O kadar çok ki hangi birini anlatacağımı bilemedim.
Sanırım en çok acıyı koluma düşen buzlu cam sonucunda 36 dikiş atılan, 3 tendon ve 1 atardamarın tamir edildiği 4,5 saatlik operasyondan önce, doktorun içerde cam kalma olasılığı için elini kolumun içine sokup karıştırması esnasında yaşadığım acı.
Bir tendonun o esnada koptuğunu net biçimde hissettim. O acıyı kabaca şöyle tarif edebilirim. Kolunuza hakim olan sinirlerden birine kocaman bir kablo sokup 10 bin volt elektrik verilmesi gibi.
bir ara böbreklerim iltihaplandı. doğrulamaz hâle geliyordum, belim kopacak gibi olurdu. dedem böbrek yetmezliğinden vefat etmiş, o yüzden korkulmuştu genetik mi diye. bir şey olmadı iyileştim. acı çekiyordum o sıralar ama bahsetmek istediğim çok saçma bir ağrı, acı değil.
dikiş/nakış yapma hobim var. öğrenci evindeyim, ev arkadaşım pimpirikliydi. ortalığı çok dağıtmayayım diye kendi odamda, yatağımda nakış işledim/oyuncak diktim uzun süre.
alışınca tek iğneyi uzun süre kullanırım. bir ara odamdan salona taşındım araç gereçlerle. iğne yok, arada bir yerde düşürdüm sandım, üstünde durmadım pek.
bir gün hadi erken yatayım dedim girdim yatağa.
uyandım bir anda, sağ bacağım kıpırdamıyor. babam kısmi felç geçirdi, o yüzden çok korkarım öyle şeylerden. 3 saniye içinde çıldırdım, bacağımı kaldırmaya çalıştım inanılmaz bir ağrı var ama acıdığına sevindim resmen, hissediyorum çünkü.
yataktan kalktım, bacağımı kullanamıyorum, ışığı açtım bir şekilde yattım tekrar yatağa. pijamamda kasığa yakın bir yerde metal parçası vardı. bir şey takılmış sandım metali çektim ooo bacak yine pert. baktım, iplik geçirmelik bir delik suratıma bakıp yavşak yavşak gülüyor. yatakta unutmuşum iğneyi. nasıl olduysa bacağıma girmiş o da. pijamayı çıkardım sonra uzandım yatağıma. iğne daha derine gitti, tutamadım. tansiyonum düştü o ara, prensesim çünkü. (korktum ulan, inanılmaz ağrıyordu!) çıkaramazsam ağrıyla bir yere gidemem, evde de tektim zaten yardım çağıramam. bir de hastaneye gidip "iğne girdi bana hihi" demek saçma geldi. öyle de utangaç birisiyim.
derin nefes alıp bacağımı kaldırdım, iplik geçirilen yere tırnağımı soktum çektim biraz. çok az bir kısmı çıktı, bacağım bırakmıyor iğneyi. sonra yavaş yavaş çıkarttım. ağrı anında kesildi.
kan içinde kalmışım, bacağım mosmor. iğne "nasıl girdim ama hehehe" diye sırıtıyor. senin yapacağın işe diyip küfrettim. acıyla ağrının farkını o gün öğrendim.
not: ya millet kaynar sularla, soğukla, apandisitle uğraşmış ben 5cm'lik iğne anımı yazdım utanmadan.
herkese canı gönülden geçmiş olsun diyor, öpüyorum.
Okula yeni başlamıştım okulun da ilk senesiydi sabah gidip öğlen yemeğe gelip sonra tekrar okula gidiyorduk adamlar öğrencisizliklerini bizi tam gün okulda tutarak gideriyorlardı.
Evimiz de okula yakın olduğundan öğlen hemen yemeği yiyip, inşaatın birinci karından kuma atlama, boncuk tabancayla işyeri ve evlerin açık pencerelerinden ampul patlatma gibi ekstrem sporlarla uğraşıyorduk. Bu saçma günlerden bir gün tek kaldım ne gibi bir salaklık yapabilirim derken aklıma ateşle oynamak geldi ancak tatmin etmedi bir sopa aldım ucuna beş altı tane poşet bağlayıp tutuşturdum elimde izlemesi müthiş bir haz veriyordu iyice gaza gelip, işte şampiyon benim der gibi havaya kaldırıp o şekilde izlemeye başladım, ancak poşet hızla eriyordu ve ben bunu gözümün üstüne erimiş poşet parçası düşünce anladım, neyse ki yaradılışımız bize refleks diye bir yeti vermiş yoksa şu an tek gözle yaşıyordum.