adolf hitler'den sonra almanya'nın iki numaralı adamı iken, 1941'de bir savaş uçağına atlayıp, tek başına ingiltere'ye uçtuktan sonra hayatı kaymıştır.
hitler tarafından hess'in "delirmiş" olduğu halka duyurulmuştur. ingilizler de hess'in otoritelerle görüşmesine izin vermemiş ve derhal tutuklamışlardır.
hess'in amacı büyük ihtimalle ingiltere ile bir barış anlaşması imzalayarak, sscb'ye karşı savaşta ingiltere'nin de desteğini almaktı. ancak ingilizler tarafından kendisine sıradan bir suçlu muamelesi yapılması sonucu, görevinin başarısızlığa uğradığını anlamış ve bunalıma girmiştir.
nürnberg mahkemesi'nde ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. 1966'dan 1987'deki ölümüne kadar 12 yıl boyunca spandau'daki tek mahkum olarak yaşamıştır. spandau hapishanesi müdürü amerikalı subay eugene bird'ün yazdığı dünyanın en yanlız adamı isimli kitap, hess'in hapishane günleri hakkında detaylı bilgiler verir. yıllarca ingiliz, fransız ve amerikalı işgal güçleri tüm mahkumlardan sadece hess'in salınmamasını insanlık dışı bularak, onu serbest bırakma önerisinde bulunmuşlardır. ancak bu her seferinde ruslar tarafından reddedilmiştir.
1987'de ruslar da hess'in serbest bırakılmasını kabul etmişlerdir ama ne hikmetse, hess bu kararın ardından intihar etmiştir. ölümü şüpheli falan değildir. bildiğin cinayettir. 93 yaşında, artirit yüzünden parmaklarını bile oynatamaz halde yaşayan bir adamın, elektrik kablosuyla kendini astığını iddia etmek saçmalıktır.
almanya'da ise kendisinin yerine martin bormann iki numaraya yükselmiştir.
hess'in hala gizemini koruyan uçuşuyla ilgili, uçuştan önce karısına bıraktığı şu not manidardır:
"gördüğüm kadarıyla, ingiltere'ye bu şekilde gelişim çok sıradışı olduğu için kimse tarafından kolay kolay anlaşılamayacak. çok zor bir tercihle karşı karşıyaydım. gözümün önünde sürekli; sıra sıra dizilmiş ingiliz ve alman çocuklarının tabutları ve onların arkasından ağlayan anneleri, hemen yanında da sıra sıra dizilmiş ingiliz ve alman annelerin tabutları ile onların arkasından ağlayan çocukların görüntüsü olmasaydı son kararımı verebilecğimi sanmazdım." - rudolf hess (10 haziran 1941)
Spandau cezaevi'nde tek başına yatırdılar ölünceye kadar.
Ölümünden sonrada spandau'yu yıktılar anısı kalmasın diye. Eski bir şatoydu.
Aynı bizim imralı gibi!
Hitler ile aralarında soğukluk girse bile ingiltere'ye uçana kadar hep 'ikinci adam' olarak kalmaya devam etmiştir.
Ayrıca uçağı ingiltere'ye girer girmez düşürüleceğini anlayıp paraşütle atlamıştır.(buna şahit olan bazı ingiliz köylüler hala hayattadır.) Hemen sonrasında da uçağı düşürülmüştür.
Rivayet odur ki Hess'in gerçekten kim olduğu ve amacı anlaşılıp Churchill'e haber verildiğinde Churchill görüşmeyi reddedip programında olan komedi filmini izlemeye gideceğini söylemiştir.
Bundan sonra Hess için azap dolu günler başlamıştır. Film gibi...
Hitler sempatizanı koyu bir naziymiş zamanında.1941 yılında gizlice ingiltere'ye barış görüşmesi için giderken uçağı düşüp yakalanmış. hayatının geri kalanını hapiste geçirmiştir.