dünyanın ölümünü gördüm, suyun,toprağın, en yakın dostlarımın birer birer
vakitsiz açan çiçeklerin, vakitli doğan çocukların, ölümünü gördüm,
ama kimse inandıramaz beni öldüğüne sevgilerin...
hayatta hiçbir şeye cesaretim olmadı. ben de o öz güveni tavan insanlar gibi olmak istiyorum. en azından bir iki kelime konuşmak istiyorum cesaretimi toplayıp. içime dert oluyor çoğu şey. yediremiyorum bazen. hayatta benden çok daha düşük seviyedeki insanların beni sollamasını. sırf öz güvenleri sayesinde. yapamıyorum bazen. sinirleniyorum. elimde değil.
az evvel farkettim ki
sözlükte ne çok siktir git! demek isteyen varmış, ben de sizi düşünüyor ve 'siktir git! demek isteyenler derneğini kuruyorum'
tamam şimdi siktirin gidin!
sen hayatı ne kadar ciddiye alırsa al, o seninle taşak geçmeyi istediyse nereni yırtarsan yırt durum değişmeyecektir. hayatta bi bok olamamış insanların karşına geçip martaval okumalarına tek bir cevap vermek istemişimdir.
- bi siktir git!!!
söylemek istediklerimi bazen söylüyorum ama yumuşatmadan direk. anında tepki alıyorum. geçen akşam yaptım arkadaşım evden gidiyordu zor ikna ettim. alınmışmış, gerilmişmiş... üzüldüğüm gibi birde anlaşılamadığıma içerledim. sen beni tanıyosun bari sen yapma. söylemek isteyipte söylemediklerim genelde içimdedir hep bu yüzden ve ben bunun karektersizlik olduğunu düşünüyorum. yalnız biri var ; x bey gerçekten muhabbetin boktan ve sıkıcı içim patlıyor hayat enerjim gidiyor seninle konuşurken ve diğer y bey parfümünü değiştir midemi bulandırıyor dolmuşa sıkılan ağır vanilya kokusu gibi kokuyorsun ve bu ter kokusuyla karışıyor. sanırım biraz rahatladım.
benim de söyleyeceklerim var! yok yok, şaka yaptım vala yok ne diyeceğim ki. ne olacak dilimin altında ya. ben bir şey demiyorum artık sen bilirsin. (bkz: nasıl delirdim)
Ben, herkesten daha akıllı ve daha soylu, daha kültürlü olan ben; başkalarının karşısında ezilip büzülmekten, onların horlamaları karşısında yıkıla yıkıla, zararlı iğrenç bir böcek durumuna düşmüştüm ve bunu düşündükçe eriyor, kahroluyordum. Dostoyevski