ne zaman kendimi kaybetsem
soluğu yanında alıyorum.
sevdiğim yağmurlar var benim
onlardan bile kaçıyorum.
sana gelmek, sana sığınmak için.
bir damla sevginde boğulmak için.
birgün yoldan geçiyordum
hoca çağırdı mehmet buraya gel
buyrun hocam dedim
hoca dedi çıkar kalem
belimden 7-65 i çıkardım
hoca dedi çıkar defter
mahkeme kağıtlarını çıkardım
hoca dedi çıkar harita
işte o zaman güzelim
senin benim vücudumda bırakmış olduğun üç beş jilet yarası varya
işte onları çıkardım
hoca dedi bunlar ne?
dedim hocam üçbeş jilet yarası
sanki sanırsınız psikopatın Allahı hocam
ama bilmezsiniz ki o üç beş jilet yarası elagözlü sevdiğimin hatırası
çal keke çall
not: esinlenmiş olabilirim, erinmedim yazdım anasını
Bazen Çok Özlüyorum Seni
Bazen Çok Arıyorum Mesela
Bazen de Çok Yalnız Hissediyorum kendimi
Bazenlerimden Nefret de Ediyorum Aslında
Benim Bazenlerim SENSiZ Çünki
Benim Bazenlerim Acı
Bakma Sen Bazen Diyip Geçiştirdiğime
Öyle Boş Değildir Bazenlerim Benim
Geberiyorumdur Sensizlikten
Yada Özlüyorum En Delisinden'dir
Bazen Dediğime Aldırma Sen Sevgili
Çok Ağır Geliyor Bazen
Hafiflermi Acaba Bazen Dersem Diye
Öyle Kandırıyorum işte Kendimi
ay doğar mı gecelerime..
akşamın guneşi sen olsan
dogsan gecelerime..
bu aydinlik yarindan gelen mi.
yoksa yar, coktan gidene denen mi?
actigin bu yara yeni bir gunde gecer mi?
ay dogar mi gecelerime
gecse de gecelerim..
gunesi sen ol
eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
ikincisinde daha çok namaz kılardım
kusursuz olmaya çalışır , sünnetleri daha çok uygulardım.
ağlardım ilkinde ağlamadığım kadar
çok az şeyi şakaya vururdum.
daha temiz olurdum imanım gereği
daha çok oruç tutardım.
hacca giderdim birden fazla
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim birçok yere giderdim
ve daha çok ibret alırdım mucize dünyamızdan
ve daha az kötü laf ederdim.
gerçek sorunlarım olurdu
hayali olanların yerine
yaşamın her anını gerçek ve
imanlı kılan insanlardanım
yeniden başlayabilseydim eğer,
yalnız namaz kılardım.
yaşam budur zaten.
namaz, oruç, zekat...
sizde imanınızı yaşayın!
her yere yanında
seccade , su, portatif kuran ve
müslümanlıkölçer cihazı olmadan gitmeyen insanlardanım ben
yeniden başlayabilseydim
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım
ve sonbahar bitene kadar
yürürdüm çıplak ayaklarla
bilinmeyen dualar keşfeder,
güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, efendimiz gibi...
ama işte otuzumdayım
ve biliyorum ölüyorum.
gecmis zaman olur ki
ek: şiir yüzde yüz şahsıma aittir sadece ufak bir üslup benzerliğiolmuş olabilir...
SEVDAM
Sana olan sevdam;
Denizlerin kumuna benzer
Suyun rengine benzer
Ateşin koruna, bayramın gelişine benzer
Sevdam ki en çok sana benzer
Birde gözlerindir sevdam icinde kaybolurum
Sonra sesinde bulurum yolumu, bilirim
Gülüşünde açar gönül bahçemin saklı çiçekleri
Kırılganlar tıpkı sen gibi korkup dokunamam geceleri
Dahası saçlarındır sevdam bir teline yakarım bu şehri
Söylediğin her söz dokunur sineme, dağıtır düşlerimi
Bakışlarında çaresizdir bu gözler terkeder yuvasını
Sevdamda sen gibidir titretir bedenimi
Mecnun da duydu Ferhat da seni nasıl sevdiğimi
Bir tek sen duymadın uğruna çırpınışlarımı
Sılada mahkum oldum aşkına
Kalbim takılı kaldı sevdana...
Maviyi herkes sever.
Sende seversin.
Ama bir siyah kadar asilsin.
Gri kadar keskin,
Lacivert kadar sertsin.
Unuttuğum bişey var.
Kahverengi kadar ruhumdasın,
Kalbime sinmişsin.
burakkaracam
Tek bir notadan ibaretti bazen yaşam.
Düş kurardık, notasız, rüya gibi.
ilham kaynağımız olurdu.
Yüreğimin kapılarını aralardım sana.
Şarap kızılında, gün batımında...
Dünya'yı getirirdim ayaklarına.
Denizlere dökülürdü göz yaşlarım.
Okyanus olurdu,
Çirkin bedenlerimizi kaplar, damla damla yuva olurdu kirpiklerimize kadar.
Çok ürkek konuşan şairdin sen gönlümde, hayalimde.
Hem kraldın, sarayların vardı, benimde kalbimde kocaman bir taht.
Umutsuzdum ama;
içimde depremler oluyordu, çok korkuyordum tahtın yıkılacak diye.
Yoruluyordum, hata yapıyordum, farkındaydım ama senin ölüme yaklaşman çok büyük bir kaos yaratıyordu içimde.
Cahildim, kör'de, nefsime hakim olamayacak kadar güzeldin sen.
ilham kaynağım olur, yapraklarını dökerdim kağıtlara.
intihar sebebimdin aslında, güneşin batışı gibi, baharın bitişi gibi, vakiti gelen her şeyin bitişi gibi.
Cesur değildim, gökkuşağının yedi rengini göremedim hiç.
Hissizleştirdi hayat beni, yordu, ezdi gitti genç bedenimi.
Hayattan bıktım belki ama, beynimdeki tek notayı asla unutmadım.
Nota yaşam kaynağıydı çünkü.
Notasız yaşayabilirmi insan?
Unutulan zamanlarda yaşanmış aşklar
Leyla ile mecnundan ferhata kadar
Unutulan zamanlarda ölen insanlar
Dağlardan tutta denize kadar
Anla artık be kardeşim sevmek ölmektir
Ğaybı bilmez insan lakin sevmek bilmektir
Sonsuzlukta kaybolacak senin de aşkın
Ömür elbet biter lakin sevmek yenmektir
Zamandan daha güçlü değilse aşkın
Lakini yok seninkisi sevememektir
Üstüne bak altına bak ne bakarsan bak
Kan çanağı gözlerde sevmek emmektir
Ta ki ölüm gelene kadar kapına
En güzel duyguları onda sezmektir
Ne kadar çabalarsan alayı boşa
En zor zamanlarda sevmek gülmektir
Kışları camlardaki buğular gibi
Akşamları parlayan bir hilal gibi
Dünyayı ısıtan bir güneş gibi
Anla artık be kardeşim sevmek güzeldir
Rahat uyu be kardeşim sevmek güzeldir
Mahiyeti nedir sence bir düşünsene
Anla artık be kardeşim sevmek ölmektir
Lan anlasana *mına koyım sevmek ölmektir
Vallahi de billahi de doğru diyom lan
Artık daha ne diyeyim fazlaca bundan
Rintintin anlardı mk bu kadar laftan
Anlamayan varsa söylesin bak kalmasın ordan
Mardinde beş minare malatyanın yollar taştan
Kıskanırım yarim seni ben kara kaştan (kaş ne amk)
Akrostij şiirlerdir.
04:30 25/10/2015
"manyakla akrostijin aşkı" adlı eserimden.
bu eserde bahsedilen aşk tamamen şakadır. ölmek falan çok ayıb şeyler sakın evde denemeyin.
Barış içinde degildik
Ama savaşmıyorduk.
Demokrasi tam işlemiyordu,
Ama idare ediyorduk.
Çarklar çalışmıyordu,
Ama devamlı yol yapıyorduk.
Ahali korkuyordu
Ama belli etmiyorduk
Ara sıra isyan ediyorduk
Ama dış güç deniyorduk.
Ta ki saraydaki adam
Ne zaman
Tam hükümdarlık istedi
işte o zaman
Zurna zırt dedi
Ortalık yangın yeri şimdi
Avaz avaz bir ses
Yankılanıyor kulaklarımızda
" Padişah çıplak! " . (bu bir l.c.b. şiiridir)
Karanlık çöktü şehrin üzerine dumanlı tepelerden
Kalabalık kan kaybetti yine ağır ağır
Yıllarca ezilen yolların kulakları artık sağır..
Gözleri kör bütün bulutların.
Yağmur...
Uzayan sessizliğin bozmaya gelen davetsiz misafir
Dünya can çekişen ağır hasta
Kargalar leş yemekten usanmış
Ağaçlar kaybetmiş yapraklarını sonbaharda...
Rüzgar esiyor, zamanı taşıyor bu zamansızlığa
Eğlenceli şarkılar susuyor
Danseden ayaklar duruyor
Anlama uzanan bir el daha kesiliyor sonra
Hep biraz eksik kalan şiirler tamamlanıyor
Hep biraz eksik kalan yağmur yağıyor ölene dek..