Freud, bir rüyanın içeriğinin büyük bölümünün semboller aracılığıyla gizlendiğini düşünüyordu. Rüyalardaki Freudyen semboller, psikanalitik düşüncenin en iyi bilinen yönlerinden biri haline gelmiştir. Freud, sembollerin bütün insanlarda ortak, değişmez anlamları olduğuna inanıyordu, dolayısıyla belli koşullarda bir rüya, rüyayı gören kişiye sorular sorulmadan da yorumlanabilirdi (rüyayı görenin kişiliği, yaşam koşulları ve rüyayı görmeden önceki izlenimleri hakkında bir şeyler bilinmesi koşuluyla). Jung da, rüyalarda beliren sembolizmle ilgileniyordu, ama ona göre bilinçdışı zihnin ürettiği sembollerin, Freud’un sandığından çok daha derin bir anlamı vardı. Jung, kendisinin ve hastalarının rüya ve düşlemlerinde beliren tuhaf mitolojik fragmanların, zengin bir arketipsel sembolizm içerdiği sonucuna varmıştı. Çoğu zaman bunların nitelik olarak son derece kutsi olduğunu görüyor, bu yüzden bunların ruhun gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşünüyordu. Aslına bakılırsa Jung, Freud’un sembollerinin gerçek semboller olduğuna bile inanmıyordu; bunlar, zaten bilinen ve evrensel olarak tanınabilen şeyleri temsil etmek üzere kullanılan “göstergeler”den ibaretti.
Davranışlarını ne kadar düzeltsen de, iyi ve temiz bir insan olma yolunda başarıyla ilerlesen de, bilinçaltının hep pis kalacağını hatırlatan bir nevi platform.
Sadece gören için değil, sayıklamaları dinleyen için de garip olabilir. Mesela abim rüyasında hep amk, salak, siktir git, gerizekalı mısın amk sen? Gibi söver boyuna.
Bana, küfretme diyen adam rüyasında önüne gelene sövüyor lan.
Adamin biri bana 25 milyon dolar verecekti sonra batman ve superman o adama saldirdilar. Parayi alamadim. Sonra bir yerden 7 tane lg g4 buldum tane 1000 liradan okuttum ve uyandim.
Dönem dönem uykusuz bırakacak kadar yoruyor beni, uyku mu uyuyorum film mi çekiyorum anlamıyorum. Ama fazla karışık ve yorucu rüyalar görsemde, bazıları öyle güzel oluyor ki uyanası gelmiyor insanın.
her zaman episodik olarak geneliyle mantıki bir bütünlük arz edecek bir şekilde vuku bulmayan, hülasa; zaman zaman da karmaşık sürreel imajlar arasında metaforik gizli mesajlarda da arz edebilen bir olgu.
Belki de bunun için uyuyoruzdur. gerçeklerden kaçmanın en güzel en tatlı yolu. hiç bitmesini istemediğiniz anda hayatın size sunmuş olduğu bir alarmla uyanmanız ve gerçeklerle yüzleşmeniz ise işin en acı tarafı...
bazen bir şeyler kalıyor zihnimde gerçek hayatla alakalı öyle ütopik şeyler değil, ama rüyamı gerçekte yaşandı mı ayırt edemiyorum. size de oluyor mu lan?
doctor who yu gördüm daha dün gece. gene aksiyonlu falan. lakin konu gene aşağı yukarı aynı başrol oynayan kız kayboluyor ve sonra olaylar olaylar. tabi rüya da türk aile yapısının özellikleri de görülüyor, doktorun (ben) kızın babasına hesap vermesi falan. tüm bunları görmek için yapmanız gereken şey yatmadan önce üst üste iki bölüm doctor who izlemek.