Renklilerle beyazları beraber atmak özgürlükmüş.
Herzaman açık kalan kapıyı kapatarak uyumaksa yalnızlık.
Renkli bir yalnızlığım var şimdi.
Siyah ve beyaz.
Adını duvarlara yazmıyorum.
Kapılarda yüzünü aramıyorum da.
Boktan şeylere takılmıyorum.
Her sabah inatla solumdan kalkıyorum.
Piç bi sabahın kemik sızlatan ilk dakikalarına sana ve hayatına söverek günaydın diyorum.
Fiyakalı kelimeler birilerini kazanmak için biletim.
tonlarca biletim var en güzel yerlerde dans edebilmek, tanımadığım adamlarla
sevişebilmek ya da sevilmek için.
sana ait olabilmek için cebimdeki tüm biletleri yokladım da tarihi geçmiş.
dans edebiliyorum, sevişebiliyorum ayrıca sevilebiliyorum.
hiç birini seninle yapamıyorum.
bazen deli cesareti geliyor sen bana baktığında saçlarımın diplerinden başlayan bir ürperti bir türlü sevemediğim bedenimi kaplıyor. O telaşla bütün biletlerimi önüne dökesim geliyor.
bir kaç zaman da benim için yaşasan çok mu...
geleceğine çomak sokma derdinde değilim, şimdi ki zamanından bir kaç yudum;onun kafası bana bir ömür yetermiş gibi geliyor.
aklıma yine anlam yüklemeyi çok istediğim bakışların geldi.
sen bana baktığında buram buram çocukluğumun en güzel anıları kokuyor,
lezzetini bir daha bulamadığım yemeklerin tadı damağımda oluyor,
yüksek bir yerden aşağı düşermişcesine bir hisle gözlerine dalıyorum.
nereden tutup sevmeye başlasam seni diye düşünürken,
o çalan ne ümit besen mi yoksa...
şarkı bitsin sonra gelicem.
Bazen Nazım Hikmet nasıl sevdiğimi hatırlattı
Bazen Cemal Süreya seni anlattı.
Ümit Yaşar ın şiirlerinde buldum seni.
En garibi de şiir yazarken buldum kendimi.
Ey gözleri hur-i in gibi şeyda..Mest eyledi beni sendeki hüsn-ü eda..Sesin sanki cennetten gelen aks-i seda..Bin canım olsa yine sana feda. (bkz: alıntıdir hissine.kapılmayın ben yazdım)
idris bey sordu seni gecenin bir vakti
Bilmiyorum diye aniden cevaplayiverdim
Ne deme mi bekliyordun adin mi ne?
Essiz siirin saklidir adin bas harflerinde.
başka bir gülüşteki gamzede
cansız bir ifadenle
hatırlamak seni
ufak an'lardan kalan hatırları
unutmak için harcanan
asırlık zamanlardan sonra
hatırlamak seni
göğsümü gere gere ve şiddetle
seni seviyorum derken eskiden
şimdilerde çok özledim'i sana duyuramamak
ve paylaşamamak boğaz kurutan hasretini
yolun başına geri dönmek yeniden
hatırlamak seni
hayalimde
sana kavuşmaktan
sana sarılmaktan
küçük gamzenden öpmekten
ve yeniden unutmaktan ibaret
hatırlamak seni
seni hatırlamak
unutulmaz bi unutma eylemi sadece....
Sular çekilmiş, ayaklarımın ucunda,
iki balık can çekişiyor, kayıtsız bakıyorum.
işte son. Kırık dökük, bölük pörçük.
Ağızları açılıp kapanıyor.
Sessiz çığlıkları,
Çırpınışları giderek ufalıyor.
Umrumda değil yitişleri.
Gören beni kalpsiz sanır.
Bir hareketle hayat vermiyor yavrucaklara, der.
Kalpsiz değilimdir normalde.
Büyük bir kalbim olduğunu düşünüyorum.
Kendim dışında herkese yardım ederdim elimden geldiğince.
Fakat seni sevmek zor iş.
Sakın kızma ama başka hiçbir şey umrumda değil, elimde değil..
Tüm yüreğimi sana odakladım.
Hakedildiğin kadar sevilesin diye.
Sen atıyor çığlık çığlık, duyuyor musun?
Sadece sana ve seni yazıyorum.
Hiçbir şiirimi bitiremiyorum.
Hayatı bıraktım, seni yaşıyorum.
Pişman değilim açıkçası.
Çünkü sen benim için bir mecburiyet değil.
Bir seçenektin.
Gözlerine izin verdim önce,
- ya da gururumdan böyle söylüyorum. -
Sonra sözlerinle yer ettin,
Sana tüm kalbimi açtım ve sen
Bütün varlığınla yayıldın en derinlerime..
iyi ki geldin canım, iyi ki geldin.
Senden güzel bir anlam bulamazdım.
Yine de bir intiharsa bu,
Kutsal kitaplarda bahsedilen o büyük suçsa,
Affet beni..
Seni seviyorum.
E bir de yazarken rahatsız edilmeyi sevmiyorum.
Kalemi elimden bırakırsam bütün imgelerim uçup gidebilir.
Ve o iki balığı kurtarmak için yazıya ara vermem gerekecek.
Kalemi ve kağıdı soluma bırakıp derin bir nefes almam,
Güçlükle ayağa kalkmam gerekecek .
Ki muhtemelen ayağımın uyuştuğunu farkedeceğim.
Küfürler edeceğim, bütün o yaralı şair duruşum silinecek.
Sonra onlara hayat vereceğim, yüzüşlerini izleyip gülümseyeceğim.
Kendimi bir bok sanacağım, tanrı sanacağım, iyice havalanacağım.
Ve sen arşa çıkmış kıçımı indirene kadar bir bok yazamayacağım.
O iki balığı kurtarmak mı... Hiç sanmıyorum.
Zaten çoktan öldüler..
Şimdi şiirime devam edebilirim.