki lekelerdeyim
    sırtındaki benlerde
    elasında gözlerinin
    ve tam ucundayım göğüslerinin

    iki yıldız arası bir salıncak misali
    rüyalar kadar kaygan dudaklarında
    gamzesindeyim sağ yanağının
    kalçanın üstündeki derin çukurda

    yorgun gözlerinin güzel halkalarında
    tatlı kırışığında geniş alnının
    bazen şeytanın dürttüğü uykularında
    ve yerli yersiz titreyen kollarındayım

    ben

    herkesten ve her şeyden uzakta
    duymak istediğin huzurdayım

    ben

    her çağırdığında sorgusuz ölümlere
    koşacak gibi, hali hazırdayım

    yüzüne değen güneşte
    üstüne yağan kardayım
    var dediğinde varda
    yok dediğinde yoktayım

    tek adım atmadan bulursun beni

    yıllardır burnun ucunda
    ben sandığın noktayım...

    nokta saipsiz
    (2 ekim 2009 02:19 istanbulaşık)
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük