gözlerimden uyku damlıyor
ama uyuyamıyorum sinirim bozuk
düşlerimde bir tabanca
darağacına asılmış bir ip
nasıl öleceğimi düşünüyorum.
Fırtınalar kopuyor kalbimin bir yerinde
Bunu bitirmekse benim elimde
Ama elim ne tetiğe gidiyor
Nede ayağım tabureyi itiyor.
Bir bakışmanın ardındaki sır,
Sanki kavimlerin helak olduğu asır;
Sunaklarda katledilmiş kurbanlıktan kalma gözyaşı taşır
Haşır ve neşir satırdaki sabrıma karışır.
Gülüşünün bende bıraktığı sustalı iz;
Düşün gerçeğe aktığı gibi değildir:
Biraz kir,biraz sis
Dağıttığı dimağıma sessiz ve sedasız yerleşmiş bir katil gibidir.
Değiş zamana hükmü geçen an
Öl ve yeniden diril.
Ben yarım adamım
Beni sevmenin bile
Benden sermayesi olmamalı
Eksiğim, çürüğüm
Sevgi yoksa bitik
Kendimden değil
Özgüven ne arar?
Sevgi yoksa, kör etmezse
Defolarım yangınım olur
Defolu bir adamım
Defoluca bir adam.
Ey gökkubbenin altında yatan kimsesiz,
geceyi örtün.
gökyuzune bak,
suretin var yıldızlarda.
Yazık ki bunu bilmiyor insanlar.
Yalnızlık iyidir kalabalıktan,
kaldırım da yataktan.
Mutmain olmadıysa kalbin insanlıktan.
Kalbin ne kadar da geniş
bu sıg dunyada.
anlayamazlar seni,
yüzü gunes görmedmiş,
dört duvara hapsolanlar.
Anlayamazlar seni,yüreginde taş taşıyanlar.
Ey ruhumun sahibi çocuk,
Insanları senden çalan
kim?
gecede yolunu aydınlatan kim?
Sıra sıra taşları sana dost yapan kim?
Ne geceler biter,
ne yıldızlar büyür,
sende büyüme,(hep gül)
Kaldırımların çocugu.
Uzun cümlelere susarak baktı odanın içinde Charlie Parkers Favorite Painting
Bir bacağı kısa Aksak Kamil kapının dışında elindeki şapkasıyla boynu bükük
idamdan önce;daha mühür ıslak,imzası eksik
idamdan sonra adam,adamdan sonra son ve ra notasında nokta
Durdu o an idam sehpasındaki aksak adam.
Gam yüklü tramvay penceresinden yanıp tutuşuyor güzelim Sitanbul
idam sehpasından bir bacağı kırık baştan savma küçük tabure yere yıkılıp öldü.
Müdürün kamelyasındaki rakı masasında yas tutuyor yalnız tambur
Işıkların loşluğuna doğru uzandı gölgem ve ampül bir anda yandı ve söndü.
bakma öyle !
biliyorsun karışığım bu günlerde.
gece gündüz, dün, bugün- rakı, şarap
herşey iç içe, herşey içimde
herşey bile iç içe.
ben o'nu seni sevdiğim gibi sevmedim.
sende beni o'nu sevdiğin gibi sevmedin.
o beni benim seni seni sevdiğim gibi sevdi sadece.
sormasana işte karışığım dedim ya. *
Sabah erken uyanmalarin hic anlamini yitirdi mi senin?
Peki hic yazdigin yazilar ucup gitti acimasiz bir kalpte?
Gozlerin sis uyandin mi hic umutsuz bir bahara,aksamdan kalma huznunle?
Simdi sen nasil imkansizsan oyle imkansiz sende olacak olan ask.
Var git yoluna haydi,sindiremedigin sevgimi baska yureklerde ara.
Belki ögretirler sana yıkılmanın anlamini.
UYANDIN YINE BELIRSIZ DUYGULARLA SIMDI/ BAKALIM YENI GUN SANA NELER GETIRECEK/ AZMINI VE IYIMSERLIGINI YITIRME ASLA CUNKU/ MUTFAKTAN GELEN KIZARTMA SESINDE GIZLI BIR MUTLULUK VAR..
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
önce hafiften bir salavat esiyor
yavaş yavaş artıyor
minada, arafatta
mescid-i haramda, nur dağında
hacıların hiç durmayan lebbeykleri
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
müminler geçiyor derken,
mescid-i haramdan çığlık çığlık
kabenin örtüsü seriliyor mescid-i haramda
bir müminin secdeye değiyor alnı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
serin serin nur dağı
huzur dolu hira mağarası
güvercin dolu kayalar
tekbir sesleri geliyor kabeden
güzelim mekke rüzgarında misk kokuları
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
başımda asr-ı saadetin rahmeti
dik yokuşlarıyla nur dağı
görülmez meleklerin uğultusu içinde
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
bir mümin geçiyor kaldırımdan
ilahiler, salavatlar, tekbirler
bir şey düşürüyor elinden yere
bir tesbih olmalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
bir güvercin çırpınıyor nur dağının eteklerinde
arafat sıcak mı değil mi biliyorum
mina kalabalık mı değil mi biliyorum
beyaz bir ay doğuyor kabenin arkasından
müminlerin tekbirlerinden anlıyorum
mekkeyi dinliyorum